"İntihar vakaları hakkında haber çerçevesini aşan ve okuyanları tesir altında bırakacak mahiyette olan tafsilat ve vakaya müteallik resimlerin yayınlanması yasaktır. Bu madde hükmüne aykırı hareket edenler, 100 liradan 1000 liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar." (Basın Kanunu 32. Madde)
Sözlükler, intiharı, bireyin kendi öz benliğine yönelik bir şiddet eylemi olarak tanımlıyor. Sosyologlar da, intiharın bireysel, ekonomik, sosyal nedenlerle gündeme gelebildiğini ve aynı zamanda toplumsal bir sonuçolduğuna dikkat çekiyor.
İletişim araştırmacıları ise uzun yıllardır intihar olaylarının yaygın medyada habere dönüşmesinin sakıncaları üzerinde duruyorlar. Medyanın bireyler ve toplum üstündeki etkileri üzerine kafa yoran iletişimcilere göre, bir insanın kendi kararıyla yaşamına son vermesi, yakın çevresi üzerinde olduğu kadar toplum üzerinde de derin izler bırakıyor. Dolayısıyla, intihar olaylarının yazılı ve görsel medyada yer alması, yaşamına son veren kişinin, hayatında hiç tanımadığı, görmediği kitlelere (okur/izleyici) bile ulaşarak onlar üzerinde "etkili" olmasına neden oluyor.
İntihar haberlerinin bireyler üzerinde yarattığı "olumsuz etki" öyle afaki bir düşünce değil; çünkü geçmişte yaşanmış "kötü" örnekler ve bunlardan alınmış dersler var. Bilim adamları bu konuda araştırmalar yapıyor, sayfalar dolusu makale yazıyorlar ve temel olarak haberci medyaya tek bir mesaj veriyorlar:
Çok mecbur kalmadıkça intihar haberlerini çöpe atın! Nitekim, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi her 17 dakikada bir kişinin intihara teşebbüs ettiği (günde 84, yılda 30 bin kişiden fazla) bir ülkede bile, intiharların en az haberi yapılan olaylar olması boşuna değil. Peki ama neden?
Kopya İntiharlar
İngilizce'de "Copy-cat suicides" olarak adlandırılan,"imitasyon/taklit intiharlar" günümüz yaygın medyasının sıklıkla yüz yüze kaldığı durumlardan biri.
Amerikalı sosyologlar, 25-30 yıldır ciddi olarak "kopya intihar" vakaları üzerinde çalışıyorlar. Yaşanmış örnekler gösteriyor ki, intihara eğilimli kişiler, gazetede okudukları ya da televizyonda izledikleri intihar haberlerinden etkilenip, aynı yöntemleri kullanarak yaşamlarına son veriyor.
Amerikalı sosyolog David Phillips uzun yıllardır gözlemlediği vakalardan yola çıkarak iki sonuca varıyor:
"Birincisi, medyada intihar haberleri ne kadar çok yayınlanırsa taklit intihar vakaları artıyor; ikincisi, intihar olaylarındaki artış daha çok kopya edilen intiharın gerçekleştiği bölgede gözleniyor."
Nitekim, bir başka kıtadan, Avustralya Flinders Üniversitesi'nden Prof. Riaz Hassan da, yıllardır intihar haberleri ve hemen arkasından gelen yeni intihar vakaları arasındaki bağlantı üzerine çalışmalar yapıyor. Prof. Hassan'ın bir dizi gözlem ve araştırmalardan yola çıkarak vardığı sonuçlara göre:
İntihar haberlerinin yayınlanmasından sonraki üç gün içinde benzer intihar girişimleri artıyor.
Evet, bir gazetede ya da televizyon kanalında yayınlanan intihar vakası, ne kadar uzun ve detaylı verilirse, ertesi günlerde bu intihardan kopya çeken bir başkası, aynı yöntemleri kullanarak yaşamına son vermeye kalkabiliyor; kimileri de maalesef başarılı (!) oluyor.
Gazetecilerin, cinayetlerin tersine, intihar olaylarını neden göz ardı etmesi gerektiğinin açıklaması şöyle yapılıyor:
* İntihar(a teşebbüs) edeni ve ailesini daha fazla üzmemek
* İntihara eğilimli başka kişiler üzerinde özendirici olmamak
Aman dikkat!
Türkiye medyasına baktığımızda ise, intihar haberlerinin gazeteciler için hep sevilen, cazip haberler olduğunu görüyoruz. Gazetelerimizin üçüncü sayfaları, cinayet, tecavüz, saldırı gibi adli vakalar yanında intihar haberlerine de sıklıkla yer veriyor ve bu arada, olaya ilişkin en ince detayları da kullanmaya özen gösteriliyor.
Basın kanununun kısıtlayıcı olduğu düşünülen 1000 liralık "ağır cezasını" rahatlıkla göze alan editörler, intihar olaylarını adeta bir Yeşilçam filmi senaryosu gibi allayıp pullamaktan ve okurlara iletmekten çekinmiyorlar.
"Okulunun en sevilen ve başarılı öğrencisiydi..." diye başlıyor kimi haberler...Ya da "... Neden, sorusunun bir açıklaması yoktu. Saat gece 03.00'dü. Gaz bidonundan aldığı benzini üzerine döküp kibriti çakıverdi...Anne ve babası uyurken, o evlerinin banyosunda, kilitli kapının ardında yanarak can verdi" türü detaylarla süsleniyor haber...
Kimilerinin intihardan önce ailelerine bıraktıkları veda mektupları oluyor: "Anne, baba...sizi çok seviyorum; ama artık bu hayata dayanamayacağım..."
Son günlerde üçüncü sayfalarımızda yine bir hareket, bir canlılık. İntihar haberlerinde artış var.
Örnek mi? 30 Mart 2001 tarihli Hürriyet gazetesinin 3. sayfasında iki ayrı intihar haberi var:
1- "Çılgın baba çocuklarıyla ölmek istedi: Eşiyle tartıştıktan sonra iki çocuğunu da yanına alıp hırsla evden ayrılan mobilyacı D.K (36) otomobilini Emirgan'dan denize sürdü..." diye başlıyor ve babanın ölümü, çocukların kurtarılmasıyla devam ediyor.
2- "Savcı ile anne kızı vurup intihar etti": Bu haberde de Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesinde görevli bir uzman çavuşun, kendisinden davacı olan iki kişiyi öldürdükten sonra nasıl meslektaşları karşısında tabancasını şakağına dayayıp intihar ettiği anlatılıyor.
Batman örneği
Türkiye'de son bir yıl içinde yaygın medyanın en çok ilgi gösterdiği olaylardan biri de Batman'da yaşanan intihar olayları. Son bir yıl içinde gerçekleşen 400'e yakın intihar/intihar girişimi olayında daha çok genç kız ve kadınların rol oynaması bir haber değeri taşıyor kuşkusuz.
Ancak, önce Batman yerel medyasında başlayıp, ardından da ulusal medyaya taşınan bu intihar vakalarında da aynı ABD'de olduğu gibi kopyalama intiharlar şüphesi uyanmakta. İntihar girişimlerinin çoğunda kendini asma ve tarım ilacı içme yöntemlerinin kullanılması ve intihar nedenlerinin de benzerliği bu tür bir şüphenin doğmasına yol açıyor.
Yaygın medyanın; bu intiharların arkasında yatan gerçek nedenleri araştırmadan, sadece intihar vakalarının görsel malzemesi ve detaylarıyla ilgilenmiş oluşunun da olayların artmasında rolü var. Çünkü, olayların ve durumların nedenlerine inmeden, sadece bilanço yayınlayan gazetecilik anlayışı, intihara kışkırtıcılık, özendiricilik ve yol göstericilik, yaygın medyamızın henüz kurtulamadığı eksikliklerinden.
İntihar haberlerinin sunumu
Türkiye'de intihar vakalarının habere dönüşmesinde dikkat edilecek noktaların yer aldığı bir gazetecilik el kitabı yok. Bu nedenle, ABD'de, saygın gazetecilik eğitim kuruluşu Poynter Enstitüsü'nün bu konuda hazırlamış olduğu bir kılavuzdan örnek vereceğim:
* Kopya intiharları önlemek için, intihar edenin yaşamına son vermek için kullandığı yöntemleri, spesifik detayları haberde kullanmamalı.
"Köprü parmaklıklarına bağladığı ipin ilmiğini boynuna geçirdi...kendisini boşluğa bıraktı..." türünden detayları asla yazmamalı.
* Asla intihar etmiş bir insanın fotoğrafını ya da görüntüsünü kullanmamalı
* İntihar olaylarını romantik bir söylemle sunmamalı. Mesela, "Onun için yapamayacağı yoktu...nitekim.." gibi cümleler kullanmamalı.
* "Bir intihar", "İntihardan ölüm", "Bir intihar girişimi" gibi cümleler kullanmalı; "Başarılı bir intihar girişimi", "Başarısız bir intihar girişimi", "Sadece bir yardım çığlığıydı!" türü başlıklardan kaçınmalı.
* İntihar olaylarını habere dönüştürürken, kendinizce, basit açıklamalar getirmemeli. Mesela, "Bu genç çocuk ölmek istedi, çünkü kimse onu sevmiyordu" gibi genel geçer yargıları habere yansıtmamalı.
* İntihar vakalarını birinci haber olarak ya da büyük kullanmamalı .
* Düz bir haber yazmalı. Böylece, okur/izleyici intihar haberinde özenilecek bir taraf bulamasın.
* Haberlerin sonuna, intihara eğilimli olanların psikolojik destek alabilecekleri telefon numaralarını eklemeli.
Kimler intihara eğilimli olabilir?
Gazeteciler, intihar vakalarının arttığı dönemlerde okuyucu/izleyicileri potansiyel vakalara karşı uyarabilirler. Daha çok psikologlarla yapılacak ortak çalışmalar sonucu, intihara eğilimli kişilerin aileleri ve yakın çevrelerini uyaracak, dikkatlerini çekecek haberler hazırlanabilir.
İşte aşağıda yine Poynter Enstitüsü tarafından hazırlanmış bir metin. Amacı kitleleri intihar olaylarına karşı uyanık tutmak. "İntihar Alarmı" başlıklı metin, intihara eğilimli kişilerde gözlenebilecek ruh hallerini esas alıyor.
* İntihar etmekten bahsedenler,
* Yemek yeme veya uyku güçlüğü çekenler,
* Bir anda arkadaşlarından veya sosyal aktivitelerden uzaklaşanlar,
* Hobilerine, işine veya okuluna karşı ilgisi kaybolanlar,
* Daha önce intihara teşebbüs etmiş olanlar,
* Gereksiz risklere atılanlar,
* Son zamanlarda maddi manevi yıkıcı kayıplarla karşılaşmış olanlar,
* Ölüm veya ölmek konusuna özel olarak ilgi duyanlar,
* Kişisel görünümüne eskisine oranla dikkat etmeyenler,
* Alkol ve ilaç kullanımını artırmış olanlar, intihara eğilimli olabilirler.
Son aylarda yaşanan ekonomik, sosyal ve ruhsal kriz ortamını ve yaygın medyamızda yine son zamanlarda büyük bir artış gösteren intihar haberlerini düşünecek olursak, gazetecilerin bu tür haberlerinin sunumunda daha dikkatli olması gerektiğini söylemek çok yanlış olmaz sanırım.(EDA/NU)