Daniel Kwan ve Daniel Scheinert'in yönettiği "Everything Everywhere All at Once" filmi komedi bilimkurgu türüyle 2022 yılında vizyona girdi. Film, gösterime girdiği 30 Mart 2022 tarihinden bu yana Letterbox'ın en çok izlenenler listesindeki yerini koruyor.
Eşiyle Çin'den Amerika'ya göçerek yeni bir hayat kuran Evelyn, binbir çaba ve karmaşa içerisinde sahibi olduğu çamaşırhaneyi ayakta tutmaya çalışır. Kadın, yaşlı babası, modern Amerikan toplumunda büyüyüp onun bir parçası haline gelmiş kızı ve iletişim sorunları yaşadığı eşiyle sürdürdüğü karmaşık yaşamı içerisinde kaybolmama çabası içindedir.
Evelyn, çamaşırhanenin vergi işlerini halletmek için gittiği ofiste eşinin farklı bir evrendeki versiyonu ile tanıştığında başlangıçtaki karmaşa yerini daha büyük bir kaosa bırakacaktır.
Bir anda multi evrenlerin içine düşen ve binlerce diğer versiyonunun en kötüsü olduğunu öğrenen kadın, bir yandan kendi varoluşsal krizi ile yüzleşirken diğer yandan kızı Joy'un durdurulamaz gücü ile savaşmak zorunda kalır.
Joy'un evrendeki her şeyi içeren bagel'ı
Pek çok absürt olay ve oradan oraya atlayan sahneler nedeniyle yaşananlar arasında bağlantı kurmak zor olsa da, filmde sorgulayıcı yerine mizahi bir dilin olması izlemeyi kolaylaştırıyor. Bu mizahi etki ise tuhaf sahneler aracılığıyla sağlanıyor.
Filmin ilk yarısında neye karşı savaştığından emin olamadığımız karakterlerin çoklu evrenler arası yaptığı seyahatler, olabilecek en absürt eylemi gerçekleştirmeleriyle mümkün oluyor. Kendisini öldürmeye çalışan kadına ilanı aşk etmek, parmaklarının arasını kağıtla kesmek ya da lüzumsuz bir anda portakal suyu içmek gibi.
Eveyln'in varoluş sorgusu anlam arayışından, yetersizlik hissine; var olan ile yetinememekten maruz kalınan sayısız uyarana kadar modern insanın sorunlarını özetler. Öte yandan filmdeki iki önemli kadın karakter, Joy ve Evelyn arasında varoluşa verdikleri yanıtın benzerliği yanında kuşak farkından kaynaklanan ayrışma da söz konusu.
Evelyn anlam arayışını önemli biri olma çabasıyla çözerken Joy, hiçbir şeyin öneminin olmadığını erken yaşta fark etmiş ve bunu melankolik bir tavırla da olsa kabul etmiştir.
Çoklu evrende her şeye muktedir olan Joy'un canı sıkıldığı bir günde yarattığı bagel (halka şeklinde bir tür ekmek), evrendeki her şeyi içerir, bu yüzden de hiçbir anlam taşımaz. Çokluğun içinde giderek önemini kaybeden şeyler ve anlamlar, sayısız ufak parçadan oluşan bir bagel ile cisimleştirilir ve kıymetini kaybeder adeta.
Kubrick'ten Wong Kar-wai'ye göndermeler
Modern Amerikan dünyasında doğmuş ve yetişmiş Joy, Z ve Y kuşaklarını simgeler. Bununla paralel olarak günümüzde Y ve Z kuşakları üzerinden sürekli dile getirilen "hiçbir şeyin anlamının olmaması" felsefesini yeniden üretir.
Postmodernizmin her taşın altını didik didik ederek parçalarına ayırdığı anlam, her yeni parçaya bölündüğünde daha da önemsizleşir. Joy da filmde bu rolü üstleniyor. Z kuşağının fiziksel bir simgesi olarak ebeveynlerinin değer biçtiği tüm konuları teker teker un ufak ediyor.
Modern kültüre mâl olmuş pek çok filme göndermede de bulunuyor film. Kubrick'in "A Space Odyssey" sahnesinde Evelyn ve Joy birer taşa dönüşür. Wong Kar-wai'nin ünlü romansı "In the Mood for Love" ile Evelyn'in başarılı olduğu bir evrende, Waymond ile yaşadığı yasak aşkı görürüz. Filmdeki en belirgin referansın ise "Ratatouille" filmine ait olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Gerek işlediği konu gerekse barındırdığı referanslar nedeniyle "Everything Everywhere All at Once" için klasikleşmeye aday bir modern absürt komedi diyebiliriz.
Sosis parmaklar ve dildolar
Film, çıktığı günden beri sinema salonlarını doldurmayı başarsa da izleyicilerden eleştiriler de alıyor. Jenerasyon farkından ötürü belli bir kesimin radarına girmeyen absürt sahneler aynı nedenle postmodern dünyanın içine doğmuş kişileri etkileyebiliyor. Özellikle Joy'un eşcinsel görünürlüğü için savaşması, dildoların mizah unsuru olarak kullanılması ve ailesinin sürdürdüğü kalıplaşmış gelenekleri sorgulaması dönüşmekte olan toplumsal yapıyı vurguluyor.
Syfy Wire'dan James Grebey'in yazısına göre yönetmenlerden Daniel Scheinert filme yönelik eleştirilerin film ekibinin ailelerinden geldiğini söylüyor. Scheinert, sosis parmaklardan, dildolar aracılığıyla evrenler arası zıplamaya kadar pek çok sahneyi ise hayatın saçma bulduğumuz anlardan oluştuğunu söyleyerek açıklıyor.
"Bence saçma kısımlar filmin asıl konusunu oluşturuyor. Filmin tamamı tuhaf, komik, değersiz ve kendilerini fazla ciddiye almayan nesnelerin manifestosundan ibaret. Seyircilerin bazıları sosis parmakları, dildoları ya da konuşan taşları filme neden koyduğumuzu anlamıyor. Bunlar hayatı özel kılan ve bilincin dayanılmaz ağırlığını katlanılabilir yapan tuhaf anlar."
(MD/AÖ)