*Fotoğraf: Wikipedia
8 Eylül 1943, İtalya için çok önemli bir tarih. O gün imzalanan mütareke sonrasında İtalya, İkinci Dünya Savaşı’na beraber girdiği müttefiklerine savaş açmış oldu. Bu ateşkes anlaşması aynı zamanda İtaya’nın askeri, siyasi ve sosyal olarak faşizmden arınmaya başladığı an olarak tanımlanabilir.
O günlerde, uzun zamandır İstanbul’da yaşayan bir entelektüel de aktif şekilde bu kitlesel değişimin içinde yer alıyor ve Türkiye’de antifaşist kültürün yayılması için çabalıyordu. O kişi, Ezio Bartalini.
Doğmakta olan antifaşist hareket
9 Eylül tarihinde, Başkent Roma’da, Ulusal Kurtuluş Komitesi (CLN) kurulur ve bu yeni organ ülkenin işgalden kurtulması amacıyla tüm antifşist partileri birleştirir. Amaç, siyasi ve askeri bir yapı kurmak ve ülke topraklarında bulunan ve yeni kurulmuş olan Salò Cumhuriyeti altında toplanan Nazist ve faşist güçleri ortadan kaldırmaktır.
Bu önemli tarih İtalyan antifaşist direnişinin temelini oluşturuyor. Ülkenin iki senede işgalden kurtulması için önemli bir rol oynayıp İtalya Cumhuriyeti’nin kurulması için temelleri atmaya başlıyor.
Ülke toprakları içindeki bu direniş uluslararası bir görünülürlüğe sahipken İtalya dışındaki antifaşist direniş aynı şekilde bilinmiyor. Bu listeye tabii ki, Orta Çağ’dan beri Osmanlı topraklarında yaşayan İtalyan yurttaşlarının da yer aldığı ve yeni doğan Türkiye Cumhuriyeti de dahil.
İstanbul’da bir İtalyan antifaşist
9 Eylül 1943 tarihinde, siyasi bir sürgün ve sosyalist olan Ezio Bartalini, İstanbul’da Özgür İtalya Komitesi’nin kuruyor. Bunun amacı çok açık ve net: İtalyan Ulusal Faşist Partisi’nin, Alman Büyükelçiliği yardımıyla, Türkiye topraklarında mevcut bulunan İtalyan halkını organize etmesini ve bunlara ait kurumları ele geçirmesini engellemek.
Türkiye topraklarında ‘kulüp’ adı ile kurulan ve bilhassa İstanbul’daki İtalyan yurttaşlarını örgütlemeye çalışan ve zamanın hükümetince ‘tolere’ edilen İtalyan Faşist Partisi, çalışmalarına 1928 yılından başlıyor. İşte tam da bu süre zarfında Türkiye’de bulunan Bartalini siyasi ve kültürel aktivitesini yapılandırıyor.
Kim bu Ezio Bartalini?
Ezio Bartalini, İtalya’nın Toscana eyaletindeki Arezzo kentine bağlı Monte San Savino kasabasında, 24 Haziran 1884'te doğdu.
Sosyalist avukat Bartalini, muhtemelen Boğaz’da yaşayan İtalyan yurttaşlar arasındaki en ilginç kişilerden birisi. 1923'te antifaşist duruşu yüzünden yaşadığı ayrımcılık ve şiddet vakaları ardından İtalya’dan kaçmak zorunda kalan Bartalini, önceleri Fransa, Belçika ve İngiltere’de kalıyor ve en sonunda 1927 sonbaharında Türkiye’ye yerleşiyor.
O yıllarda birçok İtalyan antifaşist ya Türkiye’ye yerleşiyor ya da bu topraklardan geçiyor. Çoğunluğun bu yeni doğan Cumhuriyet’i seçmesinin sebebi tabii ki Nazi-faşist işgalinin mevcut olmaması. Bartalini de bu sebeple Türkiye’ye yerleşmeye karar veriyor ancak onun tercihini etkileyen iki etmen daha var: Kendisinin mason olması ve yeni doğan Türkiye Cumhuriyeti’nin laik ve özgürlükçü ilkelerinden etkilenmesi.
İlk zamanlar İstanbul’da Erenköy civarında hayvan yetiştiriciliğiyile uğraşan Bartalini, muhtemelen 1928 yılındaki kolera salgını yüzünden, bu deneyiminde başarılı olamıyor. Bunun ardından, 1928 senesinde, Göztepe’de bulunan Amerikan Koleji’nde Fransız dili ve edebiyatı öğretmeye başlıyor. Bu süreçte kültürel ve entelektüel bir gelişim yaşayan Toscana kökenli bu sürgündeki İtalyan, birkaç sene sonra İstanbul Üniversitesi’nde ilk kez Latince dili ve edebiyatı öğreten kişi oluyor.
Bartalini’nin Türkiye’deki mücadelesi
Bartalini’nin İstanbul’a uyum sağlaması hızlıca oluyor. İtalyan siyasetinde uzaklaşan ve Türkiye’nin kültürel hayatına aktif katılan Bartalini, kendini kısa bir sürede toplumun yeni bir parçası olarak hissediyor ve zamanla Atatürk’e siyasi yakınlığı ile bilinen gruplarla tanışmaya başlıyor.
Bazı arşiv araştırmaları sonucunda gözlemleniyor ki, Bartalini yeni doğan Türkiye Cumhuriyeti’nin reformlarından çok etkilenmiş. Modern Türkçe’nin tasarlandığı dil kurultaylarına da danışman olarak katılan Bartalini, artık Türkiye hükümetince saygı duyulan ve dikkate alınan bir kişi olmuştu.
Bu genç toplumda kendisine rahatlıkla bir yer bulduğunu ve önemli bir rol oynamak istediğini de mektuplarında belirten Bartalini, nitekim Türkiye’deki hayatında önemli bireylerle arkadaşlık kurar. İlerleyen yıllarda Papa Giovanni XXIII olacak olan ve zamanın Vatikan temsilcisi olan Angelo Roncalli, İtalya Başkonsolosu Mario Bodoglio ve Mustafa Kemal Atatürk de bunların arasındadır.
Bartalini’nin Türkiye’deki uzun hayatı, birçok edebi eserde de yer alıyor. Gilberto Primi’nin yayın yönetmenliğini yaptığı ve Pera’da yaşayan Fransızca bilen yurttaşlara hitap eden ‘Beyoğlu’ gazetesi ile İstanbul’da yaşayan ve İtalyan yurttaşlarına hitap eden Messaggero degli Italiani gazetesinde takma isimle makaleler yazıyor. Toscana’lı sosyalistin Türkiye’de yaşayan İtalyanlar arasındaki rolü böylelikle daha büyümüş oluyor. Nitekim, Bartalini, İtalyanlar arasında, yerel faşist gruplardan bağımsız olarak, Kemalist Türkiye’ye tutkuyla kendini adayan ender entelektüellerden biri oluyor.
Özgür İtalya Komitesi sayesinde, Bartalini, İstanbul’daki İtalyanlar arasında ve Türkiye toplumunda yeni doğan demokrat ve antifaşist İtalya’nın temsilcisi haline gelmişti. Siyasi, gazetecilik ve akademik çalışmalarında genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilerici, laik ve demokrat kültürünü İstanbul’da yaşayan ve faşistize edilmiş İtalyan yurttaşlarına anlatmayı kendine görev bilmiş Bartalini’nin hayatının ikinci bölümü faşist diktatörlük çökene kadar İtalya’da devam etti.
İtalya’ya geri dönüş
1945 yılında, İtalya özgürleştikten sonra, yani 22 yıl süren sürgün hayatının ardından, Bartalini memleketine geri döner. Roma’ya yerleştikten sonra İtalyan Sosyalist Partisi’ne katılan Bartalini, 1946 yılında, yeni doğan İtalya’nın kurucu vekillerinden biri olarak seçilir.
Roma’daki yaşamında ‘Roma Socialista’ adlı bir dergiyi kuran Bartalini, 1947'de Toscana eyaletindeki Piombino kentine taşınır. Burada bir zamanların önemli siyasi dergisi olan ‘La Pace’yi yeniden kuran sosyalist avukat, bu deneyimi ilerleyen yıllarda Movimento della Pace adlı bir siyasi harekete çevirir.
İtalya’ya geri dödükten sonra İstanbul ile bağlarını koparmaz Bartalini ve birçok sosyalist gencin eğitimine destekte bulunur ve bazılarının da İtalya’da öğrenim görmesini sağlar.
1962'de bir toplantıda konuşurken kalp krizi geçirip bu hayata gözlerini yuman Bartalini, eşine ender rastlanan, çok değerli ve tarihi yazmaya çalışmış bir insandı. Sosyalist bir entelektüel, özgür bir İtalya için emek harcayan bir vatansever ve laik ve demokrat bir kültürün İstanbul’da yaşayan İtalyan yurttaşlar arasında yayılması için çaba harcayan bir insandı.
(MÇ/FP/NÖ)