Taksim Meydanı’nın düzenlenmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) açtığı yarışmayı, meydanın hafızası özelinde tartışabilmek adına başladığımız yazı dizisini 1 Mayıs 1977’yi bir kez daha anımsatarak Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun sözleriyle noktalıyoruz:
“Mekan, bellektir”
“Meydanlar dünyanın her yerinde o ülkenin tarihidir, aynı zamanda belleğidir. Bir ülkede, bir kentte yaşayan halkların, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, emeklilerin ortak mekânı ve belleğidir meydanlar…
“‘Meydan’ sözcüğü Türkçe’ye Arapça ‘geniş açık alan’ anlamına gelen maydān sözcüğünden gelir. O ‘geniş açık alan’ işçiler, emekçiler, kadınlar, genç, emekliler, kısacası o kentin halkı tarafından doldurulur. Onların sesi, sözü, türküsü, umudu ve düşleri biçimlendirir ‘meydan’ denilen geniş açık alanı. O nedenle egemenler korkar meydanlardan. Aslında meydandan korkmak halktan korkmaktır. Bu nedenle yok etmek isterler veya halka ‘boş alan’ kalmayacak şekilde biçimlendirmek isterler meydanı.
“‘Meydan’ kelimesinin Farsça’daki (Pehlevice) karşılığı ‘meyan’ ise ‘orta yer’ anlamına gelir. Evet, buluşma yeridir meydanlar. Ve buluşmalar da tehlikelidir egemenler için. Çünkü onlar bölerek, parçalayarak, kutuplaştırarak, mümkün olduğunca atomize ederek yönetirler. O nedenle istemezler kentlerin ‘orta yer’indeki buluşmaları, dertleşmeleri; acıyı, öfkeyi, umudu ve kavgayı paylaşmak için ‘meydana’ çıkılmasını.
* Arzu Çerkezoğlu
“Emeğin ve umudun başkentidir İstanbul”
“İstanbul için de durum farklı değil. Ve bu kent her gün yeniden şekillenirken milyonlarca işçinin, emekçinin alınteri ile, istemezler kenti ve yaşamı şekillendirenlerin meydanları doldurmasını, meydanlarda buluşmasını, meydana çıkmasını.
“Ama ne çare, emeğin başkentidir İstanbul, bu yönüyle umudun başkentidir.
“Vedat Türkali meşhur ‘İstanbul’ şiirini yazdığında 1950’li yıllarda ‘bekle bizi İstanbul’ der, ‘parklarınla, köprülerinle, meydanlarınla’, bekle bizi. Bu bir meydan okuyuştur. Her gün yeniden ürettiği kente sahip çıkanların meydan okuyuşu.
“Oysa egemenlerin istediği başkadır. Cemal Süreyya’nın ifadeleriyle, ‘Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız’; işte egemenler işyerlerinde sessizce birleşenlerin, iş çıkışı sessizce ayrılmasını ister. Alçak sesle fısıldanan öfkenin ve umudun, birleşip yükseldiği meydanlara çıkmak tehlikeli ve yasaktır.
“1 Mayıs meydanıdır”
“Ama işte meydan öyle egemenin kafasında durduğu gibi durmaz. İstanbul’da, emeğin başkentinde de Taksim meydanında da durmamıştır. Türkiye işçi sınıfı başta olmak üzere bu kentin halkı Taksim meydanını, acılarıyla, öfkeleriyle, umutlarıyla ve hayalleriyle doldurmuştur. Taksim meydanı 1 Mayıs meydanı olmuştur.
“Böyle iddia ilk etapta bir ‘dayatmayı’ çağrıştırıyor gibi gelebilir. Zira, Taksim Meydanı üzerinde ‘hak iddia eden’ toplumsal kesimler bu meydanı farklı isimlerle telaffuz edebilirler. Yaşadığımız son 50 yıldan önce bu mümkün olsa da neredeyse yarım asırdır (karşı çıkanlar için dahi) bu meydanın adı 1 MAYIS MEYDANI’dır!
“Bunu, Taksim Meydanı’nın son yarım yüzyılda 1 Mayıs’la ‘koparılamaz bağı’nı anlatabilmemiz için şimdi tarihte kısaca biraz gerilere gidelim.
“500 bin emekçi doldurmuştu meydanı”
“Dünyada yüzyılı aşkın süredir kutlanan 1 Mayıs’lar Osmanlı döneminde ilk kez 1905’te İzmir, 1909’da Üsküp ve 1910’da da İstanbul’da kutlandı. Ve 1924’te ‘İşçi Bayramı’ olarak kutlanan 1 Mayıs, 1925 yılında çıkarılan ‘Takrir-i Sükun Kanunu’yla yasaklandı.1935’te ise ‘Bahar ve Çiçek Bayramı’ adıyla tatil günlerine dahil edilen 1 Mayıs, kitlesel olarak ancak 51 yıl sonra 1976 yılında DİSK öncülüğünde 100 bin emekçinin katılımıyla Taksim’de kutlanabildi.
“Bir sonraki yıl, üzerine şiirler yazılan, türküler bestelenen bu meydanı 500 bin emekçi doldurmuştu. Bu topraklarda yaşayanlar için bugüne kadar bir ‘travma’ olan, İstanbul’un belleğine kazınan, günümüz insanlarının günlük yaşamını derinden etkileyen özellikleriyle ülkemizde demokrasi mücadelesinin olmazsa olmazları arasına giren 1 Mayıs 1977’ydi tarih.
“1977 1 Mayıs’ında tarihi bir oylamayı gerçekleştiren Kemal Türkler, meydanı dolduran 500 bin emekçiye ‘En onurlu ve görkemli gününü 1 Mayıs 1976’da ve 1 Mayıs 1977’de yaşayan bu alanın adının 1 Mayıs Alanı olarak değiştirilmesini istiyor musunuz?’ diye sordu. Meydandaki kalabalık büyük bir coşkuyla ‘Evet!’ diye haykırırken kurşun yağmuru başladı.
“500 bin emekçinin katıldığı 1977 1 Mayıs’ı kutlamalarında Taksim Meydanı tam bir kan gölüne dönüştürüldü. Kitlenin üzerine açılan yaylım ateşi, panzer sürülmesi ve ses bombaları atılmasıyla sayısı bugün de tartışma konusu olan onlarca emekçi yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı ve gözaltına alındılar.
“Türkiye’yi, CIA ve Kontrgerilla gibi örgütlerin yaratılmasını istedikleri ortama adım adım yaklaştıran ve 12 Eylül faşist darbesine götüren yola döşenen önemli taşlardan biri oldu 1 Mayıs 1977 Katliamı.
“Ezilenlerin, ötekilerin meydanı”
“Orada, o anlarda başlayan saldırı, son yarım yüzyıldır farklı şekillere bürünerek emekçi halkın, çalışanların, işçilerin, işsizlerin, kadınların, gençlerin, beyaz ve mavi yakalıların, ötekileştirilenlerin, yani, sömürülecek neleri varsa hiç ayırt etmeksizin, emeğiyle yaşayan tüm kesimleri hedef almaya devam ediyor. Bu topraklarda dayanılmaz acılarla tanışmış ülkemiz, gittikçe artan yeni acılarla yüzleşti/yüzleşiyor. Ve o tarihten beri meydanı işçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere, emeklilere bırakmak istemeyen egemenler ile mücadele sürüyor.
“1978’de her türlü tehdide ve baskıya rağmen meydanı boş bırakmayanlar, 1989’da tekrar meydana yürürken kanı dökülen işçiler, 2007’de, 2008’de, 2009’da gaza boğulanlar, 2010 ve sonrası meydanda yüzbinler olarak buluşanlar, 2013’te Gezi’den ülkeye umudu yayanlar, İstanbul’un ‘orta yer’indeki ‘geniş açık alanı’ dolduran bir bellek miras bırakmıştır bize. O meydan, Taksim Alanı, yani 1 Mayıs Meydanı artık ezilenlerin, ötekilerin, dışlananların meydanıdır! Mesele o belleği geleceğe taşımaktır.
“Her iktidar meydanı kendi silueti ile doldurur”
“Toplumsal hafıza içeren alanlar, meydanlar, yapılaşmalar, birer simgeler ve semboller bütünüdür. Tüm dünya kentleri, şehirleri için böyledir.
“1940’lardan 1970’lere kadar 30 yıl boyunca ‘yeni cumhuriyetin’ simgeleriyle anılan meydan, 70’lerden günümüze yarım yüzyıl boyunca ezilenlerin direnişleriyle simgelenmiş fakat son 20 yıllık iktidarın siyasi/sosyal/rantçı hevesiyle, sadece meydanın değil şehrin tüm çehresi ‘dönüşüm ve yeniden yapılanma’ adı altında yeniden biçimlenmeye başlanmıştır. Evet konu sınıfsaldır. İktidar, meydanı ve tüm kenti kendi silueti ile doldururken, sermayenin rant projeleriyle, kendi ideolojik ve kültürel kodları ile istila ederken bu ülkenin emekçilerine ve ezilenlerine ‘meydan’ bırakmamayı amaçlamaktadır.
“Taksim ‘meydan’ olarak kalmalıdır”
“Taksim projelerinde de bu gerçeğin unutulmaması gerekmektedir. Yapılması gereken Taksim’in ‘meydan’ olarak kalmasıdır. İşçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, emeklilerin ‘geniş açık alanı’ olarak bir meydandır istediğimiz. O meydana erişimi kolaylaştıracak, o meydanın etrafındaki yaşamı, emekle, bilimle, akılla, kültürle, sanatla, güzelleştirecek bir yaklaşımdır beklediğimiz.
“Evet, bizi, bu ülkenin bütün değerlerini ve güzelliklerini üreten bizleri bekleyen, bizlerin belleğinin korunduğu, bizlerin acıları, umutları ve hayalleriyle dolup taşacak kadar büyük bir meydan… Hepsi bu…”
Arzu Çerkezoğlu hakkındaTıp doktoru, DİSK Genel Başkanı. 11 Ağustos 1969, Artvin doğumlu. İstanbul Öğrenci Dernekleri Federasyonu’nunda kurucu genel sekreterlik yaptı. 1992’de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden patoloji uzmanı olarak mezun oldu. Doktor olduktan sonra sağlık sendikalarında yer aldı. Tüm Sağlık Sen ve SES’te şube başkanlığı görevini yürüttü. Kamu görevi sona erince 2001’de Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası'na (Dev Sağlık-İş) üye oldu. Burada genel başkanlık yaptı. 2013 Nisan ayında DİSK genel sekreterliğine seçildi. 29 Mayıs 2018’de, önceki başkan Kani Beko yerine DİSK'in genel başkanı seçilerek sendikanın ilk kadın başkanı oldu. |
MEKANIN HAFIZASI YA DA TAKSİM MEYDANI PROJESİ YAZI DİZİSİ
Mekanın hafızası ya da Taksim Meydanı projesi
Ertuğrul Kürkçü: Bize Taksim'de ağaç değil hürriyet lazım
Karakaşlı: Taksim Meydanı ülkedeki pek çok şey gibi yaralı
Tekiner: Hakikatin üstünü bir kez daha örten kolaycı projeler
Laki Vingas: Şehrin kalbi olan bir meydan yaratılmalı
Mücella Yapıcı: Yerel yönetim meydandan vazgeçmiş
HAFIZA MEKANI TAKSİM MEYDANI 1977 1 Mayıs katliamını unutmamak için |
(TP)