Halkımızın türlü yetenekleri olduğunu biliyordum ama makarna suyundan çorba yapma yeteneği olduğunu yeni öğrendim. Geçenlerde bir televizyon kanalındaki evlenme programından yansıyan diyaloglar hayli ilgimi çekti. Durdum ve kulak kabarttım. Dinledikçe de halkımızın tevekkülünün koyuluğunda ne yetenekler edindiğini öğrendim. Daha doğrusu, egemenlerin tevekkülle terbiye ettiği halkımızın nasıl yetenekler geliştirmek zorunda kaldığını gördüm.
Programa evlenme adayı olarak katılan bir kadın, 650 milyon lirayla geçindiğini söyledi. Seyircilerden biri atılıp, "O parayla yaşanır mı" diye itiraz etti. Kadın geçinildiğini hem de çok iyi geçindiğini söyledi. Seyirci, adayın saçını gösterip "Saçını nasıl yaptırdın" diye sordu. Kadın da "Ben yaptım saçımı" dedi. Seyirci bu sefer ev kirası, elektrik, su, mutfak diye sıraladı ve "Bu para neye yeter" diye ısrarcı oldu. Bu sohbete diğer seyirciler de ortak oldu. Büyük bir kısmı geçinilir diyerek adayı destekledi. "Gecekonduda ucuz evler var" diye destek verenler de oldu.
Tevekkül Don Kişotluğu bu olsa gerek. Çünkü bir coşma hali vardı seyircilerde. Biri heyecanla, "Yorganına göre uzatacaksın kardeşim kendini" dedi ve seyircilerden büyük bir alkış aldı. Sonrasında herkes ekonomi reçeteleri vermeye başladı. Ne de olsa bütün mesele "ekonomik olmaktaydı".
Bu heyecan haline programın sunucusu da katıldı. O da cilt için badem yağı, gül suyu kullanılabileceğini hatta kendisinin de gül suyu kullandığını ve tutarının da üç milyon olduğunu söyledi.
Aylığı epey yüklü olan sunucunun gerçekten bunları kullanıp kullanmadığını bilemem ama en ilginç tarif bir seyirciden geldi. "Ben makarna suyundan çorba yapıyorum" dedi. Kalabalıktaki şaşırma hali yerini meraka bıraktı. Kadın da tarif vermeye başladı. Derken sunucu da makarnalı tarife katıldı ve önemli bir uyarıda bulundu. "Sakın makarnayı soğuk suyla yıkamayın, bütün vitamini gider" dedi.
Belki de yoksul halkımızın etten çok makarnadan vitamin aldığını düşündüğü için bu elzem hatırlatmada bulundu. Muhalif olan seyirci söz istedi ve sitem etti: "Ben buraya bakınca ileri gidemeyeceğimizi anladım".
Egemenler, yoksulluğuna itiraz edenleri değil, yoksulluğundan tevekkül reçeteleri çıkaranları sever ve bunun için de çok uğraşır. Bu nedenle evlilik programlarında insanların kendilerine tevekkül ortakları aramasını, açlar ordusunun yürümesine yeğler.
Aklıma Nazım'ın dizeleri geliyor:
"Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeğe doymak için
ete doymak için
kitaba doymak için
hürriyete doymak için".
Halkımızın ekmeğe ve özgürlüğe doyduğu günleri görmek umuduyla...