Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, askerlerin toplumsal olaylara doğrudan müdahale etmesine olanak veren Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü'nü kaldıracaklarını dile getirdi.
Erdoğan, TRT1'de dün (31 Ocak) yayınlanan "Enine Boyuna" programında gazetelerin genel yayıon yönetmenlerinin soruların yanıtladı. Programa Radikal'den İsmet Berkan, Zaman'dan Ekrem Dumanlı, Star'dan Mustafa Karaalioğlu, Akşam'dan İsmail Küçükkaya ve Sabah'tan Erdal Şafak katıldı.
"EMASYA olamaz"
Erdoğan "EMASYA protokolünü bir defa gündemimizden çıkaracağız. Yani EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz. Olmayacak. Bunların adımını atıyoruz, atacağız. Şu anda arkadaşlar hazırlıklarını yapıyorlar ve bu işi bitireceğiz" dedi.
"MGSB değişecek"
Başbakan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'yle ilgili de "Göreve geldiğimizdeki siyaset belgesiyle şimdiki siyaset belgesi çok farklı. Şimdi bu yıl siyaset belgesi yeniden ele alınacak. Tekrar ele alınışta bu dediğiniz endişeleri de tamamıyla ortadan kaldırmaya yönelik adımları atmakta hükümetimiz kararlıdır" diye konuştu. Erdoğan "Devlet kendi vatandaşını tehdit olarak görecek mi?" sorusunu da "Asla. Böyle bir şeyi asla düşünemeyiz ve bu tür yapılanmalara müsaade edecek, bu tür zemini oluşturmaya müsaade edecek imkanlara fırsat vermeyecek şekilde bir düzenleme yapılacak" diye yanıtladı.
"Anayasa'nın tamamını değiştirmeye gerek yok"
Anayasa değişikliğiyle ilgili soruları da yanıtlayan Erdoğan halkın büyük çoğunluğunun yeni anayasa istediğini söyledi: "Ortada bir 82 [1982 Anayasası'nı kast ediyor] var. Bu 82'nin değişmesinin gereğine Türkiye'nin büyük çoğunluğu 'evet' diyor... Tamamını değiştirmeye gerek yok. Bu iddiayı ortaya atanlar da tahrik ediyorlar... Buna yanaşmıyorlar uzlaşmaz olarak bizi gösteriyorlar..."
"Erken seçim yok"
Erdoğan erken seçim olmayacağını da söyledi: "Seçimin tarihi de temmuz ayının mevsim koşulları sebebiyle belki biraz öncesine alınabilir. Onun dışında bir şey asla düşünülemez."
EMASYA Protokolü nedir?
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) 2009 tarihli "Türkiye'de Güvenlik Sektörü: Sorular, Sorunlar, Çözümler" raporunda, EMASYA protokolü şöyle geçiyor.
Protokol ve yönetmeliklerin yasalar üstü algılanmasının, yasalara aykırı uygulanmasının, askeri vesayet sisteminin ayrıcalıklı cihazlarından birisi olarak karşımıza çıkmasının en tipik örneklerinden biri EMASYA protokolüdür.
28 Şubat sonrasında TSK'nin yeniden yapılandırılan iç güvenlik doktrini, 7 Temmuz 1997'de Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında, 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/D maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak toplam 27 maddeden oluşan EMASYA Protokolü'yle inşa edilmiştir. Protokol, gerekli görülen durumlarda, iç asayiş olayları ve güvenlik durumlarında askeri güçlerin nasıl devreye gireceğini düzenler.
EMASYA Protokolü gereğince, valilerden alınan izin ve onaylarla, iç güvenlik harekâtları ve bölgelerinde polis özel harekât timleri, köy korucuları, jandarma iç güvenlik birlikleri ve jandarma birimleri bölgedeki en yüksek Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) birimine bağlanırlar. Polis özel harekât timleri, EMASYA Bölge ve Tali Bölge Komutanlıklarının emrine; geçici köy korucuları, bölgedeki ilgili Jandarma Komutanlığı'nın emir-komutasında olmak üzere, yine EMASYA Komutanlıklarının emrine verilirler. Bu nedenle, bu tip durumlarda jandarma birimleri mülki işleri bakımından da İçişleri Bakanlığı'na değil, askeri otoriteye bağlı hale gelir.
Her ilde garnizonlarda oluşturulmuş olan "Asayiş Güvenlik Merkezleri" sayesinde illerdeki polis teşkilatı ve mülki amirler istihbarat, değerlendirme ve planlama açısından askere bağımlı kılınmıştır. Bu yapılanma sayesinde elde edilen tüm toplumsal ve istihbari bilgilerin askerin elinde toplanması mümkün hale gelmektedir. Yine asker, gerekli gördüğü durumlarda toplumsal hadiselere mülki amirin iznine gerek kalmadan el koyabilmektedir. Böylece silahlı kuvvetler illerde mülki yapılanmayı aşarak, iç güvenliğin tam anlamıyla askerileşmesini sağlamaktadır.
Protokol sayesinde iç güvenlik harekâtlarında ve harekât bölgelerinde komuta, bölgedeki en üst askeri birime geçmektedir. Bu birim, ülkenin büyük bir kısmında KKK'ye bağlı karargahlardır. İç harekât durumunun geçici değil sürekli bir nitelik taşıdığı Güneydoğu'daki iller dikkate alındığında, geniş bir coğrafyada asayişin asker kontrolünde olmasının yolunun açıldığı görülmektedir.
Jandarmanın yetki alanını genişletmeye yönelik olarak kullanılan yöntemlerden biri, valilerden kimi tekil olaylarda ya da bir yıla varan uzun sürelerle her tür konuda polis alanlarında görev yapma yetkisi alınmasıdır. Daha önce bahsi geçen Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu'nun 10(c) maddesi İller İdaresi Kanunu'nun EMASYA Protokolü'yle şekillendirilen 11/D maddesine göre düzenlenmiştir. Ayrıca jandarma ve emniyet güçlerinin mülki amir izni ve savcı talimatıyla ortak operasyonlar yapmaları da giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum, askeri otoritenin iç güvenlik doktrininin ruhuyla son derece uyumludur ve dolaylı olarak EMASYA Protokolü'yle ilgidir. (TK)