Adnan Oktar Tarikatı, Adnan Oktar Organize Suç Örgütü, Adnan Oktar Terör Örgütü… Basında Adnan Oktar ve cemaatine verilen isimlerden birkaçı. Adnan Oktar, 2022’de sonuçlanan davada 8 bin 658 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Oktar'ın suçları arasında "örgüt yöneticiliği", "cinsel istismar", "eğitim hakkının engellenmesi", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" ve "kişisel verilerin kaydedilmesi" var.
140 Journos’un yayınladığı "Kedicik" belgeselinde ise bu suçlardan sadece biri var: Cinsel istismar.
Mağduriyet temsili
Belgesel, Adnan Oktar Tarikatı’nın ‘turnike sistemi’ne odaklanıyor. Kadınların genç yaşta örgüte nasıl dahil edildiklerini izliyoruz, bir saati aşkın bir süre boyunca. Görünürde bir problem yok ancak belgesel ilerledikçe bir şeyler rahatsız etmeye başlıyor. Bunların ilki “kedicik” rolünde, yüzünü hiç görmediğiniz, konuşmaları esnasında sırtını gördüğümüz kadın. Kadınları temsilen oldukça çocuksu bir ses tonuyla yaşadıklarını anlatıyor bize.
Özellikle tercih edildiğini düşündüğüm masumluğu çağrıştıran çocuksu ses birazdan buraya dönmek üzere cepte kalsın, biz belgeselin kurgusunu oluşturan av/avcı metaforuna bakalım.
Av/avcı metaforu
Belgeselin tüm kurgusu bu metafor üzerine kurulu. Doğada kendi başına kalamayan av, avcı tarafından avlanır. “Kedicik” örneğinde de bir alışveriş merkezinde yalnız başına vakit geçiren çocuk / genç kadın örgütün “aslancığı” tarafından avlanır. Belgeseli izlerken güçlü olanın ayakta kaldığı, toplumsallaşmanın her aşamasının geri plana itildiği eril hegamonyanın bakış açısı kendi içine hapsediyor sizi.
Yazdıklarım abartı geldiyse çocuksu ses tonlu kadına ve anlattıklarına geri dönelim. Av konumundaki kadın (kedicik), avcı tarafından avlandıktan sonra örgüte götürülüyor. Örgüt içinde yaşanan olayların seks temelinde ilerleyen kurgusu bir macera anlatısı gibi sonraki adımı merak ettirmek üzerine kurulu. Kurgunun yüzümüzü çevirdiği noktada kadına kaç kişinin tecavüz ettiği, bunun hangi yoldan olduğu, toplu tecavüzlerin nasıl olduğu gibi birçok soru bulunuyor. Yıllardır değişmeyen “sex sells” (seks satar) öğretisi belgeselin de bel kemiği adeta.
Yetersiz erkeklik ve eşcinsellik
Adnan Oktar’ın ‘iktidarsız’ sıfatı ile sahneye girmesi, finalinde ise ‘yetersiz erkeklik’ ve ‘eşcinsellik’ söylemleri, erkeklik krizine giren bir tarikat liderinin ‘çılgınlıkları’ şeklinde ajite edilmiş ve bağlamından koparılmış, mizahi bir kolay tüketim nesnesine dönüşüyor.
Adnan Oktar Tarikatı’nı Türkiye siyasi tarihinden koparıp ele almak, olayı politik - ideolojik çizgiden çıkarmak ve hiçbir bağlama oturtmamak bir sorun olarak duruyor. Bu sorunu istediğimiz yere oturtup istediğimiz tepkiyi doğurabiliriz ki belgesel de tam olarak bunu yapıyor. Ruhsatsız silah bulunduran, uyuşturucu madde ile yakalanan, örgüt kurma suçundan defalarca tutuklanan bir tarikat liderinin kitaplar basacak, televizyonda program yapacak hatta siyasi partiler için oy isteyecek kadar derin politik ilişkilerini bir yana bırakıyor ve “seks hikâyesi” olarak parlatılan kurguya bir de Hollywoodvari bir bakış ekleyerek milliyetçilik damarlarına giden kanı besliyor.
Bağlamından koparılıyor
Amerikan milliyetçiliğinin aşılandığı Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz senaryoya çok benziyor belgeselin çözüm aşaması; 18 yıl boyunca örgüt üyesi olan kişi, örgütten ayrılınca örgütü ve iç yapısını ihbar eden bir yazı gönderiyor CİMER’e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi). Yazı ‘iyi niyetli’, vatansever bir polis memurunun dikkatini çekiyor. Polis memuru üslerine (özellikle vurgulandığı üzere dönemin İçişleri Bakanı’na) haber vermeden bir operasyon başlatıyor. İyi polisler kötü polislere karşı! Operasyon sonucu Adnan Oktar Tarikatı yakalanıyor ve yargı süreci başlıyor.
Türkiye siyasi tarihinde oldukça önemli yere sahip tarikatlardan birinin belgesel habercilik adı altında sürecin tüm bağlamından kopartılıp bir kahramanlık ve seks hikayesi olarak nasıl parlatıldığının bir örneği “Kedicik” belgeseli. Suç örgütü olan bir tarikatın tüm kirli ilişkilerinden azade, marjinal ve sansasyonel bir grupmuşçasına yepyeni bir tasviri. Pornografik bezelerle örülü ajite bir belgesel. (ZA/AÖ)