Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet
Haberin İngilizcesi için tıklayın
"İstanbul Sözleşmesi 51. Madde uyarınca devlet, yetkili makamlar aracılığıyla ölüm riski, durumun ciddiyeti ve şiddet eyleminin tekrarlanması riskini değerlendirmeli ve gerekli tedbirleri almalıdır. Bunun yapılmadığı her durumda bir kadını daha kaybediyoruz..."
Mor Çatı avukatlarından Ceren Akkaya'nın tepkisi erkek şiddetini önlemek ve korumak için var olan ancak Türkiye'de hedef haline getirilen İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmamasına. Avukat Akkaya, sözleşmenin ilgili maddeleri uygulansaydı öldürülen üç kadının da hayatta olacağına dikkat çekiyor.
TIKLAYIN - 7 Soru, 7 Yanıt: İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Getiriyor?
Muğla’da Selim Ahmet K., Zeynep Şenpınar’ı, 24 Mayıs Pazar günü bıçaklayarak öldürdü. Zeynep Şenpınar’ın öldürülmeden iki hafta önce erkek şiddetinden korunmak için Emniyet Müdürlüğü’ne başvurduğu ancak başvurusunu geri çektiği ortaya çıktı. Ahmet Kemaloğlu cinayetin ardından gözaltına alındı.
Ayrıca Kemaloğlu’nun 28 Ağustos 2019’da “cinsel saldırı ve kasten yaralama” suçundan gözaltına alındığı ve savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldığı öğrenildi. 10 kez kasten yaralama, cinsel taciz ve saldırı, nitelikli dolandırıcılık, trafiği tehlikeye düşürme ve tehdit olmak üzere toplam 14 sabıka kaydının olduğu anlaşıldı.
Manisa’da 21 Mayıs Perşembe Günü Şükrü Ş. Ceren Kultaş’ı pompalı tüfekle öldürdü ve tutuklandı
Edirne’de 23 Mayıs Cumartesi gününden beri kendisinden haber alınmayan Fatma Günay’ı oğlu Aykut G. ve komşuları Ercüment A. ile Jülide A.’nın öldürdüğü ortaya çıktı. Üç şüpheli de tutuklandı.
İçişleri Bakanlığı’nca yapılan açıklamada ise koronavirüs salgını döneminde dünya genelinde aile içi ve kadına yönelik şiddet olaylarının artarken, Türkiye'de cinayetlerin azaldığı iddia edildi. Bakanlı’ğa göre yılın dört aylık döneminde meydana gelen erkek şiddeti cinayetleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36 oranında düştü.
Mor Çatı avukatlarından Ceren Akkaya, Selin Nakıpoğlu, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Aslı Pasinli artan erkek şiddetini bianet’e değerlendirdi. Pandemi sürecinde erkek şiddetinin artacağı noktasında uyarı yapan avukatlar, devletin ilgili kurumlarının erkek şiddetine göz yumduğunu belirtiyor.
TIKLAYIN - bianet erkek şiddeti çetelelerinin tamamı
Pasinli: Zeynep şikâyetini çekse de soruşturma sürmeliydi
"Zeynep’in şikâyet başvurusunu çekmiş olması korunmayacağı anlamına gelmez. Aksine şüpheli hakkında soruşturma açılması gerekirdi.
"İstanbul Sözleşmesi 55. Madde’de “Sözleşmeye taraf olan ülkenin sayılan suçlarda mağdurun ifadesine veya şikâyetine bağlı olmaksızın ve mağdurun ifadesini veya şikâyetini geri çekmesi durumunda dahi devam edebilmesini temin etmelidir” der. Zira AİHM’de mahkum edilen Türkiye için verilen OPUZ kararında AİHS’in yaşam hakkı ihlal maddesine gerekçe olarak; devletin, Nahide Opuz'un annesinin hayatını korumaktaki pozitif yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasını gösterdi.
"Kötü muameleyle ilgili maddenin ihlaline gerekçe olarak ise, yine devletin, davacıya yönelik tehditler konusunda pasif kalmış olmasına işaret etti.
"Buradan da görüleceği üzere devletin şiddete maruz kalmış kadınlar için kusursuz sorumluluğu ve özen yükümlülüğüne vurgu yapmıştır. Zeynep Şenpınar cinayetinde geri çekilen şikâyet değerlendirilmeye tabi tutulmalıydı. Şiddet çoğu zaman aile üyeleri, yakın partnerler ve mağdurun yakın çevresinden kişiler tarafından gerçekleştirilmesi ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan utanç, korku ve çaresizlik duyguları suç bildirim sayısı dikkate alınmalı. Kolluğun şikayet geri alınsa dahi sorumluluğu bitmez. Tüm delilleri toplayarak, tanık beyanları ve tıbbi delilleri araştırarak inceleme yapması gereklidir. Aksi ihmal."
Nakıpoğlu: Bu şiddeti durdurmak için ne yapacaksınız?
"Siz ses verene kadar yazmaktan, konuşmaktan, talep etmekten vazgeçmeyeceğiz. 30 Mart 2020 tarihli HSK genel kurul kararlarında 6284 sayılı yasanın askıya alındığını okuduk. İşbu tehlikeli ve hukuka aykırı karardan sarfı nazar edin diye uyardık.
"Karantina sürecinde kadına ve çocuğa yönelik erkek şiddetinin arttığını, kolluğun telefonlarını açmadığını, ilgili bakanlıkların acil eylem planı ortaya koymadığını ifade ettik. Hem de defalarca! 27 Mayıs gününe geldik, hala bir ses seda yok. Ama her geçen gün artan şiddet var.
"Çocukları ve kadınları erkek şiddetine karşı kaderlerine terk ettiniz. Şiddeti yok sayarak sorumluluklarınızdan kurtulamazsınız. Tekrar soruyorum: Bu şiddeti durdurmak için ne yapacaksınız? Ayrıca bazı basın kuruluşlarının ve iktidar partisi vekilinin bu dönemde bile cinsiyetçi tavırlarından zerre geri durmadığını da görüyoruz.
"Özgürlük istediği için öldürüldü ne demek? İnsaf, bir parça insaf! Erkek katliamlarına bahane bulmak ve davetiye çıkarmak ile uğraşacağınıza anayasanın size verdiği yükümlülükleri yerine getirin. Şayet siz özgürlük değil, tersini istiyorsanız da kendinizi sorgulayın."
Akkaya: Devlet ne yaptı da erkek şiddeti azaldı?
"Her gün kadınların erkekler tarafından katledildiği haberini alıyor ve kahroluyoruz. Devletin etkili ve bütüncül politikaları ile kadınların şiddete maruz kalmasının önüne geçilebilir ve kadın cinayetleri durdurulabilir.
"En son bayramda, eski erkek arkadaşı tarafından öldürülen Zeynep Şenpınar'ın daha önce şiddete maruz kaldığı için yaptığı başvuruyu daha sonra geri çektiğini öğrendik mesela. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanundaki yükümlülükler çok açık. İstanbul Sözleşmesi'nin 51. maddesi, devlete risk değerlendirmesi ve risk yönetimi konusunda yükümlülük yüklüyor.
"Bu şu demek: Zeynep'i öldüren failin daha önce defalarca suç işlediği ortaya çıktı. Bu kişinin şiddet uygulayan biri olduğu ve Zeynep'in daha önce bu kişi hakkında uzaklaştıma tedbirine dahi başvurduğu ortadayken, şiddet failinin şiddet uygulama riski değerlendirilmeli ve Zeynep'e gerekli koruma imkanları sağlanmalıydı.
"İstanbul Sözleşmesi 51. madde uyarınca devlet, yetkili makamlar aracılığıyla ölüm riski, durumun ciddiyeti ve şiddet eyleminin tekrarlanması riskini değerlendirmeli ve gerekli tedbirleri almalıdır. Bunun yapılmadığı her durumda bir kadını daha kaybediyoruz.
"Her gün bir kadın cinayeti duyduğumuz ve kadın örgütlerine gelen şiddet başvurularının arttığı bu salgın günlerinde İçişleri Bakanlığı'nın kadına yönelik şiddetin azaldığına ilişkin verileri de dünyadaki verilerle ve kadın örgütlerine yapılan başvurular ile birbirine uyumlu değil. Bu verilerin de kamuoyunda tartışılması gerekir. Yani sadece 'kadına yönelik şiddet salgın döneminde azaldı' demekle olmaz, bunun nedenleri ve sonuçları da kamuoyu ile detaylı bir şekilde paylaşılmalıdır.
"Devle ne yaptı da bu sayılar azaldı? Bunu görmek ve verilere güven duymamız gerekiyor. Tüm bu tabloda yeniden söylememiz şart: Kadına yönelik şiddetle mücadelede İstanbul Sözleşmesi'nin ve etkili tüm politikaların uygulanması ve acil eylem planlarının açıklanarak duyurulması bir zorunluluk." (EMK)