Şahin gagalı dolmakalemin incelikleri, el yapımı yağ gibi kayan mürekkepler, anılarınızı 250 yıl doğada koruyan kağıtlar…
Hiç üstünde ekslibrisi olan bir kitap gördünüz mü? Peki Meydan Larousse’ta Nazım Hikmet’ten sadece iki dize geçtiğini fark etmiş miydiniz? Ya grafoloji analizi bize ne söyler?
İşte tüm bu soruların cevabı Mürekkepbalığı’nda.
Kitapçıların hangi rafa koyacağını bilemediği Türkiye’nin ilk “yazı kültürü” dergisi çıktı.
İki ayda bir çıkacak derginin sorumlu yazı işleri müdürü Türkolog ve kitap editörü Özge Dinç ile yayın yönetmeni arşivci, yazar Mehmet Çelik’le buluştuk.
Önce el sıkıştık, sonra kalemlerimizi çıkardık.
Tavuk dünyası dergisi bile vardı ama...
Nasıl bir araya geldiniz?
Ö.D: Twitter’da tanıştık. Sonra çeşitli bahanelerle kalemseverleri bir araya getirip bir buçuk yıl her hafta dolmakalem toplantıları yaptık. Yeni kalemler mürekkepler getirip karşılaştırıyorduk. Tabii iş dolmakalemden, yazı kültürüne edebiyata yayıldı. Her meslekten vardı aramızda, dedik dergi çıkaralım.
M.Ç: Bazı insanlar sevdiği zaman tutkuyla seviyor. İşte takıntı diyoruz.. Dergide de ünlü olması şart olmayan ama takıntılı insanlar olsun, yazan konunun uzmanı olsun istedik.
Ö.D: İlk başta takıntı dergisi olsun diye düşünmüştük. Tanzimattan bu yana çıkan tüm dergileri inceledik. Daktilo dergisi ya da birkaç sayılık mektup dergisi çıkmış zamanında ama çok dar kalmış. Tavuk dünyası diye bir dergi bile vardı ama yazı kültürüne dair bir dergi yoktu. Biz de bu takıntıyı yazı kültürüne evirdik.
Tipografiden kimsenin haberi yok
Peki nedir yazı kültürü? Nerde başlayıp, nerede bitiyor?
Ö.D: Bugün deniyor ki yazı bitti. Biz de hayır, yazı bitmez biterse insanlık ölür diyoruz. O yüzden yazının geçtiği her şey bizim konumuz. Yazı sanatları, kitap sanatları, kağıt sanatları, grafoloji (yazıbilimi), kaligrafi, hat, yazarların el yazıları...Geçmişte tipografi (yazı tasarımcısı) yoktu artık var; üç yıldır sempozyumları düzenleniyor ama kimsenin haberi olmuyor. Çünkü tüm bu saydıklarımızı kapsayan bir dergi yok. Edebiyat dergilerinin dışında kalıyor, es geçiliyor hep bu alanlar.
Yazı kültürünün alanı çok geniş! Matbaa, sahaf, sözlükçülük… Ve kalemler, defterler, mürekkepler. Mesela hangi defter iyidir, nasıl bir kağıt kullanmalıyım, kalemini neye göre seçmeliyim? Tüm bunları nereden öğreneceğiz?
M.Ç: Kırtasiyeyle ilgilenen çok insan var ama onlara yol gösteren kimse yok. Yani bir yandan kırtasiyeciliğin günümüzdeki haliyle de ilgileneceğiz. Mesela yurtdışında sadece dolmakalem üzerine dergiler var. Biz sadece öyle olsun istemedik. Kültür tarihi kısmı da bizi çok ilgilendiriyor. Ve bunlarla ilgilenen insanlar sanıldığından da fazla. Ki öyle de bir ilgi gördük ki! Bazı şeylerin gerekliliği ortadan çıktığında anlaşılıyor sanırım.
Kalem uzmanı yok
Dergide evde defter kalem yapan dahil kırtasiyecilerle de sohbetler var. Türkiye’de kırtasiyeciliği nasıl buluyorsunuz? Dergi bu sektöre katkı sunacak mı?
M.Ç: Evet. En büyük arzularımızdan biri de bu. Kırtasiyeciliğe katkı sunmak. İşini seven ve konusunda uzman kırtasiyecileri bunun dışında tutarak söylüyorum. İşini sevmeyen bazı kırtasiyeciler mesela dolmakalem almaya gidip ucunu değiştirmesini talep ettiğimizde "uç değişmez" derler. Halbuki öyle değildir, uçlar değişebilir. İyi defter almak istediğinizi söylediğinizde size en pahalı olanını verecektir. Kağıdı bilmez. Halbuki kağıdın asit dengesinden tutun da perdahlanmaya kadar o kadar çok değişkeni var ki.
Ö.D: Mesela kırtasiye şirketlerin kalem uzmanı yok. İnsanlar iyi defterler görmüyorlar. Kağıt fabrikamız yok. Yurtdışından alıyoruz. Kağıtlar da pahalıya geliyor. Dergiler de bu yüzden çok pahalı. Mektup yazılmıyor deniyor. Peki yazmak istesek sanki mektup kağıdı var mı doğru düzgün? Son zamanlarda bir iyileşme var. Zamanla gelişecek. İnsanlar güzel defterler ve kalemler gördükçe hem yazıya ilgisi artacak hem de daha iyisini talep edecek.
M.Ç: Mesela eskiden pahalı kalemler rüşvet için alınırdı. Hala da öyle…O yüzden en çok Ankara’da pahalı kalem var ama kalem tamircisi yok. Hep rüşvet için olduğundan alanlar kullanmıyor.
Tanpınar adına dolmakalem olsa!
Peki dolmakalem ille de bir “lüks tüketim” malzemesi mi olmak zorunda?
M.Ç: Hayır. Asla. 2 liraya bile dolmakalem var. İkinci el dolmakalem alabilirsiniz. Hatta dolmakalemin kullanılmışı makbuldür. Çünkü kalem fabrikadan çıktığında hamdır. Kullanıldıkça güzelleşir. Yani dolmakalem belli bir sınıfa hitap eden bir şey değildir. Biz de bunu anlatmak istiyoruz.
Ö.D: Biz bu kültürün gelişmesine katkı sunmak istiyoruz. Mesela yurtdışında Balzac, Mozart kalem serisi, mürekkebi çıkartıyorlar. Türkiye’de de Ahmet Hamdi Tanpınar, Sabahattin Ali kalemi olsa olmaz mı?
Not: Ben de uzun süredir bunu hayal ediyorum. Kimbilir Mürekkepbalığı ekibi belki de bu işe ön ayak olarak bize bir sürpriz yapar. (NV)
Yeni başlayanlar için dolmakalemDolmakalem uçlarınınfine (ince) bolt (kalın) ve kesik uç gibi çeşitleri var. Yeni başlayanlar alışmak açısından medium (orta) kullanmalı. İlk başta kartuşu tercih edebilirsiniz ancak mürekkep elinize bir kez bulaştı mı, artık kartuşu bırakıp pompalıya geçebilirsiniz. Son kullanma tarihi yok. Uçmuyor. Daha ekonomik. Zaten bir kez mürekkebe geçen o renkleri gördü mü bir daha kartuş kullanamaz. 15 liradan 125 liraya kadar değişen mürekkepler var. |
İyi deftrer nasıl olur?Kağıda bakılmalı kapağa değil. Beyaz kağıt istiyorsanız, dışarıyı yansıtmalı. Dolmakalem bir kağıdı test etmek için en iyi yöntemlerden biridir. Arkaya geçen iyi değildir mesela, kolay kurumaz da. Defterin sık dokulu, yüksek perdahlı yani iyi işlemden geçmiş olması gerekiyor ki arşivlik olsun. Asit dengesi önemli. Gazete kağıdı 3. Hamurdur mesela kolay parçalanır. Asit oranı düşük olanlar arşivliktir. Mesela bir günlük tutuyorsun, 250 yıl doğada kaybolmaması için arşivlik kağıt kullanman gerek. İşte tüm bu özelliklerin defterin arkasında yazması gerekiyor. |
* 72 sayfalık derginin kasım-aralık ilk sayısında Google'ın fontunu aldığı ilk Türkiyelilerin hikayesi, evinde defter ve mürekkep üreten Ali İkizkaya ve kalem koleksiyoneri mimar Kamil Özkartal ile söyleşi, Meydan Larousse Anıları, dolmakalem incelemesi, koku dünyası, ekslibris, grafolojinin tarihçesi, kul kelimesinin tarihi gibi yazılar mevcut. Derginin yeni sayısı ocak ortasında kitapçılarda yerini alacak.