*Görseller: Sosyal medyadaki #sahnenesahippçık kampanyasından.
Pazar gecesi pek çok müzik insanı gibi ben de görece sağlıksız bir gecenin koynundaydım ama yapayalnız olmadığımı bilerek. Pazartesi günü gelen açıklama ise başımdan aşağı kaynar sular döktü ve kendime gelmem için 48 saate ihtiyacım oldu.
Tam da bu sırada sektör çalışanlarının oluşturduğu ve benim de içinde bulunduğum gruptan "Hadi başlıyoruz." mesajları yağmaya başladı. Aslında aylar önce planlanan sosyal medya eylemi #gözünüyumma #sahnenesahippçık için aksiyona geçilmişti.
Eylemin umut verici olmasının en büyük sebeplerinden biri daha önce yapılan eylemlerin böylesine geniş br platforma yayılmamış olmasıydı.
İkinci sevindirici haber ise sesimizi duyurmak için sevgili Burhan Şeşen'in meclis grup toplantısına çıkacağı ve adımıza konuşma yapacağı haberi oldu.
Çarşamba günü de elimizdeki bütün işleri bırakıp gözümüzü kulağımızı konuşmaya verdik. Burhan Abi hepimizin adına tam da ihtiyacımız olduğu biçimde sesimizi duyurdu.
Müziğin içinde olan herkes gibi benim de yapmayı daha iyi bildiğim başka bir meslek yok.
Bizler gibi Burhan ağabeyin de sesini kürsüden en gür tonda duyurması sayesinde bu haksızlıklar kervanına hep bir ağızdan sahip çıkıyor oluşumuza tanıklık etmek muazzamdı.
Siz bu satırları okurken...
Umutların tükenmeye yüz tuttuğu bir noktada gelen bir diğer haber ise bakanlıkla görüşmelerin yapılacağı ve bu defa içeriğin farklı olacağı yönündeydi.
Siz bu satırları okurken orada da bir takım gelişmeler gerçekleşecek ve yazdıklarım her zamanki gibi eski kalacak. Hep dediğim gibi değişmez olan tek şey değişimin kendisi ve de ne mutlu ki...
Kimilerine göre muktedirin müziğe alerjisi var. Bence ne muktedir ne de genel dinleyici kitlesi, müzisyenin ve müzik emekçisinin tanımını ve hatta müziğin, bu insanların hayatı için anlamını bilmiyor.
Burada iş, sektörün içinde yer alan ve aynen biraz evvel de yazdığım şekilde hayatında başka hiçbir şey yapmamış ve yapmayı da bilmeyen, bu kitleye kendimi de gururla dahil ediyorum, herkesin mesleğine sahip çıkmasına düşüyor.
Hepimiz müzisyenliğin, müziğe emek vermenin ve müzik emekçisi olmanın ne demek olduğunu yılmadan anlatmalıyız.
Elbette sesimizi ulaştırmayı hedeflediğimiz kişilerin de bu "farkına varma ve eyleme geçme" sürecine dahil olması ve dahi katkı sunması gerekiyor.
İŞKUR'da müzisyenlik tanımı yok
İŞKUR tarafından müzisyenlik bir meslek olarak tanınıyor ancak açıklama kısmında herhangi bir tanımı yapılmış değil. Ama bir kodu ve o da: 2652.10. "Diğer Müzisyenler ve Ses Sanatkarları" başlığında ise şöyle bir tanımla karşılaşıyoruz:
Diğer Müzisyenler ve Ses Sanatkarları işletmenin genel çalışma prensipleri doğrultusunda, araç, gereç ve ekipmanları etkin bir şekilde kullanarak, işçi sağlığı, iş güvenliği ve çevre koruma düzenlemelerine ve mesleğin verimlilik ve kalite gereklerine uygun olarak: a) Sahne, film ve yayınlar için müzik programları seçmek, b) Şahıs, hayvan ve cansız objelerle ilgili taklitleri yapmak, c) Sahne, müzikhol, konser salonu, sirk gibi yerlerde çeşitli beden hareketleri, akrobatik hareketleri yapmak, vb. görev ve işlemleri yerine getirir.
Her ne kadar bu tanımda ciddi anlamda sıkıntılar olsa da devletin bir kurumu olan İŞKUR tarafından tanımlanışının bir anlam ifade ediyor olduğunu düşünüyorum. Peki müzik sektöründe bu tanımı bilen kaç kişiyiz?
Bunu okuyanları da katarsak artık çok daha kalabalığız. Daha da çoğalmalıyız ve gereken yerlere itirazlarımızı sunmalıyız. Özellikle de "müzisyen" hatta "müzik emekçisi" tanımının doğru bir şekilde yapılması için kolları sıvamalıyız.
Umut veren bir sivil girişim
İşte tam da bu noktada Demokrasi Konferansı oluşumunu önemsediğimi söylemem gerekiyor. Demokrasi Konferansı, hayatın her alanından tam anlamıyla halkın sesini duyurma ihtiyacıyla ortaya çıkmış bir sivil girişim.
Bu sivil girişimde engellilerden çocuklara, LGBTİ+'dan öğrencilere, basın çalışanlarından hukukçulara her alandan birileri mevcut.
"Birileri" sözcüğünün altını çizmek istiyorum çünkü bu kolektifin içinde farklı kolektiflerden sesini duyurmak isteyen herkes var ve mecra herkese açık. "Demokrasi Konferansı"nın bir de "Sanat" bölümü var...
"Gizli Özge" olarak ben de işin o kısmından tutmaya çalışıyor özellikle de her alanda ifade etmeye çalıştığım müzisyen- müzik emekçisi kanadıyla ilgili olarak elimden geleni yapmaya gayret ediyorum.
Hatta son dönemde istisnasız her gün haberleştiğim kişi ve tam da bu yüzden "en yakın arkadaşım" dediğim Ayşe Tütüncü'yle birlikte konuya epey emek verdiğimizi söylemeliyim. Peki bundan size mi ne?
Yapmaya çalıştığımız Ayşe'nin deyimiyle "En yakıcı sorunlarımızı ortaya döküp çözüm olarak atılabilecek ilk adımları saptayabilmek". Nihayi hedefimiz birlikte hareket edilmesini sağlamaya çalışmaktır.
25 Haziran'da gerçekleşecek "Demokrasi Konferansı Sanat" bileşkesi bir bildiri sunacak. Bu bildiri ise sadece bir adım atmak.
Kendisini ifade etmek isteyen, yakınmanın ötesinde çözüm önerisi sunmaya gönüllü tüm müzik emekçilerini orada görmeyi arzu ediyorum.
Bu arada sanat kanadında bulunan müzisyenler arasında Ayşe Tütüncü, Burhan Şeşen, Yasemin Göksu, Selen Gülün, Harun Tekin, İlkay Akkaya, Cenk Erdoğan, Erdal Erzincan, Metin Kahraman, Deniz Kahya, Aslı Kobaner, Feryal Öney, Ege Çubukçu, Güliz Ayla, Cenk Güray, Yaren Eren Budak, Ediz Hafızoğlu bulunuyor.
Ben de yine içinde olmaktan duyduğum onuru bir kez daha yinelemek ve bu ekiple ortak kararlara imza atmaktan mutluluk duyduğumu söylemek istiyorum.
İçinde olmaktan büyük mutluluk ve onur duyduğum bir diğer oluşum ise Anadolu Müzik Kültürleri Derneği ile adım attığım birbirinden değerli alanlar.
Çünkü dayanışma yaşatır!
Geçtiğimiz Ekim ya da Kasım ayında toplantılarına başlamış, yaptığımız çalışmalarla müzik sektörünün sorunlarına çözüm önerileri getirmiş, oradan çıkan kararla da bir dayanışma konseri inşa etmiştik.
4 buçuk saat kadar süren yayını 28 Aralık tarihinde gerçekleştirmiş, birçok müzisyene can suyu olmaya gayret etmiştik. Şimdi bu konserlerden ikincisi, 19 Haziran tarihinde gerçekleşiyor. Bu sefer başlığı "Dayanışma Yaşatır" çünkü dayanışma yaşatır!
Dayanışarak 450 günden uzun bir süredir ayakta kalmaya gayret ediyoruz. Olacak; biliyorum, inanıyorum.
Anadolu Müzik Kültürleri Derneği YouTube kanalından canlı olarak yayınlanacak konser için gönüllü bilet almak demek birçok müzik emekçisine destek olmak demektir.
Elbette geçen sefer olduğu gibi bu sefer de konseri izlemek isterseniz ekran herkese şifresiz şekilde açık olacak ama lütfen dayanışma için tıklayın ve istediğiniz kadar bilet alın.
Çünküsü ya da aması yok link de burada: https://www.biletix.com/etkinlik/07L01/TURKIYE/tr
19 Haziran 2021 Cumartesi 19:00'da Anadolu Müzik Kültürleri Derneği YouTube sayfasından canlı olarak yayınlanacak gecenin sanat yönetmenliğini Muammer Ketencoğlu, koordinasyonu Ercüment Gürçay ve moderasyonunu da Cenk Güray üstleniyor olacak.
Gecenin isimleri
Anadolu Müzik Kültürleri Derneği, Açık Radyo, İklimler ve Atölye Shiraz'ın katkılarıyla düzenlenecek gecenin biletleri ise biletix.com'dan edinilebilecek. Gecede sahneye çıkacak isimler ise şöyle:
- Ali Kazım Akdağ, Efgan Rende & Ayşegül Aykaç, Ayfer Düzdaş, Ayfer Vardar, Ayşenur Kolivar & Kenan Yaşar, Ayşe Tütüncü, Banu Kanıbelli, BAU Medeniyetlerin Sesi Koro ve Orkestrası, Birol Topaloğlu & Yaşar Kurt, Brenna MacCrimmon & Ladom Ensemble, Cenk Erdoğan, Chromas Korosu, Emin İgüs, Emre Dayıoğlu & Teke Trio, Erkut Özkan, Evrim Ateşler, Grup Horizon, Gülcan Altan, Güler Gültekin, Haldun Karabudak, Havva Karakaş, İnce Saz, Janet & Jak Esim, Kamuran Terzioğlu, MAGMA & Boğaziçi Caz Korosu Ailesi & Masis Aram Gözbek, Marem Gökhan Şen, Melisa Tuğ & Kübra Ocak, Mehmet Erenler, Mehmet Atlı, Melike Demirağ & Ruhi Su Dostlar Korosu, Mihrap Eskiocak, Muammer Ketencoğlu & Balkan Yolculuğu, Murat Toktaş (Siya Siyabend), Münip Utandı, Sakoband, Salih Korkut Peker, Samida, Selen Gülün, Suren Asaduryan & Volkan İncüvez, So Duo, SUSİ Korosu (Almanya), Şuşan Kalataş, Tangesta- Tangueros De Estambul, Teneke Trampet , Ulaş Özdemir, Vokaliz, Yansımalar, Yasemin Yurduşen Çanakçı & Erkan Çanakçı, Yeşim Kantekin.
Belki müzik sektörü çalışanları olarak durumumuz pek iyi olmayabilir ama müzik tamamen sustuğunda dizilerden, maçlardan, reklamlardan, televizyon programlarından ve telefon ekranlarından çıktığında ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak zihninizden de çıktığında olabilecekleri düşünebiliyor musunuz?
Şimdi usulca uzanın ve her şeyin sesini bir süreliğine kısın. Olmuyor değil mi? Müzisyenler ve müzik emekçileri olarak kendimiz kendimize çalıp söylemeye devam ederiz çünkü müzik, su içmek gibi bir şey çoğumuz için.
Oysa dinleyici müzik olmazsa ne yapacak, biraz bunu düşünmenin zamanı sanki.
Ey dinleyici; ne dersin, müziksizlik normalleştirilsin mi?
Yazıyı herkesten önce okuyup naif dokunuşlarıyla düzenlememe yardımcı olan Ozan Arıkan'a teşekkürlerimle...
*Burhan Şeşen'in meclisteki konuşması. Gazete Müstehak aracılığıyla.
(ÖD/PT)