Başbakan son zamanlarda hiç durmuyor. Öyle ki, haberciler çalışamayacak hale geldi.
Başbakanın basına müdahalelerinden, kendisine soru soran muhabirlerini azarlamasından bahsetmiyorum. Artık günde 1500 kere yaptığı açıklamalara yetişemez olduk. Bir açıklamanın haberini girerken, o başka bir açıklamayla gündemi sarsıyor.
Başbakanın hızına yetişememekle birlikte, yapılan açıklamalar karşısında biz de bir süre tutulup kalıyoruz.
Siyasetçiler için de aynı şey geçerli. Bülent Arınç’ın bile kafası karıştı. Onlar Başbakan’ın açıklamalarını toplamaya çalıştıkça, Başbakan daha da coşuyor.
Kadın vekiller kürsüye çıkıp “Erkekler bir sussun” dedikçe o konuşuyor.
Haber sitelerine bakarsanız, 10 manşetli gündemin en az 5-6 maddesini “kızlı-erkekli” haberler oluşturuyor.
Artık yarattığı “kızlı-erkekli” sloganından kendisi de sıkılmış olacak ki bugün “Kişilerin müstakil özel evlerinde bir farklı kız bir farklı genç ikisinin aynı evde kalması ne denli acaba uygun olabilir” diye sormuş.
Hassas vatandaşlar ise bizim gibi tutulup kalmıyor belli ki, hemen söylediklerini özümseyip harekete geçiyorlar. Örnek: Hassas Komşudan İlk İcraat haberi.
**
Bir ülkenin siyasi gündeminde bu kadar çok seks konuşulduğu, hükümetin deyimiyle “dünyada görülmedi”.
Kürtajla başladık, meclisteki vajina diyaloglarıyla, hamilelik takip sistemiyle, Gezi’deki çadırlarda neler yapıldığıyla, ertesi gün hapının reçeteye bağlanmasıyla, hamilelerin sokakta gezmemesi açıklamasıyla, bir sunucunun işine son verilmesiyle sonlanan dekolte tartışmasıyla, kadın-erkek öğrencilerin yurtlarının ayrılmasıyla, kantinlerde kadın ve erkeklerin yemek saatlerinin ayrılmasıyla...
Şimdi de kızlı-erkekli öğrenci evleriyle devam ediyoruz. Şu gencecik yaşımda kim bilir daha neler göreceğim!
Ama bu sefer kafam iyice karıştı. Başbakan’a bazı sorularım var.
Şimdi ben sevgilimle aynı evde yaşıyorum. E, haliyle sevişiyoruz da. Bu çıkartacağınız yasa sadece üniversite öğrencilerini mi kapsayacak? Yoksa biz mezun olduğumuz için yırttık mı?
Eğer üniversite öğrencilerini kapsıyorsa, yüksek lisans ve doktora öğrencileri bu yasadan muaf mı?
Geçen hafta evlenen öğrencilerin borçlarının silineceğini açıklamıştınız. Demek ki sizi rahatsız eden öğrencilerin sevişmesi ve çocuk yapması değil. Eğer üç çocuk yaparsak, evlenmesek de oluyor mu?
Ev tutarken evlilik cüzdanı mı sorulacak? Fotokopisi geçerli mi?
LGBT'leri görmezden gelmeniz, bu durumda onların lehine mi işleyecek? Yoksa sonunda heteroseksüalite dışında cinsel yönelimler olduğunu kabul edip, onları da denetleyecek misiniz? (Buradan kim karlı çıkıyor kestiremedim ama olsun, yine de merak konusu)
İnançlara saygı gösterdiğinizi söylemiştiniz. Pastafaryan nikahı kıysak olur mu? Ya devrim nikahı? İmam nikahı?
Bunu nasıl denetleyeceksiniz, nasıl bir yasa bu, sihirli mi diye sormuyorum, çünkü fantastik dünyanızda buna bir çözüm bulacağınızdan şüphe duymuyorum.
**
Başbakan, üniversitelilerin sorunlarıyla ilgileniyormuş, onlara iyilik yapıyormuş. Öyle diyor.
Sayın Başbakan, eğer gençlerin sorunlarına eğiliyorsanız yeteri kadar yurt açılmasını sağlayın yeter. Madem ”bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyacına cevap veremediğiniz için evlerde kalma noktasında sıkıntı yaşanıyor” yurtları çoğaltın. Ama ayırmayın. Hatta bir araya getirin.
Öğrenciler zaten kolay kolay ev kiralayamıyordu. Artık komşuların kontrolcü bakışları, ev sahiplerinin tavırları ve hassas vatandaşların ihbarları sayesinde hiç kiralayamayacaklar. Karma yurt taleplerinin yükselmesi gerekirken varolan haklarımızı geri almak için mi mücadele edeceğiz?
Anne babalar feryad ediyormuş. Ebeveynlerin çocukları Başbakana emanetmiş. Öyle diyor.
Sayın Başbakan, 18 yaşını doldurmuş insanlardan bahsettiğinizin farkında mısınız? Ebeveynler dertliyse, sizin de hak vereceğiniz gibi bu "aileiçi" bir mesele. Feryad ediyorlarsa da siz üzerinize alınmayın. Her ailenin reisi ya da hepimizin babası siz olamazsınız.
“Buralarda güvenlik güçlerimize gelen istihbarı bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Bundan niye rahatsız oluyor?” diyor Başbakan.
Sayın Başbakan, memlekette sorun mu kalmadı? Güvenlik güçlerinizin ve valiliklerinizin işi gücü yok, öğrenci evlerini mi denetliyorlar?
Eğer bu kadar boşlarsa, 6284 nolu "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"dan üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirseler daha iyi olabilir.
Sadece 2013’ün ilk dokuz ayında erkekler 146 kadını öldürdü. Bu kadınlardan birçoğu öldürülmeden önce valiliklere ve güvenlik güçlerine başvurmuştu.
Uzun lafın kısası, nikahsız kadın ve erkeklerin birlikte yaşamalarını engelleyecek yasa çıkartmak, sürekli inkar ettiğiniz “yaşam tarzına müdahale”ye giriyor. Bunun siz de bizim kadar farkındasınız. (ÇT)