İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700. Haftaki buluşmasında yaşanan polis şiddetine karşı açıklama yaptı.
Dernek binasında gerçekleşen toplantıya Cumartesi Anneleri/İnsanları, Halkların Demokratik Partisi milletvekili Ahmet Şık, Garo Paylan, Oya Ersoy, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Ali Şeker, insan hakları savunucuları, 700. Hafta eyleminde gözaltına alınanlar ve basın mensuplarının da aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, okuduğu basın açıklamasında polis şiddetinin yanı sıra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarını da protesto etti.
Bitmeyen yas sürecinin tamamlanması, adaleti sağlamak, demokratik hakların kullanımı sağlamanın devletin görevi olduğunu belirtti.
700. haftada yaşanan yasak ve saldırının barışçıl ortamı provoke ettiğini belirterek “Devleti yönetenleri bu yanlıştan dönmeye davet ediyoruz” diye seslendi. Kayıpları aramaktan vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
— Beyza Kural (@b__yaz) 27 Ağustos 2018
“Yasak ve şiddeti AİHS ve Anayasa ihlali”
TIKLAYIN - Polis Cumartesi Anneleri'ne Plastik Mermiyle Saldırdı
Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların bulunup faillerin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda başlattıkları oturma eylemine 15 Ağustos 1998'de başlayıp yedi ay süren polis saldırısı sonucu 13 Mart 1999’da ara verdi. 31 Ocak 2009’da yeniden başlayan Cumartesi oturmaları 25 Ağustos 2018’deki 700. Haftada tekrar polis saldırısı ile karşılaştı.
Gülseren Yoleri, 700. Hafta etkinliğinin “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bilgisi dahilinde Beyoğlu Kaymakamlığı imzalı bir karar ile keyfi olarak yasaklanmış” olduğunu söyledi.
700. haftada dayanışma için kayıp yakınlarının da aralarında olduğu 47 insanın darp edilerek gözaltına alındığını, dayanışmaya gelenlere polis şiddeti uygulandığını anlattı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “işkence yasağı” ile “Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü”nü düzenleyen 3. ve 11. Maddeleri ile Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” ve “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” başlıklı 17. Ve 34. Maddelerin ihlali olduğunu söylediği yasağı ve şiddeti protesto ettiklerini söyledi.
Soylu’nun açıklamalarına yanıt
İHD açıklamasında, Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın 700 haftadır sürdürdükleri eylemin barışçıl bir eylem olduğu, hiçbir siyasi aidiyet ve yönelim içermediği, gözaltında kaybedilenlerin bulunması ve adaletin sağlanması amacına odaklandığı ve bu talebin haklılığı, ülkeyi yönetenler tarafından gayet iyi bilinmekte olduğu belirtildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu sabah dile getirdiği (27 Ağustos 2018) 700. Hafta ile ilgili sözleri “Gerçekleri çarpıtmak, Cumartesi Anneleri'nin meşruiyetini karalamak ve devletin suçlarını örtmek amacını gütmektedir. Aynı zamanda sürmekte olan gözaltında kayıp davalarına da bir müdahale” olarak tanımlandı.
TIKLAYIN - Soylu: Eminönü'nde Gezerken mi Kayboldular?
“Dolmabahçe davetini ve Kırbayır dosyasını hatırlatırız”
TIKLAYIN - Cumartesi Anneleri Başbakan'ın Yanından Eli Boş Döndü
Gülseren Yoleri, Bakan Soylu’ya dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 Şubat 2011’de Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’ne davet etiği Cumartesi Anneleri/İnsanları ile yaptığı görüşmeyi ve gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın annesi Berfo Kırbayır’a verdiği söz üzerine hazırlanan Meclis Araştırması raporunu hatırlattı.
“Bu raporda 31 yıl boyunca Cemil Kırbayır için pencereden kaçtı diyen devlet yetkililerinin yalan söylediği ve Cemil Kırbayır’ın gözaltında iken öldürüldüğü ve kaybedildiği kabul edilmiş ve devlet 31 yıl sonra suçunu itiraf etmiştir.”
"İstismar değil hak"
TIKLAYIN - Hasan Ocak Dosyasında Takipsizlik Kararı Kaldırıldı
Açıklamada, Soylu’nun, gözaltında öldürülüp bedeni kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak için söylediği “Örgüt içi infazın suçunu devlete yıkmaya çalışan bir eylem” sözlere ise şu yanıt verildi:
“Soylu’nun Hasan Ocak hakkında söyledikleri gerçeklerin çarpıtılmasındna ibaret olup, soruşturma dosyasında mevcut adli tıp raporu, olay yeri inceleme raporu, kimlik araştırmasına ilişkin tutanaklar ile dosyadaki devlet tanığının son ifadesinde olayı hatırlamadığı yönündeki beyanını hatırlatırız.”
“Cumartesi Anneleri, annelliği istismar etmemekte, annelik haklarını kullanarak çocuklarının kemiklerine ulaşmaya çalışmakta ve tüm kaybedilenler için adalet istemektedir. Bu talep hepimizin talebi.”
1995'ten beri Galatasaray meydanında mücadeleHakikat Adalet Hafıza Merkezinin verilerine göre, zorla kaybedildiği tespit edilen toplam 1352 kişi var. Bir grup kayıp yakını ve hak savunucusu “kayıplar son bulsun, akıbetleri açıklansın, sorumlular yargılansın” talebiyle 27 Mayıs 1995 cumartesi günü saat 12.00’de İstanbul, İstiklal Caddesi Galatasaray meydanında oturdu. Arada polis müdahaleleri olsa da 169 hafta kesintisiz Galatasaray Lisesi’nin önünde oturuldu. 170. haftada, 15 Ağustos 1998'de başlayan güvenlik güçlerinin saldırısı, 7 ay sürdü . Her cumartesi, yani tam 31 kez, gözaltılar yaşandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları 13 Mart 1999'da güvenlik güçlerinin saldırıları nedeniyle belirsiz bir süre Galatasaray oturmalarına ara verdiklerini açıkladılar. Yedi aylık sürede toplam 431 kişi, birkaç saatten beş güne kadar varan sürelerde gözaltında tutuldu, dövüldü, tartaklandı, yerlerde sürüklendi, hakarete uğradı. Bu insanların hep birlikte gözaltında kaldığı süre 932 gün oldu. Toplam 84 günlük iş göremez raporu alındı. Bununla da kalmayıp haklarında, "polise mukavemet"ten, "toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına" muhalefetten davalar açıldı. Hatta, okuma yazma bilmeyen kadınlar gözaltı hücreleri duvarlarına yazı yazmaktan yargılandı. Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıpların bulunup faillerin yargılanması talebiyle 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda başlattıkları oturma eylemine 31 Ocak 2009’da yeniden başladı. |
Hanife Yıldız: Kimseden Utanmıyorsanız, Benden Utanmanız Lazım
İrfan Bilgin: Taleplerimizi Yerine Getirirseniz Meydandan Kalkarız
Hanım Tosun: Dünya Bizim Sesimizi Galatasaray’da Duydu
İkbal Eren: Evlatlarını İstiyor Anneler, İstismar Bunun Neresinde?
Hasan Karakoç: Siz Kayıplarımızı Bulup Sorumluları Yargılayın, Biz Oturmaktan Vazgeçelim
Mikail Kırbayır: Bakan Soylu Görevin Bizi Dinlemekti, Uzaklaştırmak Değil
Maside Ocak: Soylu'nun Açıklamaları Kayıp Davalarını Etkileyecek
(BK)