Nasrettin Hoca'nın göle maya çalma hikâyesini bilirsiniz. İnternet girişimlerinin çoğu bana hep Hocanın "ya tutarsa" iyimserliğiyle göle boca ettiği bakraç dolusu yoğurdu çağrıştırıyor.
Hiçbir şey imkânsız değil, internet bu!
Sağlam bir fikir birkaç hafta içinde milyonlara ulaşabiliyor.
Akıl dolu projeler sahibini bir servet sahibi yapabiliyor.
İnternet haberciliğini paralı hale getirme çabaları, şimdiye kadar hep Hoca'nın bildik akıbetiyle sonuçlandı.
New York Times, online sayfalarını ücret karşılığında okura açma girişiminden çabucak vaz geçti.
Rupert Murdoch'ın ücretli iPad gazetesi battı batacak...
İnterneti beleş kültürünün önemli bir parçası olarak gören birkaç kuşak kullanıcının alışkanlıklarını bir çırpıda değiştirmesini bekleyemezsiniz.
Ama okuduğu / izlediği içeriğin ücretini ödeyen kullanıcılar için geliştirilen farklı yollar da var.
Uzmanların 90'lı yıllardan itibaren üzerinde çalıştığı, ancak son yıllarda yayılmaya başlayan ve içeriğin gönüllülük temelinde ücretlendirildiği sosyal mikro ödeme sistemleri (Micropayment), giderek daha fazla ilgi gören bu yeni yöntemler arasında yer alıyor.
Uzun yıllar Paypal ile özdeşleşen mikro ödeme sistemleri, daha yaratıcı, kullanıcının rahatlığını ön plana alan yeni teknolojileri adapte eden platformlar sayesinde yaygınlaşıyor.
Merkezi İsveç'in Malmö kentinde bulunan Flattr, 12 Ağustos 2010 tarihinde açıldı. Kurucuları Peter Sunde ve Linus Olsson. Sunde, günümüzde parti kuruluşlarıyla siyaset dünyasına da el atan korsan hareketinin başlatıcılarından The Pirate Bay'in kurucuları arasında yer alıyor.
Flattr sistemi şöyle işliyor: Öncelikle bir Flattr hesabı açıyorsunuz. Daha sonra aylık dağıtmak istediğiniz bağış miktarına karar veriyorsunuz. Aylık minimum bağış miktarı 2 Euro. Flattr sistemine dahil bir blogda yer alan butonu tıklayınca bağış mekanizmasını da tetiklemiş oluyorsunuz. 2 euronuz o ay tıkladığınız Flattr butonu sayısına bölünüp eşit oranda dağıtılıyor. Flattr işleticileri her kullanıcıdan cüzi miktarda bir ücret kesiyor.
Sun Microsystems'in eski üst düzey yöneticisi Cynthia Imig Typaldos liderliğinde ve Fred Dewey, Frank Spies, Andreas Junge ve Rob Blackwelder'den oluşan bir ekip tarafından kurulan Kachingle, Flattr'e benzer bir sisteme dayanıyor. Proje olarak 2004 yılında gündeme gelmesine rağmen beta aşamasında yayına geçmesi 2009 Kasım'ını buldu. Minimum aylık katılım ücreti 5 dolar.
Tiptheweb ve Rewrd diğer mikro ödeme sistemleri arasında yer alıyor.
Benzer bir sistemle çalışan tipjoy ve contenture yeterince ilgi görmediklerinden 2009'da kepenkleri indirmek zorunda kaldı.
Türkçeye Markanız İçin İnterneti Nasıl Kullanmalısınız? kitabı çevrilen yazar Gary Vaynerchuk, bu yıl yayınlanan Teşekkür Ederim! Ekonomisi (The Thank You Economy) isimli kitabında, kullanıcının gönüllülük temelinde ödeme eğilimini ele alıyor.
Alternatif Alman medyasının önde gelen markalarından taz'ın da kullandığı flattr tarzı ödeme sistemleri, bağımsız haber kaynakları ve blogların doğrudan kullanıcılar tarafından finanse edilmesinde gelecekte Türkiye'de de önemli bir rol oynayabilir.
Mikro ödeme sistemlerinin yaygınlaşıp bir sistem olarak oturması, hem yayıncıların hem de kullanıcıların yararına olacak, bu kesin. Yeter ki göle çalınan maya tutsun... (NH/BB)