"Bütçede kesinti yapmak yerine sistemin iyileştirilmesi yaklaşımının benimsenmesi kamuoyunun moralini de yükseltecektir."
Bu cümle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Direktörü Dr. Marc Danzon'la yapılan bir görüşmeden.
"Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi" çevirerek sitesinde yer vermiş.
"Etkisi oldu, olmadı, az oldu, olmayacak" gibi yorumlarla ülkemizde de yaşanan "küresel mali kriz" sağlık alanını ve toplum sağlığını etkileyecek. Bunu herkes görebilir.
Çünkü bu ülkede sağlık hizmeti son beş yılda giderek artan şekilde bir "hak" olmaktan çıkarılıp "para ve piyasa" temelli hale getirildi.
"Sağlıkta Dönüşüm Programı" bunun adı. Cebinde ya da sigortası primini ödeyecek parası olmayan hizmete ulaşamıyor.
Krizde insanlar sağlık hizmetinden vazgeçiyor
Mali kriz istihdamı, dolayısıyla da sağlığı etkileyecek. Zor koşullarda insanlar "sağlık hizmeti"nden vazgeçiyor.Bu bir "kehanet" değil. Örnekleri çok. Özellikle yoksul kesimde! Sağlık sorunu "ölümcül" olduğu anda hizmete ulaşılmaya çalışıyor. Bu da "yitirilenlerin" boyutunu büyütüyor.
O nedenledir ki Danzon şöyle diyor:
"Mali krizle hemen ilgilendim çünkü sağlığın çok kırılgan bir belirleyici olduğunu biliyoruz ve küresel bir kriz anında sağlık hemen olumsuz etkilenir. Kısa bir süre önce bir sağlık bakanı bana kriz nedeniyle sağlık bütçesinde kesinti yapıldığını söyledi. Bu tür bütçe kısıtlamalarından en olumsuz etkilenecek kimseler yoksullardır. Tüm ülkelerin sağlık bütçelerinin etkileneceğini, kaynakları kısıtlı olan ülkelerin ise daha da fazla etkileneceğini düşünüyorum."
Danzon sağlık bakanlarına, hükümetlerinden ya da ekonomik sektörlerden gelecek baskılara karşı "arkalarında bizi hissetsinler" diyor.
Benzer şeyleri TTB Merkez Konsey Delegesi Dr. Yaşar Çelik de söylüyor:
"Sağlıkta Dönüşüm adı altında uygulanan bu politikaların başta sağlık ve hekimlik ortamı olmak üzere tüm toplum üzerinde yakıcı sonuçlarının hissedileceği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Anlaşılan o ki tüm toplumla birlikte yıllardır bu politikaları uygulayanları da altında bırakacak bir çöküşe hızla sürüklenmekteyiz. Artık görülmelidir ki sağlık alanını piyasalaştırmanın fikri ve ahlaki bir zemini kalmamıştır ve doğaldır ki bunu amaçlayan böyle bir programın geleceğinden de bahsetmenin olanağı kalmamıştır."
Hekimler ve toplum el ele davranmalı
Aslında bunlar DSÖ'nün dünyada sağlık hizmetleri için Alma Ata'da önerdiği ancak hemen hemen hiç uygulanmayan çözüm önerilerinin "otuzuncu" yıl dönümünde söyleniyor.
Koruyucu hekimliği temel alan, genel vergilerden karşılanan ve tümüyle kamusal olarak bir sağlık sistemi, eğer tüm dünyada uygulanmış olsaydı, sağlığımız "mali kriz"lerden asla etkilenmezdi.
Bu konuda "hekimler ve sağlık hizmetine gereksinim duyanlar" el ele davranmalılar. Onların bu gerçekleri anlamaları ve birlikte davranmaları, durumun farklı olabileceğine ilişkin örnekler yaratmaları gerekiyor.
Hekimler hizmet verirken zaman ayırdıkları "parasal işleri" dolayısıyla "para kaygılarını" bırakmalılar.
Hizmetten yararlananlar da paraları olmasa bile bu hizmetlere gereksindiklerini, hizmete ulaşmanın hakları olduğunu belirtip sağlık kurumlarının hizmet talep etmeliler.
Medya da "mali kriz"i şimdikinden başka türlü tartışacak, sağlığa yansımasını sergileyecektir.
O zaman sağlık sisteminin gereksindiği destek inanın DSÖ'nün verdiğinden daha fazla ve daha etkin olabilir.
"Şimdi herkese eşit, ulaşılabilir nitelikli kamusal bir sağlık sistemini talep ve tesis etmenin zamanıdır." (MS/TK)