Öldürülen Gazeteciler ve Cezasızlık

Türkiye'nin yakın geçmişinde gerçekleştirilen ağır insan hakları ihlalleri, dikkatleri devletin sorumluluğundan saptırmak amacıyla inkâr ediliyor.

Musa Anter 20 Eylül 1992'de Diyarbakır'da silahlı saldırıya uğradı, öldü. 72 yaşındaydı, Özgür Gündem ve haftalık Yeni Ülke'ye yazıyordu. Oğlu Dicle Anter ve avukat Selim Okçuoğlu cinayeti ve sonrasını anlatıyor.

Mehmet Sait Erten 3 Kasım 1992’de Diyarbakır’da silahlı saldırıya uğradı, öldü. Eşi Şükran Erten ve ağabeyi Şerif Erten cinayeti ve sonrasını anlatıyor.

Özgür Gündem ve bu geleneğin devamı olan gazetelerde çalışan tüm gazeteciler Kürdistan'da yaşanan acıları kamuoyuna duyurdular, yaşamlarını ortaya koydular, öldürüldüler. Katiller de içi hukukta yargılanmadılar.

Hafız Akdemir, 8 Haziran 1992'de Diyarbakır’da silahlı saldırıya uğradı, öldü. Olayın tanığı yeğeni Veysi Polat ve Avukat Sedat Çınar cinayeti ve sonrasını anlatıyor.

Geçmişle yüzleşme davaları iki elin parmaklarının sayısına dahi ulaşmış değil. Halen "Birkaç İyi Adam" filminde olduğu gibi birkaç iyi insanın sağduyusunu harekete geçirmek gerekiyor.

OHAL ve bağlı kararnamelerle gazeteci öldürülmelerinin organize edilmesi ve gerçekleşmesinin altyapısı oluşturuldu; cinayetlerin soruşturulması, faillerinin yakalanması, yargılanması ve cezalandırılmasının önü kapatıldı.

Kemal Kılıç 18 Şubat 1993’te silahlı saldırıya uğradı, öldü. Kardeşi Mahmut Kılıç, avukat Cihan Aydın ve gazeteci Bayram Balcı cinayeti ve sonrasını anlatıyor.

Hüseyin Deniz 9 Ağustos 1992’de, Ceylanpınar’da saldırıya uğradı, ertesi gün öldü, 36 yaşındaydı. Eşi Adile Deniz, avukat Mahmut Vefa ve gazeteci Bayram Balcı cinayeti ve sonrasını anlatıyor.

Her ne kadar insan hakları kuruluşları ve sivil toplum örgütleri Türkiye hükümetine her fırsatta bağımsız bir hakikat komisyonu kurulmasını tavsiye ve telkin etse de böyle bir komisyonun Türkiye'de kurulma iradesinin siyaseten mevcut olmadığı ortada.

Safyettin Tepe 29 Ağustos 1995’te Bitlis Emniyeti’nde gözaltındayken öldü, intihar ettiği iddia edildi. Ağabeyi Talip Tepe ve hukukçu Saniye Karakaş anlatıyor.

Öldürülen gazetecilerin bazılarında birtakım tetikçiler öne sürülmüşse de azmettirenler bulunmamıştır, aranmamıştır, davalar ise devletin derinliklerinde kaybedilmiş, gündemden düşürülmüştür.