Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Karabük T Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşanan hak ihalelerine ilişkin raporu, partinin genel merkez binasında düzenledikleri basın toplantısı ile açıkladı.
MA’nın haberine göre, basın toplantısında konuşan DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, cezaevindeki 17 mahpusun infazlarını tamamlamalarına rağmen tahliye edilmediklerini söyledi: “Tutsakların özgürlükleri gasp edilmiş. Birçok mahpusun koşullu salıverilme tarihi geçmesine rağmen tahliyeleri iki-üç defa kurul kararı ile ertelendi.”
Uysal tahliyeleri ertelenen mahpusların isimlerini de paylaştı: Şirin Taşdemir, Hakkı Aygün, Halil Temel, Kadri Alkoç, Ahmet Bayna, Ejder Doğan, Ali Koç, Mehmet Sarıaltun, Abdullah Ok, Aydın Kudat, Abdurrahman Güner, Mustafa Karakaya, Hasan Öğüt, Adem Oktay, Ali Haydar Elyakut, Metin Çakır, Muhittin Pirinçioğlu.
“Gerekli yasal düzenlemeler hayata geçirilmeli”
İdare ve Gözlem Kurullarının işlevine işaret eden Uysal, "Teslim almak, esir etme ve irade kırma adına infazları uzatılan, özgürlükleri gasp edilen siyasi tutsakların derhal özgürlüklerine kavuşmalarının önü açılmalı, gerekli yasal düzenlemeler hayata geçirilmeli, paralel yargılama işlevi gören idare ve gözlem kurulları ivedilikle kaldırılmalıdır" talebinde bulundu.
Kurul kararlarında ayrımcılık
Ardından söz alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve ÖHD üyesi Alişan Şahin, kurulların uygulamalarına işaret ederek, tahliye erteleme kararlarının sadece Kürt, sol ve sosyalist mahpuslara uygulandığını dile getirdi.
Bunun ayrımcılık olduğunu belirten Şahin, "Getirdikleri yasal kılıfla bunu meşrulaştırmaya çalıştılar. Kendilerince meşru bir iş yapıyorlar. Ama bu faaliyet bu ülkeyi ve bu ülkenin yargısını topyekûn itibarsız kılmaktan bir şeye yaramadı" dedi.
“Mahpusun yanında bir avukat bulunmalı”
Şahin, kurulun, “mahpusu tek başına sorguya çeker gibi toplantıya aldığını, bu toplantının kameraya da alınmadığını ve neler yaşandığına dair kimsenin bir şey bilmediğini” söyledi.
Ayrıca mahpusun en azından avukatı ya da barodan atanacak bir temsilci ile bu kurula çıkarılması gerektiğini, bunun yapılmamış olması nedeniyle kurulun hukuka aykırı olduğunu ve kararlarının meşru olmadığını kaydeden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: " 30 yıllık mahkumlara bu dayatmaları getiriyorsunuz. Herkesten daha iyi biliyorsunuz 30 yıl cezaevinde kalan bir tutsak 6 yıl daha yatar. Onun boyun eğmiş olarak kamuoyunda muhakeme yaratmaya çalışıyorsunuz, ama tek bir tutsakta böyle bir şeye ulaşamadınız."
Şahin, daha önce Karabük T Tipi Kapalı Cezaevi’nden böylesi örneklerin yaşanmadığını ancak PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin artması ile birlikte bu cezaevlerindeki tahliyelerin de engellenmeye başladığını ve ihlallerin artığına dikkat çekti.
“Kurullar zaman içinde yeni yetkilerle donatıldı”
ÖHD Ankara Şube Eşbaşkanı avukat Ferdi Sidar da toplantıda şunları söyledi:
"Adalet ve hukuk, İdare ve Gözlem Kurulunun verdiği keyfi kararlardan ibaret değildir. İdare ve Gözlem Kurulu, cezaevinde koğuş değişikliği, sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerle ilgilenme ve düzenlemelerle sınırlı bir amaçla kuruldu. Ancak zaman içinde adım adım yeni yetkilerle donatıldı. Üstelik sıradan yetkilerle değil; hükümlüleri, mahkeme kararlarına ve hatta Yargıtay ve uluslararası hukuk içtihatlarına rağmen içeride tutabilen, güncel ve gelecek yaşamını doğrudan etkileyen son derece baskıcı, yasaklayıcı, yaşamı yaşanmaz kılan yetkilerle... İnfaz rejiminde yapılacak düzenleme ile devletin, eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına uygun davranarak ‘infazda eşitlik’ ilkesi yönünde bir düzenleme yapılması hukuki ve vicdani yönden elzemdir."
(AS)