İşkence sonucu ölen Engin Çeber, ölmeden birkaç gün önce Metris Cezaevi'nden yazdığı mektupta dövüldüklerini, ağrıları olduğunu, hastaneye ve revire çıkarılmadıklarını anlatıyor.
"Merhabalar. Size bu dilekçeyi Metris T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu: 2 Nolu B-8'inden yazıyorum. Ben, Özgür Karakaya, Cihan Gün, Aysu Baykal tutuklanarak Metris Hapishanesi'ne getirildik. İlk geldiğimizde çırılçıplak soyulduk. Bizi cezaevine getiren görevli polisler, 'bunlar terörist asker öldürdüler' gibi yalan yanlış sözler ile askeri ve gardiyanları bize karşı kışkırttılar. Bu nedenle askerin arama bahanesiyle coplarla saldırmasına maruz kaldık. Sabah sayımında bu seferde gardiyanların saldırısına uğradık. O saldırılarda bizde iz kalan morluklar, izler ağrılar var. Hiçbir şekilde hastanede revire çıkarılmadık."
Çeber'in 6 Ekim'de Sarıyer Cumhuriyet Başsavclığı'na göndermek üzere yazdığı ama gönderemediği mektubu ayakkabısında saklayan koğuş arkadaşı Ahmet Aksu, daha sonra Çeber'in ölümünü soruşturan Adalet Bakanlığı müfettişlerine verdi. Mektup dava dosyasına girdi.
Çeber ailesinin avukatı Taylan Tanay, bu mektubun, işkenceyle öldürmek suçlamasıyla yargılanan cezaevi görevlilerinin iddialarını çürüttüğünü söylüyor:
"Sanıklar işkence iddiasının bir 'kurgu' olduğunu, gerçek olsa Çeber'in şikayet etmiş olacağını söylüyordu. Bu mektup iddialarını çürütüyor."
60 kişinin yargılandığı dava 4 Mart'taki duruşmayla sürecek.
Tanay: Gönderemedi, çünkü mektubu alacak olan işkence sanığıydı
Genelde hükümlü ve tutukluların savcılıklara cezaevi yönetiminin elinden geçen dilekçeler aracılığıyla başvurduklarını söyleyen Tanay'a göre, Çeber'in kapalı zarfla doğrudan savcılığa göndermek üzere mektup yazması, cezaevi yönetimine güvenmediğini gösteriyor.
Tanay, Çeber'in mektubu gönderememesini de, mektubu teslim alacak olan postadan sorumlu görevlinin kendisine işkence yapanlardan biri olmasına bağlıyor.
Ancak bu mektup Çeber'e işkence yapılan mekanlardan yalnızca Metris Cezaevi'ne dair bir kanıt. Çeber'le birlikte gözaltına alınan arkadaşları Gün, Karakaya ve Baykal, İstinye'deki polis merkezlerinde de kendilerine işkence yapıldığını ayrıntılarıyla anlatmıştı.
Çeber ve üç arkadaşı, 28 Eylül'de, Ferhat Gerçek'i vuran ve felç kalmasına neden olan polisin hâlâ tutuklanmamış olmasını protesto ettikleri basın açıklamasının ardından gözaltına alınmışlar, ertesi gün mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilmişlerdi.
Cezaevinde de işkence yapılan Çeber, 10 Ekim'de yoğun bakımda olduğu Şişli Etfal Hastanesi'nde hayatını kaybetmişti.
Adli Tıp raporunda Çeber'in işkence sonucu öldüğü vurgulanmıştı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin de işkenceyi kabul etmiş ve özür dilemişti. (TK)