Kelimeler ve çağrıştırdıkları anlamlar önemlidir. “Bırakmak” ve “kurtulmak” kelimelerinin birçok sigara tiryakisinde olduğu gibi benim yaşamımda da ayrı bir yeri vardır. Ancak günlük yaşamda kelimelerin bu anlam bütünlüğündeki ciddi farklılıklar pek göz önüne alınmıyor, irdelenmiyor sanırım. Bu yazıda kendi küçük resmim üzerinden bu iki kelimenin sigara salgınındaki rollerini irdelemeye çalışacağım.
Herkes için öyle midir bilmem ama “bırakmak” kelimesi bana hep geçici bir eylemi düşündürmüştür. Bir şeyi bir yere bırakınca bir arayış içinde olup, tekrar onu alıp “yerine koyacağım” şeklinde bir zorunluluğu da hep beraberinde getirmiştir. Kendimi iyice irdeleyince sigara konusunda geçmişte yaşadığım başarısızlığımın en büyük nedeninin bu “bırakma” kelimesinin bende yarattığı boşluk, yoksunluk, sürekli arayıp bulma ve yerine koyma isteği ve arzusu olduğunu fark ettim; bunu keşfetmem tam 10 yılımı almıştı… Aslında ciddi bir şekilde “sigaradan kurtulmak” istemediğimi ancak öbür taraftan da kendime ve çevreme “bırakma numaraları” çekerek sigara içiciliğimi devam ettirme isteğimi canlı tutarak sürekli kendi yarattığım bir canavar olan “nikotin reseptörleri”mi beslemeye devam etme arzusunda oluğumu anlamam yıllarımı aldı1,2.
Evet, ben sigaradan ve “sigarayı bırakma” çabalarından çok çektim, gerçekten de çok çektim. Günde bazen birkaç defa kendi kendime içten çok ciddi yeminler ederek bırakıyordum sigarayı. Bu denemelerim neredeyse patolojik boyutta birer tirajikomik seremoniye dönüşüyordu. Aynı gün içinde defalarca sigarayı “kesinlikle bıraktıktan sonra” tekrar başlamamak için paketin kalanını lavabonun altına tutup, ıslatıp pis bir tütün yumağı hale gelmesini sağlayarak çakmağı/kibriti de aynı işleme tabi tutup çöpe atıyordum. Bunu neden yapıyordum? Çünkü “sigarayı bırakma” konusunda kendi kendime verdiğim büyük sözler, yeminlere rağmen en geç birkaç saat sonra çöpü karıştırıp bükerek attığım kuru sigara izmaritlerini tekrar bulup, yakarak çöpe bıraktığım nikotini tekrar beynimdeki reseptörlere yerleştirmek “ohh dünya varmış, eksikliği şimdilik gitti” dememek için yapıyordum bunu sanırım…
Sigarayı “bırakmak” tam bir çileydi benim için. Kendimi zorlayarak birkaç gün, birkaç hafta hatta çok nadir de olsa birkaç ay “sigarayı bırakmayı” başardığım gibi olduğum dönemlerde hiç çekilmez oluyordum (asabi, hemen kızan-köpüren-kırıcı ). Çalışma tempom ve verimliliğim tamamen dumura uğruyordu çünkü hiçbir şeye yoğunlaşamıyordum. Zaten hafif kilolu biri olarak sigarasızlığın (nikotinsizlik) verdiği ıstırapla kendimi hızlıca abur cubura veriyor; tatlı-tuzlu ne varsa sürekli elimin altında olduğundan çok kısa sürede aşırı kilodan duba gibi oluyordum. Bu “bırakma” numaralarımın sayısını hatırlamıyorum bile… Bu “bırakma çabaları/numaraları” sonunda beni çok yoruyor, nikotinsizlik ve bunu yerine koyamama çilesi sonunda bana “hayattaki tek dostum” dedirtiyordu. Sigara içmek zararlı bir alışkanlıksa (ki öyle olduğunu biliyordum, yaşıyordum çünkü konun içinde olan bir hekim, eğitimci, araştırmacıydım) vücudum, çevrem beni böyle kabul etsin; hayatta tek kötü yönüm de bu olsun; çünkü toplum tarafından kötü olarak kabul edilen başkaca hiçbir zararlı alışkanlığım yoktu…
Kendimle mücadelem, “sigarayı bırakma(ma)” çabalarım tam 10 yılımı aldı. Bırakmadan sonraki her bir tekrar yakma, başlama krizlerinin her birinin 30 saniyeyi geçmediğini fark etmem işin püf noktasının bu 30’ar saniyeleri atlatmak olduğunu fark etmem beni “sigaradan kurtulma” başarısına götürdü.
Kurtulma düşüncesini iyice içselleştirdikten sonra bunu gerçekten da eyleme dönüştürdüm. Son sigaramı 8 Kasım 2007, Cumartesi saat 22.30’de yaktım ve bir daha “bulaşmamak” üzere kesinlikle “kurtuldum”.
Sigaradan kurtulunca ve bunu içselleştirip kesin kararlı olunca “bırakma numaraları”nda yaşanan hiçbir işkenceyi yaşamadım. İlk zamanlarda aslında 30 saniyeyi geçmeyen ancak insana çok uzun sürelermiş gibi gelen o devasa yoksunluk kabus sürelerini atlatmak bile kolay oldu: 3-5 derin nefes, bir bardak su bu sürelerin rahatlıkla atlatılmasını sağladı.
Sigaradan kurtulmada ilk 6 ay gerçekten de önemli bir zaman dilimidir. Nikotin yoksunluğunun en çok yaşandığı bu süreyi atlatabilmek oldukça önemlidir. Kurtulma eylemini sağlığım için yaptığım gerçekliğini göz önüne alarak ilk birkaç ayda gelen o yoksunluk krizlerinde yerine koyma işlemini de yürüyüş, basit eksersizler, okuma vb. faydalı işlerle doldurdum. İkinci yılın sonunda gerçekten de sanki ikinci bir yaşama adım atmışım gibi tam bir zindelik, hayatın tüm güzelliklerinin daha bir farkına varma, tadını daha bir derinden duyumsama noktasına geldim. O “tekrar başlama korkusu”nun yerini “keşke”ler demeti aldı: keşke hiç bulaşmasaydım, 10 yıl önce, 20 yıl önce kurtulsaydım vb…
Sigarasız çayın, kahvenin hatta rakının tadı bile daha bir güzel… Sigarasız sağlıklı yaşamda kilo gibi bir yükü taşımanın korkusu bile yaşanmamaktadır… Samimi söylüyorum bunları, sigaradan kurtulmasının üzerinden neredeyse bir dekat geçmek üzere olan bir hekim, akademisyen, bir insan olarak zararın neresinden dönülürse kardır. Eğer çok daha önce kurtulmuş olsaydım sabahları hala yaşadığım öksürük, balgam çıkarma seromonilerini bu kadar çirkince yaşamak zorunda kalmayacaktım. İltihaplı romatizma dahil vücudumun bana isyanı olan hastalıklar (otoimmün) için bu kadar çok kortizon, kanser ilaçları vb kullanmak zorunda olmayacaktım belki de…
Özetle “bırakma numaraları” hem daha zordur, başarısızdır, hem de kişide bir sürü başka arazlar ortaya çıkarıcıdır. Hele hele günümüzde bu bırakma işlemini nargile, e-sigara vb daha da zararlı ucubelere yönelme kapitalist sistemin dayattığı “bırakma rantı”na katkı sağlamak dışında kesinlikle bir fayda vermemektedir.
Sigaradan kurtulmak, kişinin kendisinin zorla bünyesinde yarattığı “nikotin canavarı”ndan yine kendi istek ve kararlılığıyla kurtulma işlemidir. Bu isteği ve kararlılığı gösterdikten sonra piyasada bırakmaya yönelik rant numaralarından hiç birine gereksinim duymadan başa çıkabilir, kesinlikle…
Sigaradan kurtulmayı ertelemek kişinin kendisine yapabileceği en büyük zarar, her bir nefeste en az 4 bin törpü ile vücudunun törpülenmesine devam etmeye izin vermektir. Günde “bir”e bile düşülse azaltmak daha da büyük bir tuzaktır. Kişinin kendisinin yarattığı nikotin canavarına “seni saatte bir değil, söz 24 saatte bir besleyeceğim” demektir, onun hâkimiyetinin devam etmesine izin vermektir. Beklenmeyen bir üzüntü/sevinçte tekrar günlük paketi bulmak içten bile değildir.
Sigaradan kurtulma formülü: hemen, tek seferde, tamamen, tüm tütün ve mamullerine hayır deme kararlılığını göstermektir: “düşünce-eylem-alışkanlık-karakter-kader” beşlisi elimizdedir… yeter ki isteyelim, sorunsuz kurtulmak kesinlikle mümkündür… (İA/HK)
1-2Akkurt İ. Sigaradan Nasıl Kurtuldum? Gece Kitaplığı, 4.Baskı 2016