"Şimdi savaş davulları vuruyor
Naralar atılmışken bunca nefretle dolu..."
Bedros Dağlıyan/ Yaya Turna
Penti, çorap üreten kuruluş, geçtiğimiz yıl bir çalışma yapmış. Ülke genelindeki belli mağazalarında "Dilek Ağacı" uygulaması yapmış müşterilerine yönelik. 120 mağazasında farklı renklerde doksan bin metre kurdele kullandırılmış. 512.000 kişi bu kampanyaya katılmış.
Soru basit; "Siz olsaydınız ülkede, kendiniz, yakınlarınız ve ülke için en çok neyi dilerdiniz?" Kırmızı renk kurdele aşkı, yeşil parayı, mavi sağlığı, mor eğitimi, turuncu işi, gri de barışı simgeliyormuş.
512.000 kişiden yüzde 29'u aşk istemiş. Hemen ardından yüzde 27 ile para dileyenler gelmiş. Sağlık yüzde 21 ile üçüncü sıraya oturmuş. Eğitim yüzde 9,5 ile dördüncü, iş yüzde 8,5 ile beşinci olmuş. Barış dileyenler her zaman olduğu gibi sona kalmış yüzde beş ile...
Buraya kadarı birçoğumuza göre doğal olabilir. Aşk, para, sağlık en yoksulundan en varsılına arzulanan olmasa devletin piyango ve şans oyunlarından beklentisine tutun, görsel ve yaygın medyadaki bunca şişirilmiş dizi formatındaki uyduruk aşk programlarına ve televizyonlardan sağlık sorunlarına çözüm aramaya varıncaya kadar, anılan programlar boşuna mı yapılıyor! Elbette değil...
Asıl dramatik olan yarım milyonun üzerindeki böylesine geniş bir kampanyaya katılanların bölgesel dağılım üzerinden talepleri, dilekleri...
Türkiye'de her beş insandan birinin yaşadığı (son sayıma göre nüfusun yüzde 18'i) İstanbul aşkı istemiş / dilemiş. Ankara, Bursa, Eskişehir, Antalya ve Adana da İstanbul'un aşk'ına evet deyip aşk kervanına müdahil olmuş.
İzmir, para istemiş. Diğerlerini, arada kalanları boşverin isterseniz.
Ülkenin yakıcı sorununun hem mağduru, hem mazlumu, hem de mahkûmu olan doğu; yani Kürtler barış demiş ve griyi seçmiş. Diyarbakır, Van, Hakkâri, Şırnak, Bitlis, Elazığ, Batman barış demiş, barışı dilemiş.
Tevekkeli değil, herkes neye ihtiyaç duyarsa onun özlemini çeker, mücadelesini yürütür diye.
Doğrudur, bihakkın doğru da!
Peki, bu dilenenler birbirinden kılıçla kesilecek kadar ayrı dilekler ve istekler mi? Yani aşkı, parayı, sağlığı dileyenin hiç mi barışa ihtiyacı yok. Barış dileyenin de paraya, işe, sağlığa, eğitime ve dahi aşka ihtiyacı, istenci yok mu? Elbette var.
Otuz yıldır bu ülkede kanayan bir yara var. Kürt Sorunu. Olanca çıplaklığı ile orta yerde duruyor. Para dileyenlerin dilediği paralarının büyükçe bir bölümü güvenlik nedeniyle Kürt sorununun güvenlik eksenli politikalarla çözümüne harcanıyor. Aşk dileyenlerin sorun çözülmedikçe aşk dilekleri kursaklarında kalıyor, ölümler ve feryat figanlarla. Sağlık ve eğitimi sormayın gitsin, sosyal güvencesi olamayanlarla, temel eğitimden dahi yeterince nasibini alamayanlar bilmeli ki başat sorun Kürt sorunu çözülemediğindendir, yetersiz sağlık ve eğitim...
Bütün albenili renkleri paylaşmış aralarında aşk, para, sağlık, eğitim, iş diye tercih kullananlar kırmızı, yeşil, mavi, mor ve turuncu...
Geriye en silik ve soğuk renk kalmış barışın kısmetine; gri. Pus, hüzün ve kasveti çağrıştıran arzulanmayan renk gri. Hele barışa hiç mi hiç yakışmayan gri.
Ben olsaydım Barış'a, barışın rengine Beyaz'ı uygun görürdüm. Ne kadar çok beyaz, apak bir geleceğe, barışa ihtiyacımız var bu kasvetli günlerde.
Ve sadece Diyarbakır'ın, Van'ın, Batman'ın, Şırnak'ın değil, ülkenin tümünün barışa ihtiyacı var. Ey aşkı, parayı dileyen kırmızı, yeşil kurdeleyi tercih edenler beyazı illa ki beyazı yani barışı tercih edin pişman olmayacaksınız. Çünkü en çok barışa ihtiyacımız / ihtiyacınız var...(ŞD/NV)