Lilith'i pek kimse bilmez. Gizlenen bir kadındır o. "Kim kiminle yattı" haberlerinin peşindeki günümüz magazincilerinin ilgi alana da girmemiştir elbette.
Lilith'in "ilk kadın" olduğunu ben yıllar önce öğrenmiş, hatta hakkında bir yazı bile yazmıştım.
Bu tarihi olayı öğrenince hemen Lilith'ten yana tavır da koymuştum. Böylece "Havva anamız mı yoksa Lilith anamız mı?" maçında kesinlikle 'Lilith tribünü'nde yerimi ayırtmıştım. (Bizim tribün boş şu anda, onu da söyleyeyim ama ben zaten kalabalıklarla saf tutmayı da pek sevmem, yani durumumdan memnunum)
Neden Havva'nın (batıda Eva) değil de Lilith'in yanındayım?
Çünküüüü..
Lilith, Havva (Eva) gibi Adem'in kaburga kemiğinden değil, aynen Adem gibi topraktan yaratılmış. Yani Adem'le eşit..
Havva'dan önce olmuş... Adem gibi...
Eee sonra?
Adem'le eşit olduğu için, yani onunla bilek güreşine ya da ne bileyim kim daha uzağa işer yarışına girdiği için cezalandırılmış, ortalıktan silinmiş. Bir daha adı bile anılmamış.
Bu yüzden kutsal metinlerde, insanlığın anası olarak bize Adem'in kaburga kemiğinden olma Havva kakalanıyor hep.
Ey kadınlar öyle Adem'le eşitlik isteyip Lilith gibi başkaldıranlardan olmayın yoksa kim vurduya gidersiniz, sizi de gündemden silerler ve de adınız bile unutulur!
Bu korkutmaca/dayatmacaya karşı olduğum için Lilith'in yanında yerimi ayırtıp, adımı pek bilinmeyen bu hatunun taraftar listesine yazdırmıştım ama kimin umrunda.
Lilith magazin basınınca bilinmediği için benim taraftarlığımı da kimse umursamadı elbette.
Hatta acı itiraf. Lilith'i ben bile unutayazdım..
Taa ki 7. His kitabını okuyana kadar. Mehmet Öngeoğlu'nun son kitabını elimden bırakamadan bir gecede tamamlayana kadar.
Derin okumalara dalıp, tarihi metinleri, kutsal kitapları filan yalayıp yutan, sonra da Ankara gazeteciliğini bir yana bırakıp kitap yazmaya koyulan Mehmet arkadaşımız, Lilith'i bu kitapta karşıma çıkardı yeniden.
Üstelik de benim hiç bilmediğim yanlarını anlatıp, Lilith'in yediği 'naneleri' de sergilemiş. Ben de Lilith öyküsüne ulaşmıştım ama doğrusu Mehmet Öngeoğlu kadar derinine varamamıştım olayın.
Mehmet'in anlatımına göre (ben yalancısıyım) meğer Lilith anamız (Havva'ya herkes ana diyor da Lilith'e diyen yok ama galiba bazılarımızın gerçek anası o) ne fındıklar kırmış ne fındıklar?
Yahu Adem'den başka adam yok ortalıkta hatta daha Havva bile yok? Nerede bulmuş mercimeği fırına verecek adamı da, fındık kırmış diye düşünebilirsiniz gayet haklı olarak..
Mehmet'e göre bulmuş işte bazılarını...
İşin "püfff noktası" da burada işte..
Adının 7. His olmasına, kapağının da parapsikoloji kitaplarını andıran çağrışımlar yapmasına aldırmadan, okumaya daldığınızda, roman gibi başlayan bu kitapla, insanlardaki kötülüğün ve iyiliğin kaynaklarına doğru bir yolculuğa çıkıyorsunuz.
İnsanlık tarihine doğru yolculuk yaparken sanal Vikipedi veya tarihi AnaBritannica yetersiz kalınca, kutsal kitaplardaki kadim öyküler giriyor devreye.
Böylece Lilith anamız ve magazinel öyküleri kutsal kadim kitaplardan aktarılıyor. Peki Adem'den başka kimlerle kırıştırmış Liliht anamız? Başkaca bir insanoğlu olmadığına göre etrafta başkaca kimler varsa, melekler, şeytanlar, ecinniler filan falan. Neden olmasın?
Eh onlardan olma çocuklar da yarı insan yarı hayvan, yarı kuş, yarı vahşi, yarı şeytan, yarı canavar, yarı şu, yarı bu... Mehmet Öngeoğlu aklımıza getiriveriyor.
Tarihi öykülerde karşımıza çıkan kanatlı at Pegasus'lar.. Bizim tarihimizdeki şanlı Ergenekon (Silivri'deki değil) dağından çıkan bebeleri emziren kurt öyküleri. Roma imparatorluğunun kökenindeki Romus ve Romulus isimli kurtlar.
Acaba bunlar Lilith'den doğma ama Adem'den olmayan yaratıkların uzantıları mıydı? Yarı canavar yarı hayvan ataların çocukları da halen aramızda salınıp duruyorlar mı?
Sonraları genleri başkaca insanoğulları ve kızları ile zaman içinde karışa karışa bir hayli düzene girmiş ama asılları arada bir kendilerini gösteriyor olabilirler mi?
Hani şu insanları öldüren, kadınları döven, vuran kıran yarı hayvan yaratıklar acaba Lilith ananın şeytanla ve ecinnilerle filan birleşmesinin soyundan mı geliyor diye endişelere düşmüş Mehmet Öngeoğlu kitabında.
Ya yazılanlar doğru ise 'Eyvah suç yine biz kadınlara yıkıldı" diye düşünmeye başladım bu kez. Üstelik de benim Havva değil de Lilith diye taraf tuttuğum hatun mu bu kötülüklerin kaynağı. Ee pes yani.. Yanlış ata mı oynadım ben şimdi?
Derin üzüntülere dalmış keder içinde televizyonu açtım biraz oyalanmak için. Karşıma popüler TV dizimiz çıkmaz mı: Fatmagül'ün suçu ne?
Fatmagül'ün suçu ne? ismi sadece TV'de değil, Kadıköy'deki bir cafe'nin içki mönü'sünde kokteyl adı olarak adı olarak da karşıma çıktı bugünlerde.
Yaaa. Öyle ya. Tecavüzün bazı yaratıklardaki cazibesi sadece TV ratinglerini değil kokteyl isimlerini bile etkiliyor.
Ben de bu konudan yola çıkarak düşünmeye başladım.
Ya Fatmagül'ün başına gelenler onun da başına geldi ise?
Ya Lilith de tecavüze uğradıysa..
Böylece gönlümü ferahlattım.
Lilith'in suçu ne?
Belki de şeytanın, iblisin filan tecavüzüne uğradı. Yarı şeytan mahlukları doğurmak zorunda kaldı.
Kötülüğün kaynağı Lilith mi, şeytan mı, ecinniler mi bilemem artık..
Bu öyküler, yaşanmışlıklar veya yaşanmamışlıkları ile artık tarihin derinliklerinde kalmış. Ama belki de doğruluk payları vardır.
Kadim öykülerin anlattığı olayların günümüze yansıyan artıkları yani yarı iblislerin çocuklarının çocuklarının çocukları bugün Fatmagül'lere, çocuk yaştaki yavrularına tecavüz ediyor, kadınları öldürüyor, her türlü melaneti ve pisliği yapıp kötülüğün kaynağında yer alıyorlar belki de.
Üstelik de hakim, savcı, polis, mülki amir rollerine bürünmüş ama aslında bu "iblis genleri"nden gelme bazıları da bu olayları tek gözle görüp diğer gözlerini kapatarak failleri koruyorlar belki de..
İşte böyle şeyler düşündürdü bana 7. His.. Bu kitabı okumak, günümüzün fena halde sıkıldığım abuk gündemlerinin dışına çıkıp, farklı şeyler düşünmek için keyifli bir beyin egzersiziydi. (FÖ/BA)
* Mehmet Öngeoğlu, 7. His, Kitapyurdu Yayınları, 2012, 194 sayfa
FÜSUN ÖZBİLGEN'DEN
Lilith’in Suçu Ne?
Acaba bunlar Lilith‘den doğma ama Adem’den olmayan yaratıkların uzantıları mıydı? Yarı canavar yarı hayvan ataların çocukları da halen aramızda salınıp duruyorlar mı? Ayrıntılar Öngeoğlu'nun kitabı 7. His'te.
ilgili haberler
Hak odaklı, çok sesli, bağımsız gazeteciliği güçlendirmek için bianet desteğinizi bekliyor.
ilgili haberler
diğer yazıları
FÜSUN ÖZBİLGEN'DEN ERBİL TUŞALP
Erbilovski için yazı yazmak zor geliyor
6 Eylül 2020
FÜSUN ÖZBİLGEN YAZDI
Ah O Gemide Ben de Ol(ma)saydım!!
23 Şubat 2020
FÜSUN ÖZBİLGEN YAZDI
Cam Tavanı Nasıl Kırdım da Yazı İşleri Müdürü Oldum?
11 Ocak 2018
FÜSUN ÖZBİLGEN YAZDI
Bu Eğitim Şart mı?
6 Ekim 2017
FÜSUN ÖZBİLGEN YAZDI
Akgül Teyze 43 Yıl Acısıyla Yaşadığı Kızı Hatice Alankuş'la Yanyana Artık
3 Ocak 2017