Şemdinli'den beri adeta inatla askeri mahkemelerin görev alanları genişletilmeye çalışılıyor. Yasal bakımdan "asker kişileri" ve "askeri görevleri" kapsamında yargılayan askeri mahkemelerin görev ve yetki alanlarının genişletilmesi çabası gündemdeki yerini koruyor. Van Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını bozan Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin kararı da bu çabaya önemli bir örnek oluşturuyor. Son aylarda gözaltına alınan "vatansever" lakaplı suç çetelerinin içindeki emekli veya görevli askerlerin dosyalarının askeri savcılığa gönderilmesi de rutin bir uygulama haline geldi.
PKK eylemleri veya başka bir silahlı organizasyonun saldırıları askeri personele zarar verse bile askeri mahkemelerin herhangi bir yetki ve görevi bulunmuyor. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 250. madde ve Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) ilgili hükümleri, devletin varlığı ve birliğini bozmaya elverişli eylemlerin Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nde yargılanacağını açıkça ortaya koyar. Pülümür köylüleri hakkında soruşturma yürütme yetkisi de Elazığ Askeri Savcısı'nda değil; yetkili Erzurum Savcılığı ve Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi.
Bağımsızlıkları dahi tartışmalı
Askeri bir mahkeme sivilleri yargılayamaz. Sadece askeri kişileri ve askeri görev kapsamıyla sınırlı olmak üzere yargılayabilir. Bir zanlı, askeri bir hukukçu karşısında korku ve endişeyle ifadesini hatalı verebilir. Zanlının kapıldığı endişe özgür iradesiyle ifade vermesine engel olabilir. Nitekim; ifadesine girdiğimiz köylüler yaşadıkları korkunun bir sonucu olarak askeri savcıya "komutanım" diye hitap ettiler. Sadece bu durum bile askeri mahkemelerin sivilleri yargılamasının yanlışlığını ortaya koymaya yeterli.
Askeri bir mahkeme önünde hakların ve özellikle sanık haklarının savunulması sivil bir mahkemeye göre genellikle daha zordur. Askeri mahkemeler bir taraftır; askeri savcı ve hakimlerin "bağımsızlıkları" dahi tartışmalıdır. Askeri savcı ve yargıçlar orduya bağlıdır ve adil kararlar vermeleri genellikle çok zordur.
Dosyaya gizlilik kararı
Tunceli Pülümür'de meydana gelen vahşi saldırının ardından onlarca köylünün ifadesi Elazığ 8. Kolordu askeri savcısı tarafından alındı; üç köylü askeri mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu. Dosyaya ise keyfi olarak "gizlilik" kararı konuldu; biz avukatların savunma yapma olanakları elimizden alındı. Askeri mahkemelere yaptığımız itiraz dilekçelerine doğru dürüst bir yanıt dahi verilmedi. Savunma hakkımız ağır kısıtlama altında.
Türkiye askeri vesayet rejiminden kurtulmaya çalışan bir ülke. 12 Eylül'de askerlerin yaptığı anayasa tam olarak değiştirilmiş ve ülke demokratikleştirilmiş değil. Askeri yargının görev alanlarının genişletilmesi çabası başta sanık haklarına ve ülkedeki demokrasi ve hukuk rejimine zarar verir. (HA/TK)