Taksim Meydanı 1979 yılından bu yana 1 Mayıs gösterilerine kapalı. Oysa Taksim Meydanı İstanbul'un en işlek meydanı, kentin merkezi. Dünyanın her yerinde 1 Mayıs gösterileri kentin en merkezi ve işlek meydanlarında yapılır. Biz de ise Taksim Meydanı'na ilişkin yasakçı tutum kökleri yıllar öncesine dayanan adeta "partiler üstü" bir devlet politikası. Sendikalar 1961 Aralık ayında Taksim'de bir miting düzenlemek isterler ancak bir asker olan dönemin İstanbul Valisi sendikacıları,"Taksim'de miting yaparsanız üzerinize tankları yollarım" diye tehdit eder. Uzun tartışmalardan sonra miting Saraçhane'de yapılır.
1976 1 Mayıs'ında Taksim Meydanı tabusu yıkılır, 1 Mayıs ilk kez Taksim'de kutlanır. 1 Mayıs 1977 katliamına rağmen emek güçleri 1978 yılında yine Taksim Meydanı'nı doldurur. Taksim Meydanı'na yönelik yasakçı takıntı 1979'da sıkıyönetim ile başlar ve 12 Eylül ile perçinlenir. 12 Eylül sonrası 1 Mayıs günleri Taksim adeta bir "yasak meydan" haline getirilir. Taksim'de gösteri yapmak isteyenlere karşı tam teşekküllü bir şiddet uygulanır; ateş açılır, insanlar ölür, dövülür, sakat kalır, hapis yatar... 12 Eylül'den günümüze hiçbir hükümet (sosyal demokrat ortaklı olanlar dahil) Taksim'de 1 Mayıs gösterisine izin vermedi. AKP de aynı yolda yürüyor. Taksim Meydanı adeta devletin derin bir takıntısı ve tabusu. Sanki Taksim'de 1 Mayıs kutlansa "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" bozulacak, sanki Taksim'de 1 Mayıs kutlansa "ihtilal" olacak. Şirketlerin reklâm konserleriyle bozulmayan düzen 1 Mayıs ile bozulacak!
1 Mayıs gösterileri yasak ama, Taksim Meydanı'nda irili ufaklı onlarca siyasi gösteri ve eylem gerçekleştiriliyor. Taksim Meydanı'nda resmi, gayri resmi ve ticari her türlü etkinlik yapılıyor. O halde 1 Mayıs gösterisi neden Taksim'de yapılmasın? "Taksim miting meydanı değil" iddiası da saçmadır. Kadıköy ve Saraçhane nasıl miting meydanı olduysa Taksim de pekâlâ miting meydanı olur.
Kadıköy ve Saraçhane meydanlarında güvenliği sağlayan devlet, Taksim Meydanı'nda da güvenliği sağlar. Devletin Taksim takıntısının hiçbir geçerli nedeni yoktur. Devletin "Taksim takıntısı" topluma ve sendikalara karşı efelenme ve güç göstermeden başka bir anlamı olmayan, otoriter devlet geleneğinin son simgelerinden biridir. Soğuk Savaş döneminin ürünü olan devletin bu paranoyasına, takıntısına son verme zamanı gelmiş de geçmektedir. Taksim, 1 Mayıs gösterilerine açılmalıdır.
Öte yandan 1990'ların başından bu yana 1 Mayıs'ı pek çok kez ortak kutlayan sendikaların da, bu yıl 1 Mayıs gösterilerinin nerede yapılacağı konusunda anlaşamadığı görülüyor. DİSK, şubat ayı başında Başkanlar Kurulu kararıyla 1 Mayıs 2007'de Taksim'de olacağını açıklamıştı. Türk-İş ise konunun konfederasyonlar arasında müzakere edilip karara bağlanmadan ortaya atılmasından rahatsız. DİSK, 1 Mayıs ~n katliamının 30. yılında Taksim kutlamasının öneminin altını çiziyor. Türk-İş de Taksim Meydanı'nın 1 Mayıs gösterilerine açılmasını istiyor, ancak ortak bir miting başvurusu olmadan Taksim Meydanı'na sıcak bakmıyor. Bu yüzden Türk-İş, 1 Mayıs'ta Kadıköy İskele Meydanı için başvuruda bulundu.
Anlaşılan 1 Mayıs kutlamaları konusunda sendikalar arasında bir ilke sorunu değil, bir iletişim, koordinasyon ve işbirliği eksikliği yaşanıyor. Pek çok 1 Mayıs kutlamasını birlikte gerçekleştiren Türk-İş ve DİSK arasında daha önce de birkaç kez kutlamaların yeri konusunda anlaşmazlık çıkmıştı. "Çağlayan mı Pendik mi", "Çağlayan mı Saraçhane mi" gibi tartışmalar yaşanmıştı. Şimdi de benzer bir farklılık gündemde. 2007 1 Mayıs'ının nerede kutlanacağı tartışması giderek nasıl kutlanacağı tartışmasının önüne geçiyor. Emek hareketinin İstanbul'da 1 Mayıs'ı ortak kutlayamaması önemli bir zaaf.
1 Mayıs'ın İstanbul'da ortak kutlanmasının koşulları son ana kadar aranmalı ve kutlamanın biçiminin, kutlamanın esasının önüne geçmemesi için çaba harcanmalı. Ancak 1 Mayıs 2007'nin İstanbul'da ortak kutlanması başarılamasa da bu durum diğer bölgelerdeki ortak kutlamaları engellememeli; meydan konusu emek hareketi içinde ayrılıkları derinleştirici bir tarzda ele alınmamalı, bir gerilim ve polemik konusu yapılmamalıdır. Tersine bu yıl yaşanan eksiklerden ders çıkarılarak gelecek 1 Mayısların ortak ve güçlü bir biçimde kutlanmasının zeminleri korunmalı ve geliştirilmeli. (AÇ/TK)
* Aziz Çelik'in yazısı 19 Nisan 2007'de Birgün'de yayınlandı.