"Askerlerin şehit düşmesi beni nasıl yaralıyorsa oğlumun cezaevinde çektiği acıyı da diğer anneler hissetsin. Annelik Türklük, Kürtlük tanımaz. Dili, kimliği ne olursa olsun bir anne diğer annenin yüreği yansın istemez. Annelerin gözyaşı aynıdır, aynı akar. Kışkırtma olmadığı sürece her anne böyledir."
Barış Anneleri İnsiyatifinden Lütfiye Gürbüz'ün aktardığına göre oğlu Özgür PKK davasında yargılanıp on yıl önce hüküm giydi. Ömür boyu hapis cezasıyla 23 yaşından beri, 10 yıldır cezaevinde. Gürbüz, bianet'e, son olaylardan sonra oğluna hapiste bir saldırı olacağından, yaralanacağından ya da öldürüleceğinden korktuğunu; geceleri uykusunun kaçtığını anlattı.
"Çok üzgün, çok tedirginim. Yıllardır ne sokakta, ne askerde, ne cezaevlerinde ölümler yaşanmasın diye mücadele ediyoruz. Çocukların ölmesine gönlümüz razı değil. Bir saldırı olur haber alamayız diye korkuyorum. Zaten cezaevlerinin durumu yeterince sıkıntılı üzerine bir de bu eklenince...Askerde olan annelerin psikolojisi de aynı."
"Nefret devlet politikası, halklar düşman değil..."
Nefretin devlet politikası olduğunu vurgulayan Gürbüz, halkların arasında düşmanlık olmadığını söyledi; televizyonları, gazetecileri ve aydınları sağduyulu davranmaya çağırdı.
"Kimse hedef gösterilmesin. Siyasi partiler çıkar sağlama peşinde, sonucun ne kadar kötü olabileceğini düşünmüyorlar. Partilerine yandaş bulmakla ilgileniyorlar, toplumsal barışın kötüye gidebileceğini düşünmüyorlar. Geri dönüşü zor olaylar umarım yaşanmaz. Çok büyük bedeller öder, büyük acılar yaşarız. Kürtlerin de, Türklerin de yararına değil..."
Kızının şu an PKK militanı olduğunu ifade ettiği bir annenin izlenimlerini aktaran Gürbüz, şöyle konuştu:
"Benim tedirginliğimi o da yaşıyor. Askerdeki anne ya da ben nasıl tedirginsem o da öyle... Devlet sağduyuyla bu sorunu çözüme ulaştırsın. Halkları düşman ederek sorun çözülmez. Bağırma, çağırma ve kışkırtma işe yaramıyor..." (GG)