Bu yazıyı ekim ayında Şırnak Hapishanesinde iki çocuğun yaşamını yitirmesi üzerine yazmaktan dolayı büyük bir utanç ve üzüntü duyuyorum. Bugün çocuk mahpuslar için hapishanelerin kapatılmasını değil, ölüm, işkence ve kötü muamele iddialarını ve cezasızlığı daha fazla tartıştığımız bir döneme geldik.
Ölüm haberleri, işkence ve kötü muameleye dair bilgiler ortaya çıktıkça karşılaştığımız en temel sorun Türkiye hapishanelerinin şeffaflıktan uzak yapısı oluyor. Türkiye hapishaneleri sivil ve bağımsız izlemeye kapalı.
Adalet Bakanlığı bilgi edinme başvuruları ve soru önergeleri olmadığı sürece kamuoyunu bilgilendirici açıklamalar yapmamayı tercih ediyor. Yapılan periyodik açıklamalar çocuk mahpus sayısını açıklamanın ötesine geçemiyor. Bu karanlık (kelimenin gerçek anlamıyla karanlık) içerisinde sağlıklı değerlendirme yapabilecek bilgi ve gözlemden de uzak tutuluyoruz. Sadece ölüm ve kötü muamele iddialarıyla karşı karşıyayız.
Adalet sisteminin şeffaf olduğunu öne sürebilmek için sivil toplum örgütlerinin, bağımsız araştırmacıların, akademisyenlerin ve hatta toplumun hapishanelere rahatça girip çıkabiliyor olması ve sağlıklı bilgiye erişebiliyor olması gerekir. Ancak bugünkü manzarada, olağanüstü hal (OHAL) sebebiyle sivil toplum örgütlerinin hapishanelerde çalışma yapabilmesi iyice zorlaştı. Gelinen aşamada bağımsız izleme hak olarak dillendirilmesi gerekirken, şu an gülünç karşılanacak bir talep haline dönüştü.
TIKLAYIN - HAPİS CEZASI ALAN ÇOCUK SAYISI 10 YILDA 34 KAT ARTTI
Soruşturmaların akıbeti
Çocuk mahpuslarla ilgili olarak basına yansıyan son örneklerden biri de cezasızlık olgusunu ortaya koyuyordu.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesine Adalet Bakanlığı tarafından verilen cevap cezasızlığın boyutlarını bir kez daha gösterdi.
“2010-2015 yılları arasında 484 personele uygulanan adli işlemlerde 294’üne takipsizlik kararı verildi. 28 personel için adli soruşturma açılmasına gerek görülmedi. 56’sı beraat etti. Biri için hükmün açıklanması ertelendi. Birine hapis cezası verildi. 58 kişi hakkında soruşturma sürüyor.
“İdari işlemlerde ise durum şöyle: 376’sı için disiplin cezası verilmesine gerek olmadığına karar verildi. 19’u için idari soruşturmaya gerek görülmedi. 15’ine kınama, 48’ine uyarma verildi. Biri için aylıktan kesme cezası uygulandı. Beş kişi hakkında soruşturma sürüyor.” [1]
484 personele açılan soruşturma, bir takibin yapıldığı izlenimi yaratsa da dikkat edildiğinde 5 yılda gerçekleşen hak ihlallerine ilişkin sadece bir kişiye hükmün açıklanmasının geri bırakılması, bir kişiye de hapis cezası verildiği anlaşılıyor. Bu rakamlar soruşturması süren 58 kişinin akıbetinin ne olacağına ilişkin de ipuçları veriyor.
Bu cezasızlık olgusunu sadece rakamlarla değil, olaylarla değerlendirmek de önem taşıyor. Bu nedenle 2015-2016 yıllarında yaşanan bazı olayları hatırlamakta fayda var.
TIKLAYIN - 2015'TE 303 BİN 213 ÇOCUK KARAKOLA GÖTÜRÜLDÜ
Hak ihlalleri
* 2015 yılında gündeme gelen haber ile Maltepe Çocuk Hapishanesi’nde Onur Önal’ın, akran şiddeti sebebiyle yaşamını yitirdiği öğrenildi. [2]
Onur Önal’a şiddet uygulayarak yaşamını kaybetmesine sebep olan çocuklara ağır cezalar verilirken, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun raporunda [3] görevlilerin ihmali tespit edildiği halde hiçbir görevli hala tedbiren dahi görevlerinden uzaklaştırılmadı.
Onur ÖNAL yaşamını yitirdiğinde kamera sistemi ile gözetlendiği iddia edilen hapishanenin kamera odasında ve koridorunda Onur’u koruyacak bir tane personel yoktu!
* Kasım 2015’te Trabzon E Tipi Hapishanesi’nde hırsızlık yaptığı iddiasıyla tutuklu bulunan E.N. kendini kalorifer peteğine asarak yaşamına son verdi. Bilirkişi raporunda yer alan bilgilere göre E. N. yaklaşık 15 dakika intihar için hazırlandı, boynuna bir ip bağladıktan sonra ise 15 dakika geçti ve yaşamını yitirdi. Emirhan’ın yaşamına son verdiği koridorda yaklaşık yarım saat hiçbir görevli yoktu.
Ayrıca Savcı Tunçer’e göre, “intihar anının görevlilerce görülmesi imkânsız. Çünkü, cezaevinde tüm güvenlik kamera görüntülerinin canlı izlendiği dört adet LCD televizyon ekranı var. Ekran 16 eşit parçaya bölünüyor. Dört ekranda toplam 64 görüntü oluyor. Bölünen ekranlarda, saat ve güvenlik kamerasının adının yazıyor olması, intiharı kaydeden kameranın görüş açısının uzak bölümünde bazı alanların görüntülenmesini engelliyor.” [4]
Savcı Tunçer’in bu ifadesi, hapishanelerdeki kamera sisteminin işlevsizliğine işaret ediyor. Bu durum elbette, işlevlerinin tartışılması gerektiğini ortaya koyuyor. Kamera sistemleri de bir yana hapishanede ilk yardım bilen bir personel olsaydı dahi, Emirhan bugün hayatta olabilirdi. Ancak bu dosyada da ne Adalet Bakanlığı’nın ne de hapishane görevlilerinin hiçbir ihmali olmadığı ileri sürülerek takipsizlik kararı verildi.
* 16 Mart 2015’te gündeme gelen haber [5] ile Adana Ceyhan Hapishanesi’nde M.A. isimli çocuk bir başka çocuğun cinsel şiddetine maruz kaldığını, hatta bunu kameralara dahi anlatmaya çalıştığını ifade etti.
Cinsel şiddeti uygulayan çocuğa ağır cezalar verilirken hapishane görevlilerine takipsizlik kararı verildi.
* 2016’nın mart ayında Adana E Tipi Hapishanesi’nde çocuk mahpuslar infaz koruma memurları tarafından şiddete maruz kaldı. [6]
Ayrıca Adana Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün bazı çocukların uğradıkları şiddeti doğrulayan adli tıp raporları da mevcut. Ancak bu raporlara rağmen personele yönelik açılan idari soruşturmada disiplin cezası verilmesine yer olmadığı kararı verildi.
Sürmekte olan adli soruşturma da ise mart ayından bu yana infaz koruma memurları ve çocukların ifadelerinin alınmasının, adli tıp raporlarının ötesinde bir gelişme bulunmuyor.
TIKLAYIN - "ÇOCUK MAHPUSLAR TÜM GÖRÜŞLERİNİ AÇIK USULLE YAPSIN"
Denetim mekanizmalarının sorumluluğu
Hapishanelerdeki kötü muamelenin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için hem resmi izleme ve denetim mekanizmalarına hem de bağımsız izleme kurullarına önemli sorumluluk ve görevler düşüyor.
Bağımsız izleme mekanizmalarının kurulması Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde de önemle üstünde durulan bir konu. Bağımsız izleme ise hem mahpusun, hem hapishane çalışanlarının koşullarını gözlemlemek, var olan sorunlara dair ortak çalışma pratikleri geliştirmek üzerine kurulu bir sistem.
TIKLAYIN - ÇÖZÜM BAĞIMSIZ İZLEME KURULLARINDA
Bağımsız bir izleme mekanizması söz konusu olmayınca da Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun Antalya L Tipi Hapishanesi’nde yaptığı incelemeler sonucunda Antalya Cezaevi İzleme Kurulu hakkındaki görüşü gibi örneklerle karşılaşmak mümkün:
“Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda gerçekleştiği ileri sürülen en az beş cinsel taciz iddiası mevcuttur. Çocuk koğuşundaki iki mahpus hakkında ceza davası açılmıştır. Buna karşın Adalet Bakanlığı Özel Denetim Raporu’nda ifade edildiği üzere, İzleme Kurulu raporları ‘taciz tecavüz gibi iddialara ilişkin bir tespit olmayıp, idarenin davranışları ile yaşam ve sağlık koşullarında herhangi bir şikayetleri bulunmadığı’ yönündedir. Nitekim ziyaretimizde hükümlülerden alınan bilgi, cezaevi izleme kurulu üyeleriyle daha önce hiç görüşmedikleri yönündedir.
“Oldukça ağır iddiaların bulunduğu bir ceza infaz kurumunda, Cezaevi İzleme Kurullarının, bunlardan hiçbirisine değinmeden rutin raporlar hazırlamaları ciddi bir sorundur.
“Dolayısıyla bu kurullara, rutin raporların dışında, sorunları tespit eden ve çözüm yolları önerebilen üyelerin atanması gerekir.” [7]
TIKLAYIN - BOZDAĞ: BEŞ YILDA CEZA VE EĞİTİMEVLERİNDE 64 SORUŞTURMA AÇILDI
Rakamların söylediği
Çocukların hapishaneden tahliye olduktan bir yıl sonra yeniden adalet sistemine girme oranlarının yüzde 65 civarında olduğunu biliyoruz.
Bu rakam değerlendirildiğinde çocuk mahpusların sayısındaki artışı besleyen faktörlere toplumsal sorunların haricinde, hapishanelerdeki infaz rejimi, cezasızlık zırhı da eklenebilir.
Son beş yılda sadece 92 çocuğun işkence ve kötü muamele iddiası ile şikayet de bulunması ise, çocukların hak arama mekanizmalarından haberdar olmadıklarını ya da bu yola başvurmadıklarını düşündürüyor, ciddi bir endişe yaratıyor.
TIKLAYIN - "ÇOCUK HAPİSHANESİ AÇMAK SUÇ ÜRETMEK DEMEK"
Devlet çocuğu korumak zorunda
Türkiye’nin de imzalamış olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve resmi yasası Çocuk Koruma Kanunu’na atıfta bulunarak devletin çocukları her türlü şiddetten ve istismardan korumakla yükümlü olduğunu söylesek de bugünkü manzaraya baktığımızda devletin çocukları koruduğunu iddia etmek mümkün değil.
Hapishanelerin şeffaflıktan uzak yapısı ve cezasızlığın varlığını sürdürdüğü koşullarda inşaatı tamamlanmak üzere olan Tarsus çocuk hapishanesinin yeni mağduriyetlerden başka bir sonuç yaratmayacağı da kesin. Daha açık bir ifadeyle çocukların –şayet olumlu olarak nitelendirilebilecek bir ilişki varsa - adalet sistemi ile kurduğu ilişkinin onarımı bir ihtimal olmaktan dahi çıkacaktır. (AY/YY)
[1] Bozdağ: Beş Yılda Ceza ve Eğitimevlerinde 64 Soruşturma Açıldı – bianet, Erişim Tarihi: 27.09.2016.
[2] “Böyle vahşet görülmedi” - Erişim Tarihi: 27.09.2016
[3] TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu, 24. Dönem 5. Yasama Yılı, 2015.
[4] İntiharda suçu saate yıktılar - Erişim Tarihi: 06.10.2016
[5] Cezaevinde çocuğa tecavüz - Erişim Tarihi: 27.09.2016
[6] Çocuklara Cezaevinde de Fiziksel İstismar - Erişim Tarihi: 27.09.2016
[7] Türkiye İnsan Hakları Kurumu, Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, 25.12.2014, sayfa 39.