İstanbul, uzun bir döneme yayılan ancak son yıllarda çapını ve etkisini arttırmış bir dönüştürme ve denetleme rejimini yaşıyor.
Beyoğlu, İstiklal Caddesi bu rejimin yansıdığı en belirgin bölge. Bir dönem İstanbul’un kültür, sanat ve eğlence merkezi olarak anılan cadde, şimdilerde boydan boya uzanan bir şantiye alanı. Caddede bırakın eski günlerdeki gibi gezinmeyi, yürümek bir işkence halini alalı çok oluyor.
İstiklal Caddesi’ne ruhunu veren birçok işletme, İstiklal’e gelmekten imtina eden müşterilerini kaybetti, yükselen kiralara dayanamadı ve birçoğu ya iflas etti ya da alternatif semtlere taşındı.
Emek Sineması artık bir pasaj… Simurg Kitabevi, Alkazar Sineması, Kemancı, Narmanlı Han, İnci ve Barcelona pastaneleri gibi Cadde’nin ruhunu yansıtan simge mekanlar artık yok. Onların yerine yeni turist kitlesine hitap edecek tatlıcılar, kıyafet mağazaları, nargileciler var.
İstiklal Caddesi’ni dönüştürme süreci Asmalı Mescit’te sokak masalarının yasaklanmasıyla 2011’de hızlandı. Ardından çeşitli zamanlarda ortaya çıkan, en son Ocak 2017’de başlayan ve hala sürmekte olan altyapı çalışmalarıyla devam etti.
Artık eğer iş yeriniz İstiklal Caddesi’ndeyse ya da iş yerinize ulaşmak için İstiklal Caddesi’nden geçmeniz gerekiyorsa trafiği hesaba katmalısınız. Çünkü sabah saat 10.00’a kadar araç trafiğine açık; sizi sadece inşaat alanları değil, araçlar da engelliyor.
Peki, Cadde’den vazgeçmeyen, alternatif üretemeyen esnaf ne yapıyor ve ne yapacak? Sürecin bu kadar uzaması normal mi? Tarihi dokunun korunduğu söylemi ne kadar doğru? Şehir ve Bölge Planlamacısı Tayfun Kahraman, Beyoğlu’nda uzun yıllar esnaflık yapan Can Ceylan ve Nida Nur Kara anlattı.
Kahraman: İstiklal Caddesi bir çöküntü hâlinde
"İstanbul'un kimlik mekanlarından bir tanesi belki de en önemlisi Beyoğlu ve İstiklal Caddesi. İstiklal Caddesi ile o kadar çok oynuyoruz ki, böyle bir kimliğin ortaya çıkmasında büyük sorunlar yaşıyoruz. Bir tarafıyla da İstiklal Caddesi bir çöküntü hâlinde. Yani İstiklal Caddesi’nde hem turist eksikliğinden hem de sürekli olarak inşaat hâlinde olmasından dolayı İstanbullular özellikle artık bu caddeye çıkmaktan imtina eder bir hâle geldiler.
“İstiklal Caddesi’nde on yılda bir bu müdahaleler gerçekleştirildiği müddetçe sürekli bunlardan bahsedeceğiz. Daha önce biliyorsunuz ağaçlar kaldırılırken ve granitler döşenirken de aynı şeyi söylemiştik. İstiklal Caddesi’ne yanlış bir şekilde müdahale ediliyor. O zaman yine yetkililer aynı şekilde ‘alt yapıyı da iyileştiriyoruz bu sefer doğru olanı yapacağız ve yıllarca sürecek’ dedi. Ama on yıl sürdü.
“İstanbul gibi büyük kentlerde böylesi alt yapı yatırımlarının diğer dünya örnekleriyle de karşılaştırdığımızda çok kısa ömürlü ve çok geçici olduğunu, böylece de bu geçici neticeyle birlikte hem gereksiz yere kamu kaynağı sarfiyatı yarattığını hem de kimlik oluşturulması karşısında büyük sorunlar yarattığını söylemek mümkün.”
Ceylan: Asmalı Mescit saldırılarıyla başladı
Can Ceylan çocuk yaşlardan beri Beyoğlu'nda yaşıyor. Yaklaşık on yıldır Beyoğlu'nda farklı iş kollarında çalıştı.
"Sürecin evveliyatı Asmalı Mescit saldırılarıyla başladı. Oradaki masa sandalyelerin kaldırılması, sokaktaki canlılığı bitirme çabası gibiydi... Bu bir zincirin başlangıcıydı. Sonra tek tek bütün sokaklara zabıtalarla, polislerle gelmeye başladılar. Kapalı alanda sigara yasağı, masa sandalye yasağı için baskınlar yapıldı. Bu süreçte Beyoğlu'nun kültür sanat mekanı olarak bilinmesini sağlayan pek çok mekan kapandı.
"Bütün bunlar müşteri kaçırdı ve mekanlar kapanmak zorunda kaldı. Onların yerlerine tatlıcılar, nargile kafeler açıldı. Müşteri portföyü değişti. Mekanların hemen hemen hepsi eski konseptlerinden ödün vermek zorunda kaldı. Gidip bakıyorsunuz mekanlar iş yapabilmek için nargile, tavla koymuş; bütün sokak nargile dumanı altında kalmış.
"Tabii bomba patlama hadiseleri oldu. Zaten Gezi sonrasında yapılan her eylemde çıkan arbedeler, müdahaleler insanları yavaş yavaş buradan soğutmuştu. Beyoğlu'nun eski müşterisi şimdi Karaköy müşterisi oldu.
"Bir şekilde bu negatif dönüşüme uyan esnaf en fazla dükkanını döndürüyor. Eskisi gibi para biriktirmek, ikinci, üçüncü şubeler açmak ya da çok fazla personel çalıştırmak mümkün değil. Az personelle kaliteden ödün verilerek ayakta kalınmaya çalışılıyor ve insanlar Beyoğlu'nu yalnız bırakıyorlar.
"Beyoğlu'nun her zaman bir ruhu vardır. Tarihine bakıldığında çok büyük yangınlar atlatmış, neredeyse sıfırdan yapılmış. Yani bir şekilde toparlayacak diye düşünüyorum ama ne zaman toparlar, esnaf daha ne kadar direnir ya da tekrar ayağa ne zaman kalkabilir bilmiyorum. Umarım bizim için sonuç iyi olur."
Kara: Son kahkaha atılana kadar Beyoğlu’ndayız
Nida Kara, Beyoğlu'nun eski kitapçılarında çalışmış; daha sonraki yıllarda bar ve kafelerde garson olarak çalıştı, şimdilerde bir mekanın işletmeciliğini yapıyor.
“Beyoğlu’nda yaklaşık son 10 yılda yapılmaya, oluşturulmaya çalışılan yeni kültür ve algı, satılan malın kalitesinden fiyatlandırılmasına, çalan müzikten bu müziğe verilen tepkiye, insanların yolda yürüyüş yahut herhangi bir mekanda oturuş şeklinden ve hatta sokak satıcılarının mallarını pazarlama seklinden solunan havaya kadar her şeyi değiştirdi.
“Tarihi boyunca daimi olarak eğlence ve ticaretin merkezi olarak bilinen Beyoğlu, şimdilerde Fatih’in renkli bir semti olma yolunda hızla ilerliyor. Buna bağlı olarak Beyoğlu’nun karakterinin mihenk taşı olan birçok yer ya kapandı ya da el değiştirdi. Bizler de Beyoğlu’nda çalışan, yaşayan, dolaşan, iş sahibi olan insanlar olarak bundan fazlasıyla etkilendik. Beyoğlu'nun eski havasını yaşatmak için canla başla çalıştığımız işletmemizde artık hiç iş yapamaz duruma geldik.
“Çünkü Beyoğlu’nun eski sahipleri artık Kadıköy taraflarına akmış durumda. Şayet Beyoğlu istenilen şekline ulaşırsa unutulmamalı ki sıra Kadıköy'e gelecek. Fakat bence Kadıköy, Beyoğlu kadar bu değişime direnemeyecektir. Çünkü Kadıköy'ün eğlence sektörü dendiğinde tarihi çok da eskilere dayanmadığını ve bunun tarihi köklere sahip olmadığını biliyoruz. Kadıköy de tatlı muhabbetlere, kaliteli müziklere ev sahipliği yapmıştı elbette; fakat şu anki durum tamamen bir zorunluluktan, insanların Beyoğlu’na alternatif aramasından kaynaklı.
“Her şeye rağmen biz inançlıyız... Beyoğlu'nda son kadeh tokuşturulana, son kahkaha atılana, son bira içilene kadar kalmaya kararlıyız.” (TP/HK)
Fotoğraflar: Ruken Kadıoğlu - Tansu Pişkin