Güvenlik ve göçmenlik konularını her zaman beraber telafuz edip göçmenleri sadece iş gücü ve çözülmesi gereken bir "sorun" olarak tanımlayan sağ koalisyon İtalya'da zor günlerin geçeceğinin ilk haberlerini vermeye başladı.
Ayrılıkçı ırkçı parti Lega Nord (Kuzey Ligi), Forza İtalia (Haydi İtalya) ve Alleanza Nazionale (Ulusal Birlik) partilerinin birkaç küçük siyasi hareketle birleşip seçimleri kazanması ardından bakanlar listesini açıklayan Silvio Berlusconi'yi, göçmenlikle yapılan ilginç açıklamalar seyretti.
Bilhassa Lega Nord üyesi milletvekilleri ve geleceğin bakanları belirli bir gelir seviyesi olmayan göçmenlerin sınırdışı edilmesi, ROM'ların yaşadıkları alanların ortadan kaldırılması, sınırların yeni AB üyelerine kapatılması ve ülke dışında da yasadışı göçmenlikle "mücadele" edilmesi gibi yenilikleri anons ettiler.
Hükümetin "banal" olmayan tedbirleri
Birkaç gün önce 2005'te İslam dini peygamberi Muhammed ile ilgili karikatürü tişörtüne basan ve canlı yayında gösteren, ardından da bilhassa Libya'da İtalyan diplomatik makamlarına karşı şiddet eylemlerinin çıkmasını körükleyen Lega Nord üyesi Calderoli'nin bakan olacağını duyan Gaddafi ilk tepkisini vermişti.
Calderoli'nin özürü ardından dinen sular, coğrafi konumu nedeniyle bilhassa Libya'yı ilgilendiren ülke dışında da yasadışı göçmenleri engelleme siyasetinin açıklanması ile gene azmaya başladı.
Libya konuya kendisine maddi destek verilmedikçe hakim olamayacağını söylerken vaat edilen yardımların gerçekleşmemesi nedeniyle de tehdit yağdırmaya başladı.
Yeni hükümetin göçmen siyaseti içinde Kuzey Afrika'ya geçici barınma merkezleri koymak, sahillerde güvenlik görevlilerinin adedini arttırmak ve uluslararası ortak çalışmalar yapmak gibi "banal" tedbirler yok. Yeni hükümet yasadışı göçmenliği suç olarak tanımlamaya çalışıyor, ki bu da çoğunluğunun siyasi ilticada bulunduğu bu göçmelerin haklarını koruyan Birleşmiş Milletler kararlarının ve uluslararası hukukun rededilmesi anlamına geliyor.
Bu sebeple ilk etapta AB ardından da BM tepkilerini verdi. Ancak halen Berlusconi ve kurmaylarından cevap gelmedi.
Neo-naziler şiddet uyguluyor
Son yıllarda gelişen İtalya'daki kültürel bir gerçeğin yansıması olan seçim sonuçları da kendini her alanda göstermeye başladı. Kuzey İtalya'nın Verona ilinde geçen hafta neo-nazilerce Nicola adlı bir genç dövülerek öldürüldü. Kavga sırasında beş çocuk da ağır yaralandı.
Yıllardır Lega Nord'un kalesi olarak bilinen Treviso, Verona, Padova, Pavia vb. gibi kuzey kentleri son seçimler sonrasında eylemlerine kurumsal bir şiddet de katmaya başlıyor. Verona kentinde Eylül'den itibaren kent "sükunet"ini sağlayacak, Belediye Başkanınca hazırlanan ve kendisinin de katılacağı gece halk kontrolleri gerçekleştirilecek.
İtalyanca'da "ronda" olarak tanımlanan ve zamanında faşist çetelerin gerçekleştirdiği bu gece dolanımları çok da rastlantısal bir şey değil. Keza belirli bir gelir altındaki Yahudilerin ülkeyi terk etmesi ve ROM'ların farklı yasalarca tartaklanması Mussolini'nin yarattığı "ırk yasaları"nda olan bir gerçek.
Şimdi İtalya kuzeyli, ırkçı ve ancak ülkenin gerisinden ayrılma istemli Lega Nord, tüm İtalya'nın umudu ve "büyük iş adamı" Berlusconi ve ulusalcı ve neo-faşist Alleanza Nazionale'nin rus salatası görünümlü "uyumunu" izlemekte.
17 Mayıs'ta ırkçılığa karşı eylem
Yüksek bujuvazinin sömürüdüğü ve işçi sınıfının kendisi için rakip ve tehlike olarak gördüğü yabancı iş gücü hedef altında kalırken 17 Mayıs'ta Verona'da ırkçılığa karşı Nicola'yı anmak için bir eylem gerçekleştirilecek, daha hükümet kurulmadan. (MÇ/GG)