“Mevlana’nın bir sözü var. ‘İnsan en çok sevdiği ya da en çok istediği şeyle imtihan olur.’ Benim dünyadaki sınavım sensin, en çok istediğim sensin. Ben seni çok istedim. Benim imtihanım sensin. Çok pişmanım ne olursun beni affet. Bir daha öyle bir şey demeyeceğim. Ne olursun beni affet…”
Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde öğretim üyesi Doç. Dr. M.N.M.'nin aynı fakültedeki kadın öğretim üyesine telefonda söylediği bu sözleri, mahkeme “dostane sohbet” olarak değerlendirdi.
Yetmedi, daha önce aynı davada 2 yıl 6 ay hapis cezası verdiği ve üst mahkemenin ses kaydının incelenmesi için kararı bozması üzerine yeniden yargılamasını yaptığı davada, sanık akademisyeni beraat ettirdi. Yani önce ceza verdiği dosyada değişen ne olduysa artık erkeğe ceza vermedi.
Oysa Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin “dostane” olarak gördüğü ve adaletsiz bir şekilde sonuçlandırdığı durum aslında sistematik bir cinsel taciz ve saldırının kayıtlara yansımış hali.
Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin bu değerlendirmesi, mahkemelerin, erkeklikle özdeşlik kurduğunu kanıtlayan yargı kararlarından.
Adalet arayışı adaletsizlikle sonuçlandı
Böylesi mahkeme kararları yüzünden kadınlar, “erkek adalet değil gerçek adalet” diye haykırıyor. Mahkemeler, kadınların adalet taleplerine gözlerini kapatıp, kulaklarını tıkayınca kadınlar mecburen seslerini sosyal medyada duyurmaya çalışıyor; sosyal medyada adalet arıyor.
Üstelik bu kez, M.N.M.’nin sistematik cinsel saldırı ve tacizini açıklayan kadın akademisyen, üniversiteye zarar gelmesin, devam eden yargılamada mahkemeye olumsuz etkisi olmasın gibi düşüncelerle sesini sosyal medyada dahi duyurmak istemedi.
Sonuç olarak, belki de megakentlerin birinde de olmamasından kaynaklı sesi duyulmadı, adalet arayışı tam bir adaletsizlikle sonuçlandı. Yerelde, kadın örgüterinin pek olmadığı bir kentte, tek başına mücadele etti, sabırla bekledi ancak mahkeme onun bu mücadelesini sonuçsuz bıraktı.
Adım adım aklama
İsterseniz şimdi olayların en başına gidip, erkeklik suçlarının önce akademide sonra yargıda nasıl aklandığını adım adım görelim.
Kadın akademisyen, Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde 2015’te ders vermeye başladı. Okula başladığı ilk günden itibaren de M.N.M.’nin yoğun ilgisi ile karşılaştı.
Kadın akademisyen, bu ilgiyi, sadece mesleki dayanışma sandı. Ne var ki sözlü ilgi zamanla ısrarlı takibe dönüştü. M.N. M. sanki kendisine hiçbir ceza verilmeyeceğini hissetmiş olacak ki odada yalnız kaldıkları anda kadın akademisyene cinsel saldırıda da bulundu.
Kadın akademisyen, durumu üniversitenin o dönemki yöneticilerine bildirdi, Tekirdağ Adliyesi’ne suç duyurusu yaptı.
Peki ne oldu?
Kadın avukatların ve hak savunucularının çok yakından bildiği “tam bir üstünü örtme” vakası daha yaşandı.
Üniversite yönetimi erkek akademisyenin erkeklik suçlarının üstünü kapattı. Üniversite yönetimi üzerini kapadıkça da erkek akademisyenin tacizleri arttı.
Mesela kadın akademisyenin evinin etrafında arabasıyla gezmeye başladı. Gece gündüz demeden yine kadın akademisyeni aradı.
Hatta mahkemenin “samimi” olarak değerlendirdiği o cümleler de o taciz aramalarından birinde kaydedildi.
Nedense verilen ceza uygulanmadı
Bu arada M.M.N. hakkındaki bu ve benzeri iddiaların ardından üniversiteye YÖK’ten yetkililer geldi. Üniversite de soruşturma başlattı. M.N.M'nin ihraç edilmesine karar verildi. Ancak bu ihraç kararı nedense uygulanmadı. Önce “İhraç” cezası “aylıktan kesme” cezasına dönüştürüldü. Sonrasında o ceza da uygulanmadı. Neden uygulanmadı? Muamma.
Kadın akademisyenin suç duyurusu sonucu Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ne “tacizden” açılan dava, Danıştay’ın kararıyla “Cinsel saldırıya” dönüştürdü. M.M.N.’nin yeniden yargılanmasına başlandı.
Davanın beşinci duruşması 18 Nisan 2019’ydı. Davayı izleyenlerden biriydim. Mahkemede konuşan tanık Prof. Dr. G.V., kadın akademisyenin yaşadığı sorunları bildiğini, erkek akademisyen M.N.M.’den akademide başka kişilerin de rahatsız olduğunu söyledi.
Başka bir kadın akademisyeni de taciz etti
Hatta durumu BİMER’e ve CİMER’e bildirdiğini ancak bir sonuç alamadığını belirtmişti. Tanık akademisyen gerçekten o kadar cesurdu ki erkek akademisyen M.N.M.’nin kendisini de taciz ettiğini anlattı.
Kulaklarımla duyduğum, mahkeme tutanaklarına da geçen bu tanıklık da mahkeme heyetine yetmemiş olacak ki mahkeme, tacize kanıt olarak sunulan M.N.M.’nin ses kaydının adli tıpta incelenmesini istedi.
Adli Tıp Raporu da kadın akademisyenin iddialarını doğruladı. Rapor, ses kaydının erkek akademisyene ait olduğunu söyledi.
Yani M.N.M.’nin kadın akademisyene sistematik tacizi ve cinsel saldırısı, hem adli tıp raporları hem tanıkların beyanları ile de doğrulanmış oldu.
Mahkeme, geçen haftaki karar duruşmasında, tüm bu kanıtlara rağmen, M.N.M.’nin kadın akademisyen ile "dostane konuştuğunu" iddia edip erkek akademisyeni beraat ettirdi.
Kadın akademisyenin avukatları üst mahkemeye gidecek gitmesine de erkeklikle özdeşlik kuran, erkeğin beyanını esas alan yargı mensupları oldukça bu mahkemelerden kadınlar için adalet çıkar mı? Muamma. Yargılama sürüyor, hep beraber göreceğiz.
Muamma olmayan bir gerçeklik söyleyeyim. Eğer Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesi heyeti İstanbul Sözleşmesi’nin bilseydi, uygulasaydı bu erkek akademisyen mutlaka ceza alırdı. Çünkü Sözleşme, kadınların beyanlarını esas alıyor.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri..
Bu mahkeme kararlarının, erkek şiddetinin ve onlarca erkeklik suçlarının bitmesi için İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya, Sözleşme’yi yaşatmaya devam edeceğiz.
Bu da sonraki yazılara konu olsun.
İfşa ve cinsel şiddet dosyası
Geçen hafta Psikiyatrist Uzman Doktor Arzu Erkan - Yüce'nin çabası ve özverisi ile bianet'te cinsel şiddetin ifşası konusunda çok detaylı bilgilerin yer aldığı bir yazı dizisine yer verdik.
Kadınların, cinsel şiddet ifşalarını neden erkek şiddeti ile karşılaştıkları ilk anda yapamadıklarını, psikolojik durumlarını, çevrenin etkisini, yargının bakışını ve daha da önemlisi neler yapılması gerektiğini derinlikli anlatan yazıları yeniden hatırlatmak isterim.
Uzmanlarca hazırlanan yazıları, özellikle yargı mensupları okur ise çok daha farklı bir yargılama pratiği sergileneceğine inancım tam.
1- Cinsel şiddet nedir, ne değildir?/ Ebru Toprak
2- Cinsel şiddete ilişkin yanlış inançlar/ Özlem Altuntaş
3- Cinsel şiddete dair suskunluğun sosyal, kültürel, psikolojik boyutları/ Arzu Erkan Yüce
4- Cinsel şiddette adalet / adaletsizlik Burcu Rahşan Erim - Çiğdem Çolak Kalaycı
Şiddetsiz ve adaletli bir hafta dileği ile…(EMK)