Hava soğuk, insanlar belli ki iklime alışık değil, kendilerini korumaya alarak eski Rus mimarisinin izleri arasında yollarını bulmaya çalışıyorlar, her köşe başında ellerinde kameralı birileri bir şeyler çekiyor, Orhan Pamuk’un “Kar”ı Avrupalı genç sinemacıların diliyle filme aktarılıyor, belki de bu topraklarda ilk kez bir Kürt genci, bir Ermeni kadınından “halkınıza yaptığımız her şey için halkım adına özür diliyorum” diyor, Cem Yılmaz kendinden bekleneni yapmıyor, güldürmüyor, sadece sinema üzerine konuşuyor, üstelik de iyi konuşuyor, kadın emeği keçeden kazlar kapışılıyor ve şehre film geliyor…
Bu bir paragrafa sığan ve sığamayan bir hafta, geçtiğimiz haftaydı, mekansa Kars…
Ankara Sinema Derneği tarafından düzenlenen 13. Avrupa Filmleri Festivali- Gezici Festival ve Uluslararası Altın Kaz Film Yarışması geçen hafta Kars’taydı.
Kars, tıpkı geçen yılda olduğu gibi bu yıl da Gezici Festival’in Ankara, Samsun ve Bosna Hersek ile birlikte ev sahiplerindendi. Kars Belediyesi festivale beşinci kez ev sahipliği yaptı, Uluslararası Altın Kaz Film Yarışması ise ikinci kez gerçekleştirildi.
Bunuel’den Bresson’a…
Karslılar, bir hafta boyunca, aralarında dünya sinemasını yüzaklarından Michael Haneke, Yılmaz Güney, Luis Bunuel, Robert Bresson, Michelangelo Antonioni gibi isimlerin filmlerinin de olduğu 30’a yakın film izlediler, Cem Yılmaz’dan Tarık Akan’a, Serra Yılmaz'a Türkiye sinemasının önemli oyuncularıyla sohbet ettiler, Avrupa’nın ve Kafkasların farklı kentlerinden gelen gençlerin Orhan Pamuk’un Kar romanı üzerine çektikleri kısa filmlere, sokaklarda Kars belgeselleri üreten gençlere ve bir yarışma kapsamında seçilen Kars öykülerinin filmleştirilme sürecine tanıklık ettiler.
Festivalin en ilgi çeken bölümü hiç kuşkusuz 25 yıl sonra yeni görüntüleriyle Yılmaz Güney’in "Yol"u üzerine yapılan söyleşiydi. Yaklaşık 300 kişi, soluk almadan filmin çekilen ama montajda kullanılmayan at sahnesini izledi, Tarık Akan’ın soğuktan donmamak için atın karnını yarıp ayaklarını içine soktuğu anda festival başkanı Ahmet Boyacıoğlu’nun da dediği gibi, “Söz bitti”.
Keçeden kazlar
Kars, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da film festivali ile birlikte bambaşka bir havaya büründü, kente gelen yaklaşık 200 konuk şehrin sokaklarında gerçek bir panayır yaratmayı başardı.
Karslılar festival için belli ki iyi hazırlanmışlardı. Karslı kültür ve sanat aktörlerinin yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştıkları, Anadolu Kültür, Chrest Vakfı ve Avrupa Kültür Vakfı desteği ile yayınlanan Kars Kent Rehberi, film festivali sırasında okuyucuyla buluştu. Kitap, Karsla ilgili şimdiye kadar yayınlanan ilk rehber olma özelliğini taşıyor.
Festivale gelen her konuk, Ankara Sinema Derneği’nin kendileri için hazırladığı festival dosyası ile karşılandı. Ama dosya, bildik promosyon dosyalarından değildi, Kars Ka-mer’li kadınların Anadolu Kültür desteği ile bir yıldır sürdürdüğü keçe atölyesinin sonucunda, kadınlar ilk siparişlerini almışlardı, rengarenk keçe dosyalar festival konuklarının elindeydi hafta boyunca.
Kamerli kadınların festival için tek hazırlıkları keçe dosyalar değildi elbette. Keçe, festivalin maskotu Kars kazına hayat vermişti, herkesin elinde birer tane keçeden çanta, yelek ya da örtü vardı. Kamerli kadınlar emeklerinin karşılıklarını aldılar.
Festival kapsamında Kars Sanat Merkezi galerisinde açılan, fotoğraf sanatçısı Attila Durak’ın "Ebru: Kültürel Çeşitlilik Üzerine Yansımalar" sergisi ise festivalin bir başka önemli etkinliğiydi. Durak’ın sergisine Anadolu turnesindeki her kentte olduğu gibi sergi kitabına kendi ebrularını döken yazarlar sözleriyle destek verdiler. Kars Sanat Merkezi’nde gerçekleşen Ebru söyleşisine Nebahat Akkoç, Ayşe Gül Altınay, Akif Kurtuluş, Takuhi Tovmasyan ve Attila Durak katıldı, hepsi kendi ebrusunu anlattı.
Bütün ölmüşlerimiz için helva…
Tovmasyan’ın Ermeni olduğu için okula alınmamasını anlattığı o çok etkileyici konuşmasının hemen ardından söz alan bir genç ise haftanın en müthiş cümlelerini sarf etti kanımca: “Bize okul yıllarımız boyunca Ermenilerin kötü olduğu anlatıldı, biz hep düşman yetiştirildik, neler olduğunu bilerek büyümedik, ben şimdi halkınızın başına gelen herşey için sizden özür diliyorum.”
Tovmasyan, söyleşinin hemen ardından Karslıları Ka-mer Mutfak’a davet etti. O akşam, Ka-mer’in Kars’taki lokantasında, yer, yurt, millet ayırmaksızın bütün ölmüşlerimiz için helva kavurdu Takuhi hanım …
Kentte bütün bunlar olurken, Karslılar film izliyorlardı. Yedi günde, toplam 53 seansta, onlarca filmi binlerce insan izledi, yeni dönem Türkiye sinemasının önemli filmleri ücretsiz gösterildi, Kars’a film geldi…
Festival, perşembe günü gerçekleşen ödül töreni ile son buldu. Tamamı kadınlardan oluşan seçici juri, Sırbistan, Almanya ve Macaristan ortak yapımı olan Tuzak/The Trap’i Altın Kaz ödülüne layık buldu. Srdan Golubovic’in yönetmenliğini yaptığı film bir aile dramından yola çıkarak Sırbistan’ın çelişkilerinin ve sorunlarının olağanüstü bir dille anlatıyor.
Gezici festival, cuma günü tekerleklerini çalıştırdı, Samsun’a doğru yola çıktı, Karslılar ise şimdiden gelecek sene kimlerin geleceğini konuşmaya başladı…(ÇM/NZ)