Fotoğraflar: bianet
"Bu şehri artık sevmiyorum, gideceğim", sıkça duyduğum bir cümle oldu artık. "Taksim'e gidince üzülüyorum" diyen bile var mesela. İstanbul'un kalabalığından, trafiğinden, değişen insan profilinden bıkmış, yakınan insanlar... Türkiye'nin son 10 yılını da düşününce bu cümleyi daha sık duyar olduk.
İstanbul'dan gitmek fikri yayılırken aklımda ve dilimde hep şu cümle vardı: Ben bu şehri çok seviyorum. Kabul ediyorum, çoğu zaman işim ve evimin birbirine yakın mesafede olması da etkili oldu bunda belki.
Oysa şehir yaşayan, değişen, dönüşen bir yapı. İnsanıyla, olaylarıyla, binalarıyla... Pera yılları da güzeldir elbet, ama şimdi de ve hâlâ kenarda köşede kalmış ve "başka kaydının olmadığı" canım insanlar, yüzler, yapılar şaşırtıyor, heyecanlandırıyor insanı. Başkentlik tarihi 1600 yıla kadar uzanan bir şehirden söz ediyoruz sonuçta.
Tarihçi ve romancı Reşad Ekrem Koçu'nun özellikle arşivciler ve kütüphaneciler arasında bir efsaneye dönüşen "İstanbul Ansiklopedisi" belki de bunu bize yıllar öncesinden anlatıyordu.
Obsesif bir şekilde kayda geçmek
Koçu, hayattayken G harfine kadar basılabilen İstanbul Ansiklopedisi'nde nelere yer vermişti? İstanbul'un sarayı, yalısı, konağı, meyhanesi, hocası, muallimi, dervişi, papazı, meczubu, ayyaşı, çengisi, köçeği, serserisi, dilencisi, yangınları, salgınları, aşk maceraları, cinayetleri, sokakları, mahalleleri... "Şehrin muazzam kütüğü" olarak tanımladığı ansiklopediyi 1944 yılında fasiküller halinde yayınlamaya başladı Koçu.
İstanbul Hâtırası Resim Çekdirme: Memleketimizde fotoğraf yaygın hale geldikden sonra İStanbula asker gelen veya bir işde çalışmaya gelip de İstanbulda yarı yerleşen taşrayı gençler arasında İstanbul Hâtırası bir resim çekdirmek gelenek haline girmişdir; resimler memleketlerine gönderilir. Hatice Cevriye (Ali kızı): Meşrutiyet devrinde ilk vesikalı Müslüman fahişelerinden; önce Yüksekkaldırımın bir ara sokağında Topal Sürpik'in umumhanesihnde sermayelik yapmış, çok yaşlı olan mamasının ölümünden sonra da umumhaneyi kendisi işletmiştir. Hasan Alpsungur: 1971 senesinde 65 yaşında bir bahtsız adam; aslen Deliormanlı olup 1966-67 yılları arasında karısının ve çocuklarının bir biri ardından ölümü üzerine hayata küsmüş ve Belgrad Ormanındaki mağaralardan birinde orman adamı olarak yaşamaya başlamıştır. | |
"Bundan sonra üzerinde ömrümü yıpratacağım" diyordu bu son ve bitmeyen eseri için. Gerçekten de, deli işi bir girişimdi bu. Mimarlık tarihçisi Bülent Tanju'nun dediği gibi, "Reşat Ekrem Koçu'nun ömrü vefa etseydi de bu ansiklopedi yine bitmezdi. Çünkü obsesif bir şekilde kayda devam ediyorsanız o ansiklopedi bitemez."
40 bin ögelik belge tarandı
Peki, G harfinden sonra ne oldu?
Bunun izini Salt Galata'da açılan "Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi" sergisinde sürmek mümkün.
Sergi, ansiklopedinin Z harfine kadarki ciltlerinin tasarım aşamasında kalan maddelerini arşiv malzemeleri üzerinden takip ediyor. Projenin 2018'deki başlangıcından bu yana 40 bin ögelik bir belge/doküman grubu tarandı bunun için.
Salt'ın Kadir Has Üniversitesi iş birliğiyle yürüttüğü Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi çalışmaları kapsamında hazırlanan sergi, tarihçi ve romancının, ömrünün büyük kısmını adadığı ansiklopedinin yayımlanmamış bölümlerine ışık tutuyor.
Bazı maddelerin sonunda yer alan "hakkında başka kayda rastlanmadı" ibaresi ise resmî tarihyazımının dışına çıkılan noktaya işaret ediyor. Yani başka yerde kaydı olmayanların şehrine bakıyor. 29 Ekim'de son bulacak sergi için de çok az kaydı olanlar ya da hiç olmayan maddeler seçilmiş. Ve özellikle müzenin de yer aldığı Galata semti, liman bölgesi, Haliç'in çevresindekiler ön plana çıkmış.
Cem Dinlenmiş de sergi kapsamında ansiklopediden yola çıkarak yaptığı illüstrasyonları ile katkı sağlamış.
Öyle "geçerken uğradım" tarzı bir sergi değil bu. Belki de bir tam günü ayırmak gerekiyor. Metin taslakları, kupürler, yazışmalar, fotoğraflar, kolaj ve çizimlerin oluşturduğu malzemelerle yola çıkmış Koçu'nun tarihyazımındaki farklı konumunun ipuçlarını veriyor.
Bir güzel haber de serginin dijitalleştirme çalışmasının neredeyse bitmek üzere olduğu. Sonbahar başında bir de e-yayın çıkacak.
Bu sergide yalnızca bir asır boyunca İstanbul'un geleneksel mahalle düzeninin dışında yaşayanların değil, ısrarcı, 70'lerde ömrünün sonuna yaklaştığında yalnızlaşan Koçu'nun da kişisel fotoğraflarıyla izini sürüyoruz.
Hâlâ bu şehir güzel, hâlâ Tarihi Yarımada, Haliç çevresi, Beyoğlu güzel. Güney'e yerleşen yerleşsin, biz böyle iyiyiz!
*Arşiv, Bülent Tanju, araştırmacı Cansu Yapıcı, Salt'tan Gülce Özkara (Programlar Sorumlusu) ve Masum Yıldız (Arşiv Uzmanı) tarafından, Emirhan Altuner (Tasarım ve Prodüksiyon) ile Kadir Has Üniversitesi iş birliğinde hazırlandı.
Reşad Ekrem Koçu hakkında1905'te İstanbul'da doğdu. 1975'te hayatını kaybetti. 1921'de Bursa Lisesi'nden, 1931'de İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden mezun oldu. Ahmed Refik Altınay'ın öğrencisi ve asistanı oldu. Altınay 1933'te yürürlüğe giren üniversite reformuyla görevinden uzaklaştırılınca, Koçu da yeni kurulan üniversiteden istifa etti. Kuleli Askerî Lisesi, Vefa Lisesi ve Pertevniyal Lisesi'nde tarih öğretmenliği yaptı. Cumhuriyet, Yeni Sabah, Milliyet, Hergün, Yeni Tanin ve Tercüman gibi gazeteler ile Hayat Tarih Mecmuası, Resimli Tarih Mecmuası, Tarih Dünyası, Hayat, Yeşilay, Büyük Doğu, Hafta, Türk Folklor Araştırmaları, İstanbul Enstitüsü Mecmuası ve benzeri dergilerde makaleler yazarak geçimini sağladı. Tarihî romanlar ve belirli bir tarihî şahsiyeti anlatan romanlaştırılmış monografiler yayımladı. İstanbul Ansiklopedisi için ömrünün sonuna kadar çalışmaya devam etti. Düzensiz aralıklarla yayımlanan 34 fasikülün ardından 1951'de ekonomik nedenlerle ansiklopediye ara vermek zorunda kaldı. Gökçınar (Mehmed) maddesi ile biten 1973 tarihli fasikülle beraber İstanbul Ansiklopedisi'nin yayın hayatı son buldu. Sahrayıcedid Mezarlığı'na defnedildi. Ansiklopedi için babadan kalma köşkünü, parasını ve sağlığını kaybeden tarihçinin mezar yeri tespit edilememektedir. | |
Reşad Ekrem'in bilinen kitapları ile tefrikalardan derlenen eserlerinin günümüzde tekrar yayımlanmasını yıllardır Doğan Kitap üstleniyor. Yayımlanan kitapları şöyle: KAFES ARKASI GÜNAHKARLARI, REŞAD EKREM KOÇU 2018 AJANDA, TÜRK ZAFERLERİ, AHMED RASİM-AHMED REFİK, HAŞMETLİ YOSMALAR/OSMANLI TARİH., HAYDUT AŞKLARI, FORSA HALİL, ESİRCİBAŞI, KABAKÇI MUSTAFA, DAĞ PADİŞAHLARI, AŞIK VE ŞAİR PADİŞAHLAR, PATRONA HALİL, ERKEK KIZLAR, TARİHTE İSTANBUL ESNAFI, KIZLARAĞASININ PİÇİ, İSTANBUL TULUMBACILARI, TARİHİMİZDE GARİP VAKALAR, BİNBİRDİREK BATAKHANESİ CEVAHİRLİ HANIM, HATİCE SULTAN İLE RESSAM MELLING, TÜRK GİYİM KUŞAM VE SÜSLENME SÖZLÜĞÜ, YENİÇERİLER, OSMANLI PADİŞAHLARI, İSTANBUL'DA AŞK YOLUNDA NELER OLMUŞ, TOPKAPI SARAYI, TARİHİMİZDE KAHRAMANLAR, FATİH SULTAN MEHMED, ESKİ İSTANBUL'DA MEYHANELER, KÖSEM SULTAN, OSMANLI TARİHİNİN PANORAMASI.
(AÖ)