50. kuruluş yıldönümünü kutlayan İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), kurulduğu 1959 yılından 1 Ocak 2009 tarihine kadar "süren yargılamalar" ile ilgili durumu aktarırken Türkiye yargısının "gurur karnesi"ni de açıkladı.
İlk kararını 14 Kasım 1960 tarihinde "Lawless-İrlanda" kararıyla veren AİHM, 10 bininci kararını da 18 Eylül 2008'de vermiş. 1 Ocak 2009 itibariyle mahkemenin önünde 97 bin 300 başvuru dosyası bulunuyor. Bu davaların yarısı Türkiye, Rusya ve Romanya ile ilgili şikayetleri kapsıyor.
AİHM'de bekleyen dosyaların yüzde 11,4'ü Türkiye'den
Türkiye'de hakları gasp edilenlerin yaptığı başvurular, AİHM önünde bekleyen dosyaların yüzde 11,4'ünü oluşturuyor. Avrupa Konseyi'ne üye 800 milyon nüfuslu 47 ülke içerisinde, bir tek 70 milyonluk Türkiye ile ilgili 11 bin 100 şikayet dosyası var.
1955-1998 döneminde 45 bin başvuru kabul eden AİHM, 1999 yılında 8 bin 400 olan başvuruların geçen yıl 49 bin 900'a tırmandığına tanık oluyor şimdi.
Türkiye: 1939 karardan 1676'sında ihlal
50 yılda 47 ülke içerisinde AİHM'in aldığı kararlardan 1953'ü İtalya'yla, 1939'u Türkiye, 740'ı Fransa ve 643'ü de Rusya ile ilgiliydi. 18 Mayıs 1954'te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraf olan Türkiye hakkında verilen 1939 kararın bin 676'sında ihlal tespit edilirken, ihlal olmadığına karar verilen dosyaların sayısı sadece 37 idi. Toplam 11 bin 085 dilekçeyle ilgili kabul edilemezlik kararı verilmiş.
1939 karardan sadece 37'sinde "ihlal yok"
Türkiye ile ilgili bin 939 karardan bin 676'sında Sözleşmenin en az bir maddesinin ihlal edildiğine karar verildi. 204'ünde dostane çözüm ve benzeri kararlarla sonuçlandı. Sadece 37'sinde ihlale rastlanmadığı sonucu çıkmış. Bu Türkiye'de yargı açısından "dramatik" bir sonuca işaret ediyor. Bunu teyit eden bir sonuç da, kararların 2 bin 725'inde "adil yargılama yapılmadığı"na işaret edilmiş olması.
İfade özgürlüğünü ihlalden verilen 348 karardan 170'i, adil yargılama yapılmadığının tespit edildiği 2 bin 725 karardan 531'i Türkiye ile ilgiliydi. Gözaltında, cezaevinde ve alı konma mekanlarında "işkence" toplamda 48 karara yansırken 22'si Türkiye ile ilgiliydi.
İşkence de ölümler soruşturulmuyor
"İnsanlık dışı muamele" ile ilgili değerlendirme yapılan 417'den 147'si, "yaşam hakkının ihlali" tespitine ilişkin 146 karardan 66'sı yine Türkiye'yi ilgilendiriyordu.
Yaşam hakkının hiçe sayıldığı durumların soruşturulmadığının tespit edildiği toplam 223 karardan 120'sinin de Türkiye ile ilgili olması, polis ve yargıçların dahil olduğu bugünkü soruşturma sistemi için en ağır göstergelerden biri olsa gerek.
DGM, OHAL, TMY, TCK ve RTÜK yasaları sorunlu
Bu acı rekorun sorumluları, Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), Olağanüstü Hal Bölge (OHAL) Yasaları, Terörle Mücadele Yasası (TMY), Ceza Yasası (TCK) ve Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Yasası'nın yol açtığı hukuksuzluklardan medet umanlar bu politikaların sürdürülmesinde ısrar eden, "yargı gücü" gibi, şiddet politikalarına razı olanlardır.
Bu sonuçları hangi koşullara dayandırmalıyız? Kuşkusuz, polis, savcı ve hakimlerimizin devletini korurken yurttaşın hak arama yollarını tıkama konusundaki gayretkeşliğine! AİHM, uluslararası hukukun taleplerini karşılamada zaman zaman yetersiz kaldığına dair eleştirilerle daha sık karşılaşsa da, sanki daha bir süre daha Türkiye'de adalet arayanların teselli buldukları önemli bir mecra olmaya devam edecek. (EÖ)