Hak ihlallerinin son bulmadığı Türkiye hapishanelerinde İdare ve Gözlem Kurulu (İGK) kararlarıyla hükümlülerin tahliyelerinin soyut ve keyfi gerekçelerle ertelenmesinde son zamanlarda artış yaşanıyor.
En az 313 mahpusun tahliyesi engellendi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu'na göre, yönetmeliğin uygulanmaya başlandığı 2021 yılının başından bu yana en az 313 mahpusun tahliyesi, birden fazla kez 6'şar ay ve 3'er aylık periyotlarla engellendi, bu mahpuslardan bazıları halen tahliye edilmedi.
bianet'e konuşan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi Koordinatörü Avukat Merve Kurhan, her ne kadar kamuoyunun gündemine 2020'den sonraki yasal değişiklikle geldiyse de İGK'nin aslında eskiden beri var olan hapishane içi bir idari yapı olduğunu söyledi.
"Karar, mahpuslar mülakata çıkarılmadan alınıyor"
Kurulun mahpusların denetimli serbestlik, koşullu salıverilme hatta oda değişikli gibi bazı hak kullanımına dair taleplerini değerlendiren birim olduğunu anımsatan Av. Kurhan, "İlke olarak mahpusu yüz yüze dinler fakat mevcut düzende mahpuslar kurul önüne, yani mülakata, çıkarılmıyor. Kurul karşısına çıkarılan mahpus, istisna halini almış durumda" dedi.
TIKLAYIN - İGK'nin infaz yakma keyfiyeti: "Evlenip de çocuğun olursa dağa gönderir misin?"
Değerlendirme süreci, şaibeli ve hukuka aykırı
"Mahpus veya avukatının bulunamadığı, dosya üzerinden yürütülen değerlendirme süreci şaibeli ve hukuka aykırı bir sonuca neden olmaktadır" diyen Av. Kurhan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özgürlük aleyhine işleyen bu sistemde, puanlama adı altında bir test yapılmakta. Puanlamaya dair tahdidi sayılmış kurallar yok. İdarenin önerdiği kitapların okunmaması, mahpusa gelen mektupta kurul üyelerinin hoşuna gitmeyen politik herhangi bir söylem, infaz koruma memurlarının keyfi ve hukuka aykırı olsa bile talimatlarına uyulmaması gibi subjektif kriterlere bağlı olarak puanlama yapılmakta."
*Fotoğraf: İHD, yaptığı açıklamada İdare ve Gözlem Kurulu'nun iptal edilmesini istedi.
'Huzur hakkı' suistimale açık
İGK'ye Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile izleme kurulundan katılan üyelere, "huzur hakkı" ödenmesini hatırlatan Av. Kurhan, toplanma sayısına dayalı ücret ödenmesinin beraberinde "suistimali" de akıllara getirdiğini söyledi.
"Resmi kurumların huzur hakkı, ödül veya prim sistemine bağlı çalıştıkları geçmiş ve mevcut örnekler göz önüne alınırsa, güvenilmez ve mağdur eden bir sonucun ortaya çıkması olasıdır. Lakin asıl mesele huzur hakkından çok sınırları belilenmemiş, infaz koruma memurlarının veya psikologların subjektif değerlendirmelerine dayalı sistemin kendisidir."
Özgürlüğe ağır tehdit
Av. Kurhan, mahpus veya avukatı tarafından katılım sağlanılamayan, denetime kapalı, öngörülemeyen kurallarla yürüten İGK'lerin mahpusun özgürlüğü açısından "ağır tehdit" oluşturduğunu vurguladı:
"Sınırları çizilmemiş, öngörülemeyen subjektif kriterlerin varlığı tek başına hukuken kabul edilemez bir sistemdir. Özgürlük ve güvenlik hakkına değen düzenlemelerin her zaman daha sıkı denetilebilir ve sınırları önceden belirlenmiş olması şarttır."
Ankara'da Sincan Cezaevi'nde kalan bir müvekkilinin şartlı tahliyesinin aylardır engellendiğini belirten Av. Kurhan, "Müvekkilimin tahliyesi her seferinde aynı matbu gerekçeler ile keyfi olarak engellemektedir" dedi.
"İGK'lerin soruları, Anayasa'ya açıkça aykırı"
Mülakatlarda hükümlülere sorulan "PKK terör örgütü müdür?" gibi sorulara değinen Av. Kurhan, "Bu sorular, İGK sistemi açısından tarafsızlık sorununu ortaya koymaktadır. Bu soruların sorulması önyargı ve hukuka uygun bir değerlendirme yapılmayarak özgürlük aleyhine bir karar verileceğinin açık kanıtıdır" diye konuştu.
Anayasa'nın 25. maddesine göre, her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimsenin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı, düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamayacağı ve suçlanamayacağını söyleyen Av. Kurhan konuşmasını şöyle sonlandırdı:
"Bu şekildeki sorular, Anayasa'ya açıkça aykırılık teşkil etmekte. Herkesin düşünce ve ifade özgürlüğü, anayasal güvence altında. Fikirlerini açıklamaya zorlanmaları, özgürlükleri ile tehdit edilmeleri açıkça görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacaktır. Hatta mahpusların infazının keyfi olarak üst üste yakılması, kötü muamele veya işkence suçlarını dahi gündeme getirebilecektir."
İGK ve infaz yakma hakkında7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlülerin değerlendirilmesi ve iyi hâlin belirlenmesi" başlıklı 89. maddesinde yapılan değişiklik 1 Ocak 2021'de yürürlüğe girdi. AKP ve MHP'li milletvekillerin Meclis'e getirip değişiklik yaptığı yönetmelikle İGK, infazını tamamlamış hükümlülerin "iyi halli olup, olmadıklarını" değerlendirme yetkisine sahip oldu. Yönetmeliğin 34'üncü maddesine göre, İGK; hapishane müdürünün başkanlığında, gözlem ve sınıflandırmadan sorumlu ikinci müdür, idare memuru, hapishane doktoru, psikiyatrist, psikolog, sosyal çalışmacı, öğretmen, başgardiyan ile hapishane müdürü tarafından teknik personel arasından seçilen bir görevliden oluşur. Kurula hapishane savcısı da katılabilirken, hükümlünün avukatı, vasisi, baro görevlisi ya da bağımsız biri kurulda bulunamıyor. İGK'ye Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile izleme kurulundan katılan üyelere, katıldıkları her bir toplantı günü için memur maaş katsayısının 500'le çarpımı sonucu bulunacak miktarda 'huzur hakkı' ödeniyor. | |
(NT)