Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir demiş ya büyüklerimiz; geçen sayıda Saadet Partisi’nin gençlik kolları olarak bilinen Anadolu Gençlik Derneği adlı grubun, Noel Baba’yı yumruklayan takkeli bir adamın resmedildiği afişinden bahsederek noktaladığım nostaljik Gağant (Noel) Baba epizodu, son dönemlerin en akıllara ziyan sahneleriyle sezon finali yaptı.
Ülkedeki siyasi gündemin gerginliği herkesin malûmu. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Gülen cemaati arasında her koldan ilerleyen iktidar mücadelesi neredeyse saat başı yeni bir hamle ile ayağımızın altındaki zemini sarsıyor. İşte böylesi bir kargaşanın ortasında gösterici grup, Yılbaşı ve Noel kutlamalarına karşı Beyazıt Meydanı’nda şişirilmiş Noel Baba maketini önce sünnet edip ardından bıçakladı. Noel Baba maketinin çantasından uyuşturucu, alkol ve kumarı anlatan, şişeler, enjektörler de çıkarılarak, maketin önüne konuldu.
İnsan durumun gerçeküstü sefaleti karşısında kalakalıyor. Misyonu çocukları sevindirmek ve karşılıksız vermek olan Noel Baba nasıl bir fetiş objesine dönüştürülür akıl alacak gibi değil. Yani sünnet edilince doğru yolu mu bulacak? Ne yapacaktı ki? Yanlış olan neydi ki sahi?
Hani kapitalist düzenin onu bir tüketim ürünü haline getirmesi yetmiyormuş gibi Noel Baba bir de vudu ayinlerine maruz kaldı. Dahası onun simgesi üzerinden verilen Hıristiyan karşıtı o derin nefret mesajı, sayısız provokasyon ve cinayet ile tescilli. Bir türlü kendisini makbul vatandaş kümesi içinde bulamamış, iç mihraklıktan hallice bir ömrü yurtseverlik kanıtlayarak tüketmiş Hıristiyanlar için dehşete düşmek dışında ne seçenek var?
Kadıköy İskele Camii'nin elektronik panosuna Noel gecesiyle yansıtılan "Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin” ayeti de bu ortamın tuzu biberi olsun. Seçeneksizliği “e hiçbiri” cevabı ile kayda geçelim. Ondan sonra arzu eden Diyanet'in herhangi bir art niyet olmadığı, elektronik panodaki ayetlerin tesadüfen belirlenip değiştirildiği açıklamasına inansın.
Dinlerarası diyalog toplantılarının kalıp retoriklerine sığmıyor işte günlük hayat. Ve öyle bir ironi dayatıyor ki, benim diyen edebiyat eserinin kurgusu onunla yarışmaktan aciz kalıyor. Nitekim Noel Baba'nın şişme maketinin zulümlerden zulüm beğendiği günlerde, Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi, 1087 yılında Antalya’nın Demre ilçesinden çalınarak İtalya’nın Bari kentine götürülen Noel Baba’ya (Aziz Nicola) ait kemiklerin Türkiye’ye iadesi için Papa Francesco’dan randevu talep ediyordu.
Kemiklerin iadesi için geniş kapsamlı kampanya başlatacaklarını açıklayan Konsey Başkanı Muammer Karabulut, Papa’nın randevu talebine olumlu yanıt vermesini beklediklerini kaydetmiş.
Şimdi sormazlar mı peki? Noel Baba'nın şişme maketine bu muameleyi reva gören zihniyet, o kemiklere ne etmez? Kültür mirası dediğin şey, onu hak etmekle ilgili ne de olsa ve övünebileceğin, başkalarına gösterebileceğin bir birikim olması için, önce bugünden geriye dönük bir varlık sağlaması yapmak gerekiyor. Ve bu ülke yazık ki halen şimdiki zamanda Hıristiyan azınlıklarla ilgili sınavında bütünlemeye kalıyor.
Hal bu olunca da, bu toprakların en kadim haklarının dini ve kültürel zenginlikleri ancak turizm sektörü için pazarlanabilir olan yanıyla prim yapar. Bizi bize anlatan yabancı yayınları okur dururuz. Çünkü resmi tarih yazımında hain olmak dışında bir rol biçilmez Hıristiyan azınlıklara.
Oysa Allah biliyor ya, onların bu her şeye rağmen kalma inadında, nice yıkımdan sonra umudu taze tutma çabalarında bu toprakları kendi memleketleri bilmenin en büyük kanıtı gizli. Modern hayatın asimilasyonuna direnen okul, kilise ve vakıfları ile hayatta, gömdüğü her bir kaybıyla ölümde bağını tescil eden Hıristiyan vatandaşlara bir huzur vermenin vakti daha gelmedi mi? Hem Noel Baba'nın gönlü cömert, heybesinde herkese yetecek sevgi var. Paylaşmayı isteyin, yeter. (KK/HK)
* Bu yazı 04 Ocak 2014 tarihinde Agos.com.tr'de yayınlandı.