Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 10 ay var. Sağda göreceli bir sakinlik gözlenirken, solda tatil öncesi, haziran ayı çok hareketli geçti. Komünistler seçimlerde kimi destekleyeceklerini belirlediler. Avrupa Ekoloji ön seçimin birinci turunu 28 Haziran'da gerçekleştirdi. İşçi Mücadelesi (Lutte Ouvrier) ve Yeni Antikapitalist Parti (NPA) adaylarını belirledi. Sosyalist Parti Genel Sekreteri Martine Aubry aday adayı olduğunu açıkladı.
Sosyalist Parti ön seçime gidiyor
Sosyalist Parti Genel Sekreteri Martine Aubry, 28 Haziran Salı günü yaptığı bir açıklamayla Segolene Royal, François Hollande, Manuel Valls, Arnaud Montebourg'un ardından cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday adayı olduğunu açıkladı. Böylece önseçime katılacak sosyalist adayların sayısı beşe yükseldi. Ön seçimler, önümüzdeki ekim ayında, iki tur üzerinden yapılacak. Seçimlerde, sosyalist parti üyesi olsun - olmasın seçmen kartı olan, 1 avro aidat ödeyen ve sol değerlere bağlı olduğuna dair bir metni imzalayan herkes oy kullanabilecek. 18 yaşından küçük olan gençlik kolları üyeleri ve yabancılar da önceden kayıt yaptırarak oy hakkına sahip olacaklar.
Şu anda doğal bir meşruiyete sahip olan Aubry 2008 Aralığında partinin başına geçtiğinde parti içler acısı bir durumdaydı. Haziran 2009 Avrupa seçimlerinde aldıkları ağır yenilgi (sosyalistler bu seçimlerde Paris ve çevresinde Ekolojistlerin gerisine düşmüşlerdi) sonucunda kendisine yöneltilen ağır eleştiri ve saldırılar karşısında sekreterlikten ayrılma noktasına kadar geldi. Ama bu tarihten iki ay sonra, La Rochelle kongresine "A'dan Z'ye yenilenme" sözüyle partiye damgasını vurdu. Cumhurbaşkanlığı adayının "ön seçim"le belirlenmesi, "çifte görev"; hem milletvekilliği hem belediye başkanlığı, hem ulusal meclis vekilliği hem de Avrupa Parlamentosu milletvekili gibi geleneklerin terk edilmesi, kadın-erkek adaylar arasındaki dengenin kurulması bu A'dan Z'ye yenilenmenin içinde yer aldı. La Rochelle kongresinden 16 ay sonra da 5 Nisan'da sosyalistlerin projesini sundu.
Şimdi önünde sadece ön seçimi kazanmak değil, aynı zamanda ön seçimi hatasız yönetmek, ön seçim sonrası partiyi yara almadan cumhurbaşkanlığı seçimine götürmek gibi zor bir görev var.
Komünistler kendi içlerinden aday çıkarmıyor
Bir süredir seçimlere Sol Parti ile oluşturdukları "Sol Cephe" adı altında giren Komünist Parti, tarihinde üçüncü kez kendi içinden cumhurbaşkanı adayı göstermedi. Uzun süren pazarlıkların sonucunda Sol Parti'nin karizmatik lideri Jean-Luc Mélénchon ortak aday ilan edildi. Bunun karşılığında ise, milletvekili seçimlerinde komünist adaylara öncelik verilmesinin garantisini alındı.
Komünist Parti'nin bu kararı almasında, kendi adayıyla çıkması halinde yüzde 1'lerde kalma olasılığının önemli bir rol oynadığı yorumları yapılıyor.
Yeni Antikapitalist Parti erime sürecinde
2009 Şubatında, Sosyalist Parti'nin ardından, Fransa'nın ikinci sol gücü olma iddiasıyla, Devrimci Komünistler Ligi'nin (LCR) dönüşümüyle oluşturulan Yeni Antikapitalist Parti, 2012'ye girerken bölünmüş ve zayıflamış durumda. Sol Parti'nin ve Sol Cephe'nin baskısına dayanamayan Yeni Antikapitalist Parti'nin başlangıçta dokuz bin olan üye sayısı altı bine düştü. Aidatlarını ödeyenlerin sayısı ise dört bin 500. Parti tam anlamıyla ikiye bölünmüş durumda. Son iki seçimde aday olan sevimli postacı Olivier Besancenot'un bu kez aday olmayı reddetmesi parti içinde ciddi bir sorun oldu. Postacı'nın yerine aday gösterilen metalürji işçisi, 44 yaşında iki çocuk babası Philippe Poutou, delegelerin ancak yüzde 53'ünün oyunu alabildi. Üstelik kongrede oy kullanan delege sayısı üç binde kaldı. Bir zamanların yüzde 4,5'lik oy oranı artık bir hayal gibi görünüyor.
İşçi Mücadelesi'nde ise (Lutte ouvrier) hiç bir yeni gelişme yok. Adayları değişmiyor. Söylemleri değişmiyor. Oy oranlarının da değişeceğinden yana bir umut yok (yüzde 1-1,5).
Ekolojistler'de ön seçim var
"Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday gösterelim mi yoksa aday göstermeyip grup kuracak sayıda milletvekili garantisi mi alalım?"
Bu tartışmanın sonucunda ekolojistlerde aday göstermeye ve adaylarını da ön seçimle saptamaya karar verdiler. 28 Haziran günü yapılan birinci tur seçimlerinden sürpriz çıktı. Hukukçu, Norveç kökenli Avrupa milletvekili Eva Joly, yüzde 49,75 (12 bin 571 oy) ile birinci geldi. Favori olarak görülen rakibi ünlü televizyon programcısı ve sunucusu Nicolas Hulot yüzde 40,22 (10 bin 163 oy) ile ikinci oldu. Diğer iki adayın oyları ise yüzde 5,02 ve yüzde 4,44 kaldı. 32 bin 896 kayıtlı seçmenin yüzde 77,33'ü ön seçimlere katıldı. Ekolojistlerin ön seçimlerinde oy kullanabilmek için önceden kaydolmak gerekiyordu. Aday belirlenmesi ikinci tura kaldı.
İki kutuplu seçime doğru
Dominique Straus-Kahn'ın (DSK) merkezi de doldurduğu varsayılıyordu. Ama DSK'nın oyun dışı kalması merkez üzerinde pek etkili olmuş gibi görünmüyor. Şu anda merkez ikiye bölünmüş durumda. François Bayrou'nun temsil ettiği kanat, bağımsız ve Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin partisinin dışında yer alıyor. Daha doğru bir ifadeyle Sarkozy'e muhalif bir çizgide duruyor. Bayrou büyük bir olasılıkla bu seçimde de adaylığını koyacak.
Buna karşılık son bir yıla kadar sağ hükümet içinde yer alan bir başka merkez hareketi daha var. Bunun de temsilciliğini Jean-Louis Borloo yapıyor. Başbakanlık beklentisi gerçekleşmeyen Borloo, süreç içinde Sarkozy'nin iyice sağa kayması sonucunda Sarkozy ile arasına mesafe koymaya başladı. Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyup koymayacağı belirsiz. Aşırı sağcı Marine Le Pen'in pusuya yatmış durumu Borloo'yu zorluyor. Marine Le Pen'in Sarkozy'i geçerek ikinci tura kalmasının sorumlusu olma riski var.
Sarkozy'in radikalleşmesi ve seçimin sağ ve sol olmak üzere iki kutuplu hale dönüşmesi merkezin şansını iyice azaltıyor. Marine Le Pen'nin varlığının ve bu kutuplaşmanın aynı zamanda sol oylar üzerinde de etkili olması beklenebilir. Sol seçmen Lionel Jospin (Lionel Jospin, sol oyların bölünmesi nedeniyle birinci turda Le Pen karşısında elenmişti) ile yaşananları bir kez daha yaşamamak için birinci turdan itibaren en güçlü sol aday etrafında toplanabilir. (MSS/ŞA)