Sur’da bir bodrum katında mahsur kalmış çocuklar var. Evet, yanlarında yetişkinler de var ama Sur’da bodrum katında mahsur kalmış çocuklar var.
Evet, bu çocuklar yanlarındaki yetişkinlerin hatalı tercihleri sebebiyle orada kalmış olabilirler ama Sur’da bodrum katında mahsur kalmış durumdalar.
Belki de, yanlarındaki yetişkinlerin onların statülerini kullanmak gibi istismar edici tutumları ile orada kalmış olabilirler ama günlerdir Sur’da bodrum katında çatışma sesleri altında yaşayan en küçüğü dört aylık bir bebek olan çocuklar var.
Çocuğun özel statüsü ve bu çerçevedeki korunma hakkı tam da bu durum içindir: her zaman ve her şeye rağmen.
Çocuklar, bir savaşın tarafı olamazlar. Çünkü onların bir savaşı başlatma, sürdürme veya bitirmeye karar verme yetkileri yoktur. Çünkü, onlar bu yetkileri kullanabilecekleri makamlarda bulunamazlar. Üstelik o makamlarda görev alacak kişileri seçemezler bile. Bu seçimlere etki edecek toplulukları da oluşturamazlar, kanaat önderi de olamazlar.
Çünkü, onların bu işleri yapmak için gerekli deneyime, beceriye sahip olmadığını düşünürüz. Bazı bakımlardan öyledir de. Henüz fiziksel ve zihinsel gelişimleri olgunluk düzeyine ulaşmamıştır. Gelişmeleri ve bunu özlerinde bulunan bütün potansiyeli kullanarak yapabilmeleri için yeterli beslenmeye, tıbbi tedaviye, zihinsel ve sosyal gelişimlerini destekleyecek oyun, spor, eğitsel faaliyetlere, duygusal desteğe ve rehberliğe ihtiyaçları vardır.
TIKLAYIN - AÇIK ÇAĞRI: ÇOCUKLAR ÖZEL OLARAK KORUNMA HAKKINA SAHIPLER
Korunma hakkı
Bu nedenle, yani bir yandan karar mekanizmalarına erişme konusundaki kısıtlılık diğer yandan gelişimleri için ihtiyaçlarının karşılanmasında yetişkinlere bağımlılık yüzünden, çocukların toplum içinde özel bir statüleri ve bu statü gereği korunma hakları vardır.
Çocuğun özel statüsü gereği korunma hakkını gerekli, zorunlu ve önemli kılan; ekonomik krizler, doğal afetler, yoksulluk, işsizlik, göç, savaş veya silahlı çatışma gibi sosyal dengeyi bozan hallerdir. Bunlar bütün insanlığı etkileyen önemli sorunlar, bir toplum bu kadar büyük bir sorun ile karşı karşıya kalmış ise o toplum içerisindeki çocuk da zarar görür yetişkin de, yapacak bir şey yok, sorun çözüldüğünde çocuk da korunmuş olur, denemez. Her şeye rağmen o koşullarda çocuk için yapılabilecek her şeyin yapıldığından toplumun emin olması gerekir.
Çocukların tahliyesi sağlanıyor mu?
Bütün silahlı çatışma ortamındaki çocuklar için geçerli bu sorumluluğun ne anlama geldiğini bugün “Sur’da bir bodrum katında mahsur kalmış çocukları oradan çıkarmak üzere biz toplum olarak elimizden gelenin en iyisini yaptık mı” sorusuna cevap arayarak bulabiliriz.
Öncelikle bu çok yönlü sorumluluğun taraflarını belirlemek gerekir. Uluslararası sözleşmeler elinde silah bulunan herkese; çatışmanın olduğu ortamdan çocukların tahliyesi ve çocukların beslenme, tıbbi yardım ihtiyaçlarının karşılanması için koridor oluşturma gibi sorumluluklar veriyor.
Öyleyse ilk yanıtlanması gereken soru budur: çocuklar için bir güvenli koridor var mı ve çocukların bu yolu kullanarak çatışma ortamından tahliyesi sağlanıyor mu?
Çatışma ortamında çocuk bulunduğuna göre buna verilecek yanıt: Hayır. O zaman sormaya devam etmemiz gerekir: Neden? Neden çatışma ortamında çocuklar var? Bu soruyu sorma yükümlülüğü de topluma aittir.
Birden çok cevabı olabilir bu sorunun: elinde silah bulunan taraflar koridor oluşturmuyor olabilir, çocuklar canlı kalkan olarak kullanıyor olabilir, çocuklar ve ebeveynleri ayrılmak istemiyor ve dışarıya çıkmayı güvensiz buluyor olabilir, vb... Toplum bu konularda bilgilendirilmelidir ki, kamuoyu oluşabilsin ve toplum izleme görevini yerine getirebilsin ve karar alma mekanizmalarını etkileyebilsin.
TIKLAYIN - ÇOCUKLAR IÇIN ACIL BARIŞ
Elinde silah olan herkes sorumludur
85. gününü geride bırakan sokağa çıkma yasakları sonrasında Sur’da bir evin bodrum katında bugün hala çocuk var ise, bundan orada bulunan ve elinde silah olan herkes sorumludur ve Cenevre Sözleşmesi ihlal edilmektedir.
Bu sorumluluk bundan sonra çocukların başına gelecek her şeyi de kapsar. Kimse son hamleyi yapana göre sorumluluğu üzerinden atamaz.
Toplum, özellikle de çocuk hakları savunucuları silahlı çatışma ortamında çocuğun özel statüsü gereği korunma hakkının bütün yönleri ile sağlanması sorumluluğunun, elinde silah bulunduran herkese ait olduğunu görmeli ve onlara taleplerinin muhatabı olduğunu duyurmalıdır.
Aksi tutum çocukların özel statüsünün onlara verdiği korunma hakkının ve bu konudaki duyarlılığın çocuklar aleyhine kullanılmasına neden olur.
Hükümetin görevi
Savaş, silahlı çatışma gibi toplumun ve bireylerin güvenliğinin yüksek tehdit altında olduğu ortamlarda her tür hak ile birlikte çocukların özel statüleri gereği sahip olmaları gereken korunma hakkının da çok geri plana atıldığını dünya üzerinde birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de gördük.
Bu nedenle devleti temsilen bölgede görev yapanların her şeye rağmen çocukların güvenliklerine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına özen gösterdiğinden ve buna öncelik verdiğinden emin olmamız gerekir. Bunu sağlamak da hükümetin görevidir.
TIKLAYIN - ÇOCUKLAR IÇIN ONLARA ÖZGÜ BIR TALEP OLUŞTURULMALI
Toplum harekete geçmeli
Toplum da, sorumluluk çatışan taraflara ait diyerek, bulunduğu yerden sorumlu gördüğüne hesap sorarak üstüne düşeni yaptığını varsayamaz.
Sur’da bir bodrum katında çocuklar var ise, toplum da en küçüğü dört aylık bir bebek olan 15 – 20 çocuğun bir bodrum katında mahsur kaldığını biliyor olmalı; nasıl beslendiklerini, ne hissettiklerini, oradan nasıl çıkarılacağını dert ediyor olmalıdır. Onların orada çıkarılması için çare üretiyor ve bu çarelerin hayata geçirilmesine katkı veriyor olmalıdır, adeta kendi çocuğu bir bodrum katında mahsur kalmış gibi.
Toplumun bu yönde göstereceği çabayı samimiyet ile karşılamak ve bu çabanın sonuca katkı sağlaması için toplum ile işbirliğine açık olmak da devletin çocukların korunması için her tür tedbiri alma sorumluluğunu yerine getirme biçimlerinden biridir.
Örneğin; doktor, psikolog gibi uzmanlardan oluşan bir heyetin gidip çocukları alması; güvenli koridor için güvenlik kuvvetleri ile çocuk hakları çalışanlarının işbirliği yapması; çocuklar ve ebeveynlerinin güvenli biçimde çıkarılmaları için onların sözüne itibar edecekleri kişiler ile işbirliği yapılması, silaha karşı korunmaları için çıkmaları sırasında çelik yelek, kask temin edilmesi gibi akla gelebilecek her şeyin denenmesine devletin olanak sağlanması gerekir.
Özetle, bugün Sur’da bir bodrum katında mahsur kalmış çocuklar var. Onların oradan güvenli biçimde çıkmaları gerekiyor. Şu anda önemli olan tek şey bu olmalı. (SA/YY)