“Karabük’te öğrencilerin büyük bir kısmı konuşmamayı tercih ediyor. Konuşanlar ise Dina’nın ailesini hatırlatıyor: Gerçek açığa çıksın, suçlu kim ise en ağır cezayı alsın. Ailesi ancak böyle huzur bulur.”
26 Mart 2023’te Zonguldak Karabük yolu üzerindeki Filyos Çayı'nda cansız bedeni bulunan Gabonlu üniversite öğrencisi Jeannah Dinabongho Ibouanga’nın ölümüne dair açılan davanın hemen öncesinde konuştuğum öğrencilerin cümleleriydi bu okuduklarınız
İlk duruşma 8 Kasım 2023’te görülmüş, Dina İçin Feministlerin çağrısına yanıt veren onlarca kadın Karabük’e gidip davayı takip etmişti.
Hemen arada şu çelişkiye de dikkat çekeyim bu detay davanın seyrini değiştirecek cinsten.
Davada Dursun A. tek sanık olarak yargılanıyor ancak Dina İçin Feministler ve davayı takip eden feminist avukatlar, savcılığın inatla görmediği hali ile iddianameye almadığı Dina’nın Dursun A. ile karşılaşmasından önce bir apartman dairesinde tutulması, ordan kaçmaya çalışması gibi olayların da dosyaya eklenmesi gerektiğini söylüyor. Elbette bu olaylara karışan kişilerin tespit edilip dosyaya eklenmesini de.
Savcılık, bu talepleri görmediği gibi ilk duruşmada tanıkların ve avukatların söylemlerini de mahkeme görmedi.
8 Kasım 2013 Çarşamba günkü ilk duruşmaya dönecek olursak, Dina İçin Feminsitler, davayı takip etmek üzere kente adım attıkları andan itibaren sanki bu kadınlar olağan bir şüpheliymiş takip edildiler, bazılarına GBT uygulaması yapıldı.
Gabon’daki askeri darbe ve uçak biletlerinin bir hayli yüksek olmasından dolayı Dina’nın ailesi davaya gelemedi, bu nedenle feministlerin orada olması Karabük’teki siyah öğrenciler için ayrı mahkeme heyeti için ayrı bir önemdeydi.
İkinci duruşma 24 Ocak 2024’teydi. Bu duruşmada ise Dina’nın ailesi hazırdı. Dina İçin Feministler de davayı takip etmek üzere yine oradaydı.
Karabük’ün itibarı
Avukatlardan aldığım bilgiye göre, Mahkeme Heyeti, Dina’nın annesinin sözünü sürekli olarak kesiyor, aileye bir mağdur yakını gibi değil suçluymuş gibi davranıyor.
Mahkeme Heyeti’nin sert tavrı sadece Dina’nın ailesine değil, Dina’nın feminist avukatlarına da benzer yaklaşıyor, mahkeme başkanı, avukatlarla ırkçılık tartışmasına giriyor.
“Karabük’ün itibarı” diye tutturuyor heyet, avukatlara “Karabük’te ırkçılık var diyemezsiniz derseniz zapta geçeriz” diye çıkışıyor.
“Karabük ırkçılık var mı tartışmasına faşistler nokta koydu”
O gün yaşananları Dina’nın avukatlarından Gülyeter Aktepe, bugün Feminist Mekan’da düzenlenen açıklamada daha açık anlattı:
“24 Ocak’taki duruşmada biz zaten ırkçılık tartışmasında olduğu gibi, Dina’nın annesiyle olan yazışmalarında söylediği gibi Türkiye'de ırkçılığa maruz kalıyorum. Karabük'te ırkçılık var, Sakarya'ya gitmek istiyorum."
"Ölürsem sorumlu burada yaşayanlardır gibi söylemleri olduğu için biz bu noktada özellikle ve ırkçılığı öne çıkararak böyle bir ırkçılığa dayanan bir mesele varsa da bu gerçeklikle açığa çıkarılsın iddiasıyla duruşmada savunma yaptığımız sırada mahkeme heyeti doğrudan Karabük'ün itibarına dair bir savunma hattı kurdu kendisine."
"Ve Karabük'te hiçbir şekilde ırkçılık olmadığını, eğer bir ırkçılık olsaydı bu kadar göçmen öğrencinin buraya gelmeyeceğini söyledi. Karabük'e ırkçılık olup olmadığına dair noktayı Karabük'teki faşistler koydular. Ve bu yüzden de daha derin bir araştırmanın yapılması gerekiyor.”
Irkçılık ve patriyarka Dina’yı ölüme götürdü
Şunu mahkeme heyetinin net olarak görmesi gerekiyor, Karabük’te ırkçılık vardı ve zaman zaman cinsiyetçilik ve kadın düşmanlığı ile zaman zaman da daha da güçlenen patriyarka ile iş birliğini sürdürerek Dina’yı ölümüne götüren süreci ördü.
O gün Dina’yı ölüme götüren ikili bugünlerde kentte kendisini iyice gösteriyor. Siyah öğrenciler evlerden çıkamaz hale geldi.
HIV ve HPV yaydıklarını iddia ettikleri öğrencilere yönelik nefret söylemleri yayılırken ve maalesef bir yandan medyanın dili ile “normalleşip” “yaygınlaşırken” öğrenciler için sağlık raporları alınması vs. gibi şartlar konuldu.
Türkiye’deki en fazla yabancı öğrenci ile övünen üniversite yönetimi o gün Dina’yı korumadığı gibi bugün de bu öğrencileri korumamayı tercih ediyor.
Öğrenciler, özellikle siyah kadın öğrenciler Karabük’te patriyarkanın saldırısı altında iken şimdi bir de hedef haline getirildiler.
Kentte yaşayan az sayıdaki sivil toplum örgütü temsilcisi, akademisyen ve feministi bir kenara bırakırsak bu öğrencilerin yanında kimse yok demek çok iddialı olmasa gerek.
Bir de İstanbul’dan destekçileri var.
Seslerini duyup duyurmaya çalışan Dina İçin Feministler, bugün Beyoğlu’ndaki Feminist Mekan’da hem öğrencilerin yaşadıkları sorunlara dikkat çekti hem de Dina davasında mahkeme heyetinin “ırkçılık yok Karabük’ün itibarı var” iddiasına vurgu yaptı.
Başta hatırlattığım öğrencilerin cümlesini yine hatırlatmak isterim:
“Karabük’te öğrencilerin büyük bir kısmı konuşmamayı tercih ediyor. Konuşanlar ise Dina’nın ailesini hatırlatıyor: Gerçek açığa çıksın, suçlu kim ise en ağır cezayı alsın. Ailesi ancak böyle huzur bulur.”
Dina’nın ailesinin 24 Ocak’taki duruşmada "Türkiye’nin adaletini gördüğü" pek söylenemez, bakalım 29 Nisan’daki üçüncü duruşmada mahkemenin tavrı ne olacak?
Takipteyiz.
Irkçı saldırılara karşı hangi önlemleri alacaksınız?
Ek olarak, bugün, Dina İçin Feministler’den Nil Delahaye’nin okuduğu açıklama özetle şöyle:
“Irkçılığa elbette ki en çok kadın göçmen öğrenciler maruz kalıyordu dünyanın her yerinde olduğu gibi. Bir göçmen siyah kadın öğrenci arkadaşımız iki defa kaçırılma tehlikesi geçirdiğini anlattı.
Başka bir kadın arkadaşımız Karabüklü erkekler tarafından para karşılığı seks teklifi aldığını söyledi. Bütün bunlar tesadüf mü acaba? Özellikle göçmen öğrencilere uygulanan ırkçı ve cinsiyetçi bir tutum mu yoksa?
Biz bunların toplamına ‘tesadüf değil erkek şiddeti’ diyoruz. Siyah kadınların sokakta, markette, işyerinde rastgele bir erkek tarafından muhatap olduğu bu soruların teklif değil taciz olduğunu söylüyoruz.
“Afrika ülkeleri öğrencilerinin belirli bir ücret karşılığında geldiklerini, Karabük Üniversitesi Rektörünün ‘üniversitenin nasıl da kar getiren bir üniversite olduğunu’ anlata anlata bitiremediği söyleşisinden öğrendik.
Merak ediyoruz. Göçmen öğrencilerin can güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Irkçı saldırılara karşı hangi önlemleri alacaksınız? Yoksa ‘görmedim duymadım bilmiyorum’ demeye devam mı edeceksiniz? Göçmen öğrencileri siz bir kar aracı olarak görüyorsunuz belli ki ama biz öyle görmüyoruz haberiniz olsun.
Dina davası sürecinde tanıdığımız, yol arkadaşlığı yaptığımız Afrikalı göçmen öğrencilerin yalnız olmadığını Dina İçin Feministlerin onlarla birlikte olduğunu bilmelerini istiyoruz.
Dina davası nasıl bize emanet dediysek Dina'nın arkadaşları da bizim arkadaşımız diyoruz. Tekrarlıyoruz: göçmen öğrenciler yalnız değildir, feminist yol arkadaşları yanlarındadır, yanlarında olmaya devam edecektir.
Karabük’teki Afrikalı öğrenciler: Dina’nın ailesi Türkiye’deki adaleti görmeli
"En fazla yabancı öğrenci bizde" diye övünen Karabük Üniversitesi neden öğrencilerini korumuyor?
“DİNA’NIN SESİNİ DUYUYORUZ”
Feministlerden Dina’nın iddianamesine itiraz: Tek sanık kabul edilemez
DİNA DAVASININ İLK DURUŞMASI
Avukat Eyüboğlu: Keşif yapmak yerine şehir efsanelerini yazmışsınız
(EMK)