14 Temmuz 2017 tarihinde akşam saatlerinde yayımlanan 692 Sayılı OHAL KHK’si de önceki 11 KHK gibi darbeyle mücadele adı altında insanları işten attı.
İhraç KHK’lerinin hiçbirisi meclisin onayına sunulmuş değil. Milli irade diye yeri göğü inleten zevat bu OHAL-KHK’lerini neden meclisin onayından geçirmez? Neden KHK’lere karşı mahkemelerde hak arama yolunu kapatır? Neden kanundan kaçar?
Bir yılda sadece KHK’ler ile ortalama her gün en az 300 kişi işsiz bırakılmıştır. Hiçbiri meclisin onayına sunulmamış, “olağan hukuka aykırı” 11 KHK ile bir yıl içerisinde 106 bin 771 kamu emekçisini ihraç edildi. HSK vb. kurul/kayyum ihraçları bu sayıya dahil değildir.
Darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen kaç bin kamu emekçisinin işten atılma riski ile karşı karşıya olduğu bilinmemektedir. Kamuda iş güvencesini kaldırmayı hedefleyen AKP iktidarı OHAL’de bu imkanı sonuna kadar kullanmak istemektedir.
Darbe girişiminin ve OHAL başlangıcının üzerinden bir yıl geçti. Askeri darbe girişiminin askeri olmayan sonuçları her ne kadar aksi iddia edilse de 80 milyonu etkileyen boyutlara ulaştı.
Sağlık ihraçları 1) tıp eğitimini 2) sunulan sağlık hizmetlerinin niteliğini 3) sağlıkta reel ücret düzeyini 4) kapatılan hastaneler ve kapatılan tıp fakülteleri boyutuyla halk sağlığına doğrudan zarar veren bir uygulama olmuştur.
İhraçlar dışında açığa alınan ve kamusal bir hizmet olan sağlığın sunumunu engelleyen OHAL uygulamasının, kaç sağlık personelini hizmetten alıkoyduğu tespit edilebilmiş değildir. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın da bir açıklaması yoktur.
Sağlık Bakanlığı’ndan sadece KHK’lerle ihraç edilen kişi sayısı 15 Temmuz arife gecesindekiler dahil edilince 7 bin 421 kişi olmuştur. Bu sayıya kapatılan 5 tıp fakültesinin sayıları dahil değildir. Ayrıca kapatılmayıp ihraç veren üniversitelerden de doktor ihraçların olduğu sır değildir.
Toplamda kaç sağlık emekçisinin ihraç edildiği tam olarak tespit edilemese de 10 bin kişinin üzerinde olduğu bilinmektedir.
Ankara Tabip Odası’ndan verilen bilgiye göre, 14 Temmuz 2017’de ihraç edilenler hariç, sadece ihraç edilen “doktor” sayısı 5 bin 400 kişinin üzerindedir. Tıp eğitiminin zorluğu ve tıpçı yetiştirmenin güçlükleri ile 5 bin 400 kişinin “olağan hukuka aykırı” şekilde ihraç edilmesi birlikte düşünülünce ortaya korkunç bir tablo çıkmaktadır.
Aşağıdaki tabloda farklı KHK’lerle ihraç edilen ve nitelikleri tespit edilen 2 bin 985 doktorun unvanlarına göre dağılımı gösterilmiştir[1]. Kapatılan 5 tıp fakültesi ve diğer hastanelerin doktorları bu tabloda gösterilememiştir. Çünkü kaç bin kişi oldukları ve diğer özellikleri tam olarak bilinmemektedir.
En az 5 bin 400 doktor ihraç edilmiştir. Türkiye’de tüm tıp fakültelerinden yıllık mezun sayısının 10 bin civarında olduğu, Türkiye’ye diğer ülkelerden tıp doktoru istihdamının giderek yoğunlaştığı ve zaten binlerce açığı bulunan mesleğin zorlukları göz önünde bulundurulduğunda tıp ihraçlarının vahameti ortaya çıkmaktadır.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) verilerine göre de “sadece” KHK’ler ile ihraç edilen sağlık emekçisi sayısı 10 bini aşmıştır. OHAL kapsamında 35 hastane de kapatan AKP iktidarı buralarda istihdam edilen binlerce sağlık emekçisinin sağlık hizmeti sunumu kısıtlamıştır. Önemli bir kısmı uzun süreli işsiz kalırken iş bulabilenler de işyerlerinde psikolojik bir baskı altında kalmıştır.
Ayrıca sağlık sektöründe cari ücretlerin altında çalışmak zorunda bırakılan sağlık emekçileri özel sektör için yedek işsizler grubu olarak bekletilmektedir. Kamudaki ihraçların genelinin iş bulamadığı OHAL işsizliği durumunun, sağlık emekçileri için daha düşük oranda olduğu ifade edilebilir ancak olağan koşullarda alınacak ücretin çok altında istihdam imkânlarına erişebildikleri görülmektedir.
Kaynak: SES Çalışma Raporu (2017 Nisan)
Kamuda iş güvencesinin KHK’ler ile kaldırıldığı OHAL koşullarında, sağlık hizmetlerinin sunumu ağır darbeler alırken, ihraçlar nedeniyle kapatılan hastane ve fakülteler dışında birçok anabilim dalında yeterli sayıda nitelikli personel kalmadı.
İhraçlar nedeniyle hekim başına düşen hasta sayısı artarken ortalama muayene süresi de kısalmıştır. Özellikle kamu ve üniversite hastanelerinde sağlık hizmetlerinin sunumunda ciddi sorunlar yaşanırken sağlık emekçilerinin sorunları ve uğradıkları saldırılar arttı.
İzmir’de açığa alındığı için intihar eden Dr. Orhan Çetin örneğindeki gibi ihraçlarda ve açığa alınanlarda geri dönülemez sosyal sonuçları olan sağlık ihraçlarının, Türkiye’de sağlık alanında geri dönülemez hasarlar ortaya çıkardığı görülmelidir.
Binlerle ifade edilen deneyimli doktorların tıp eğitiminden uzaklaştırılması Türkiye’de sağlık alanının geriletilmesi, piyasalaştırılması ve niteliksizleşmesi ile sonuçlanacaktır. Bu yönüyle OHAL-KHK ihraçları sadece yüzbinlerle ifade edilen ihraç yurttaşların veya milyonlara varan ailelerinin değil bütün toplumun sağlığına zarar vermektedir. (SO/EKN)
[1] Binlerce sayfa içerisinden derlenen bu veriler için emek veren Sayın Muammer Canik’e ve Vedat Bulut’a TEŞEKKÜRLER.