Dünya Bankası Türkiye’de desteklediği süreçleri ya da projeleri açıkladı. Buna göre HES’ler, kentsel dönüşüm ve şehir hastaneleri Dünya Bankası’na sırtını dayamış görünüyor.
Mega projeler ya da “çılgın projeler” Türkiye’ye has değil. Bunu da herkes biliyor. O kadar ki mega projelere dair kamuoyunun rızası nasıl yaratılır konulu çalışmalar bile var.
Türkiye’de de Sağlık Reformunun Doğru Yapılması Performans ve Hakkaniyetin Geliştirilmesi İçin Bir Kılavuz isimli yayın Sağlık Bakanlığı tarafından çeviri yoluyla Türkçeye kazandırılmıştı. Sağlık alanının iyileştirilmesi konulu eserin dili aslında bir gösterge. Örneğin yapılması gerekenler arasında şu var: “Güç Stratejileri: Güç Kaynaklarının Dostları Güçlendirmek ve Düşmanları Zayıflatmak İçin Dağıtılması”
Gelelim konunun esasına. Tüm bu devasa işlerin cüssesine uygun finansman ihtiyaçları var. Yatırımınızın çok büyük olmasını isteyince çok büyük para harcamayı da göze almanız gerekiyor. İşte dünya literatüründe de dile getirilen kuşaklararası adalet kavramı da bu noktayı açıklamaya çabalıyor.
Prof. Dr. Ali Ülkü Azrak’ın aynı başlıklı makalesinde meselenin özü şöyle anlatılıyor: “Bir ülkede kısa vadede olumlu sonuçlar verecek, fakat halihazırda çocuk yaşta olanlar ve henüz dünyaya gelmemiş, ama gelecek olan kuşaklar için adaletsiz sonuçlar yaratacak bir politika izlendiği takdirde ‘kuşaklararası adalet’ çiğnenmiş olacaktır. Toplumda bugün çeşitli alanlarda şöyle veya böyle yaratılabilmiş bir uzlaşmayla, ya da böyle bir uzlaşma söz konusu olmadan tek yanlı olarak alınmış kararlar ve yapılan uygulamalar, gelecek kuşakları, onların hiçbir katkısı olmaksızın olumsuz biçimde etki altına alacağından adaletli görülemez. Her şeyden önce, gelecekte hiçbir biçimde değiştirilemeyecek, düzeltilemeyecek sonuçlar yaratan kararların alınarak uygulamaya konması, gelecek kuşaklara adaletsiz davranılmasının tipik bir örneğini oluşturur. Şunun da gözden kaçırılmaması gerekir ki, özellikle tüm evreni etkisi altına alan çevre sorunları ulusal sınırları aşarak uluslararası boyutlara çoktan ulaşmış bulunmaktadır”.
İşin mali boyutuna bakıldığında gelecek kuşaklara bırakılan borç yükü oldukça yakıcı. Sadece 17 şehir hastanesi için imzalanan sözleşmelerin tutarı 9 milyar 869 milyon 765 bin 382 ABD Doları. Kaba bir hesapla bugünün parasıyla 30 milyar lira hastane borcu olarak çocukların defterine yazılmış durumda.
Yani bugün doğanlar tıbben, ilmen yararlı olup olmadığı belirsiz bu hastaneler için 25 seneliğine borçlandılar. Belki de adımlarını atmayacakları ya da atamayacakları bu hastanelerin borcu çocuklara yıkıldı. Kuşaklararası adalet zedelendi. Bu arada hangi dost güçlendi de hangi düşman zayıfladı bu borç karşısında onu da zaman gösterecek. (ÖE/HK)