25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ydü. Bugünlerde kadına karşı şiddet, taciz, tecavüz, kadın cinayetleri azalmadı, arttı.
Okuldan sonra şöyle bir Beyoğlu’na uğrayayım demiştim. Bir gün önce Boğaziçi Üniversitesi Film Festivali’nden Tanrı İsterse adlı bir film izlemiştim. Ateist bir profesörle bir papazın arkadaşlığını anlatan bu film çok hoşuma gitmişti.
Beyoğlu’na gidince festivalden bir film daha izlemek istedim. İlginç bir rastlantı; militan bir kadının zorlu hayatını anlatan bir film çıktı karşıma: Jîn…
Malum, Reha Erdem’in filmlerindeki kadınlar; kırılgan, duyarlı, bir o kadar da güçlü kadınlardır, A-ay’dan beri bu böyledir.
Yalnız kadınlar mı, erkekler de duyarlıdır. Örneğin, Kosmos’un nereden geldiği belirsiz başkahramanı Battal, her ne kadar hırsız, kadın düşkünü olsa da son derece duyarlı bir adamdır.
Öte yandan Erdem’in kahramanları lanetlidir de… En olmayacak şeyler, bu kahramanların başına gelir. Jîn filmindeki Jîn de bu lanetten payını almış görünüyor.
Yine Reha Erdem’in filmlerinde doğa hem bir bütünlük, daha çok da bir karmaşa içindedir ve hayvanlar da bu karmaşanın birer kanıtı olarak sık sık karşımıza çıkarlar. Hayvanların simgesel bir yanı da vardır. Örneğin Jîn’in karşısına çıkan kaplumbağa, Jîn’in evini sırtında taşıdığının, başka bir deyişle yurtsuzluğunun belirtisidir.
Jîn’in hayvanlarla arasının iyi oluşu; doğallığının, doğayı ev, yurt edinişinin, belki de edinmek zorunda oluşunun kanıtıdır. Filmin sonunda Jîn, ağaçtan düşüp ölmek üzereyken hayvan dostları yanındadır. Yaşamının son anında onu yalnız bırakmazlar.
Jîn, PKK militanı bir kadının sıradan bir hayata yol alma çabasını ve başaramayışını anlatıyor. O çetin yolda işsizlik, parasızlık, tacizler, tutuklanmalar onu beklemektedir. İzmir’e gitmek üzere varmaya çalıştığı Mersin’e bir türlü varamaz. Sürekli ateş altındaki çatışma bölgesi onun yazgısı haline gelir. Ölüm her ne kadar peşini bırakmasa da, doğa sonuna kadar kucaklar onu… Yaptığı iyilikler, masallardaki gibi karşısına çıkar. Ama sonu masallardakine benzemez. Ölüm erkenden çalar kapısını…
Reha Erdem, diğer filmlerinde de olduğu gibi doğa, insan, müzik üçlüsünü en etkileyici şekilde birleştiriyor. Jîn rolündeki genç oyuncu Deniz Hasgüler, sakin ve hüzünlü oyunuyla filme çok yakışıyor. Erdem aynı zamanda tarafsız görünen ama barıştan yana tavrıyla sanatçı duruşunu hissettiriyor.
2012’de çekilen Jîn’i 3 yıl sonra, hem 25 Kasım’da hem de savaşın kol gezdiği zamanlarda izlemek, benim için son derece anlamlıydı. (SY/AS)