Burada yapılması gereken birinci saptama, Yargıtay kararının DEHAP tüzel kişiliği ile ilgili olmadığı, bazı yöneticilerinin sahtecilik eylemi ile ilgili olduğu noktasıdır.
Oyların iptali, Anayasaya aykırı
Bu karar üzerine, anlaşıldığı kadarıyla Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) itirazda bulunulmuş. Elbette YSK şimdi oturup bir karar verecek. YSKnın önünde üç tane seçenek olduğu belirtiliyor.
Bunlardan birincisi, DEHAPa verilen oyların iptal edilmesi ve milletvekili dağılımının yeniden yapılması.
Bunun hiçbir hukuki tutarlılığı olmadığı kanaatindeyim. Çünkü, seçmen tamamen hukuka uygun olarak düzenlendiğini düşündüğü bir seçimde anayasal seçme hakkını kullanmıştır. Seçmenin bu hakkı kullanarak verdiği oyları iptal etme yetkisine hiçbir kurum sahip değildir. Bu açık bir anayasa ihlali oluşturur eğer bu oylar iptal edilirse. Dolayısıyla, YSKnın böyle bir yetkisi yoktur. Bu seçeneği ben saf dışı bırakıyorum.
2002 seçimleri, usulüne uygun yapıldı
Ortaya atılan ikinci seçenek, YSKnın seçimlerin temelinde bir kanunsuzluk olduğu düşüncesi ile seçimi iptal etmesi seçeneği.
Bu konuda da, geçmişe dönerek olayı incelemek gerekiyor: Bildiğiniz gibi 2002 seçimleri öncesinde Yargıtay Başsavcısı DEHAPın seçimlere girebileceğini önce belirtmiştir. YSK da, Yargıtay Başsavcısından aldığı bilgiler doğrultusunda, hangi siyasi partilerin seçimlere girebileceğini belirlemiş ve bunu ilan etmiştir.
Aradan bir süre geçtikten sonra, DEHAPın seçime giremeyeceği konusunda Yargıtay Başsavcısının bir itirazı olmuştur. YSK bu itirazı da yeterli delil olmadığı nedeniyle reddetmiştir. YSKnın kararları da kesindir.
Dolayısıyla, artık 2002 seçimi tamamen usulüne uygun olarak yapılmış görünmektedir. Türkiyedeki bütün seçmenler bu çerçeve içinde oylarını kullanmışlardır ve onların oy haklarına saygı duymak gerekir.
Seçilen milletvekilleri, milletvekili olmalarından ötürü herhangi bir kusur taşımamaktadır. Onlar da tamamen YSKnın verdiği kararlar çerçevesinde yapılan bir seçim sonucunda seçilmişlerdir. Kendilerine atfedilecek herhangi bir kusur, milletvekili seçilmelerini engelleyecek herhangi bir durum ortada yoktur.
YSK iptal başvurusunu reddetmeli
Bir başka nokta ise, bu seçim başlamış ve bitmiştir. YSKnın yetkisi, seçimlerin başlamasından itibaren bitmesine kadar sürer. 2002 seçimleri artık bittiğine göre, YSKnın bu konuda yapacağı bir şey yoktur. İtiraz süreleri dolmuştur, yapılan itirazlar reddedilmiştir, seçim yapılmış, seçim sonuçları resmen açıklanmıştır. Milletvekillerinin mazbataları verilmiş, TBMM 11 ay önce çalışmaya başlamıştır.
Dolayısıyla, seçim bittiğine göre, YSKnın bitmiş bir seçim hakkında herhangi bir karar verme yetkisi ortada bulunmamaktadır.
Burada, DEHAPın bazı yöneticilerinin sahtecilik yapmış olmasıyla başka bazı siyasi partiler kendi haklarının ihlal edildiğini düşünüyorlarsa, bunun karşısında seçmenin ve seçilenlerin de bulunduğunu unutmamak gerekir.
Sonuç olarak, YSKnın seçimi iptal etmek gibi bir yetkisinin olmadığı kanaatindeyim. Bir tek seçenek kalıyor geriye, YSK yapılan başvuruyu reddetmek durumundadır.
Erken seçim, siyasi bir karardır
Meclisin erken seçime gidip gitmeyeceği, olayın siyasi bir yönüdür. Elbette TBMM seçimle ilgili bütün bu tartışmalara bir son vermek için seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Verirse, muhtemelen iyi de olur.
Ama, eğer TBMM böyle bir karar vermezse, TBMMyi suçlamamızı gerektiren bir durum da ortada yoktur. Meclis meşru bir meclistir. Bunun içinden kurulmuş olan hükümet de meşru bir hükümettir.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), şu anda kamuoyu yoklamalarına göre güçlü görünmektedir; bu durumu değerlendirip bir erken seçime gitmeyi tercih de edebilir. Ama bu tamamen siyasi bir değerlendirme olacaktır, bunun hukuki bir yönü yok. (BB)