Marx diyor ki; “Sanatın tadına, ancak sanatsal zevkleri gelişmiş olanlar varabilir.” Doğru söze ne denir ki! Sanat, kültür, edebiyat alanında vasatlıkta yarış almış başını gidiyorken! “Edebiyat yapayım” diye metnin içine onca manasız slogancı sokuşturmaları sanki mecburmuş gibi tepiştirme örnekleri gırla gidiyorken!
Kalbe giden yolların kapkara bulutlar gibi zifir gölgelerle kaplandığı tuhaf zamanları yaşıyoruz. Nostalghia’da filminin kahramanı ünlü tiradında; “Deli bir adam size, kendinizden utanmanızı söylüyorsa, ne biçim bir dünyadır burası?” derken aslında tam da bu tuhaf hallere işaret etmiyor muydu sizce!
Henüz yeni çıkmış “Hepyek”* kitabıyla Seray Şahiner’in öyküleri cepheden bir edebi karşı giydirme olarak cevap oldu bu yazıyı yazmama sanki.
Sıradan ve sürüden tebaanın gündelik hayatta neyin / nelerin peşinde koşarken nelerden “korkmaz” olduklarının halleri. Her an, her gün hayatlarımızın bir bölümüne girip sonra çıkan “küçük insanlar”ın koskocaman dünyalarına bir nevi edebi / edepli müdahale Şahiner’in yazdıkları.
“Yoksulluğunu gelir kapısı” yapmayıp inadına isyan edenler. “Yenikliğini peşinat” hanesine yazmayıp “bir gün devran bize de döner” diyenler. “Haksızlıklarını koz” olarak kullanmayanların cesur dünyasını olanca çıplaklığı altında yüze vuruyor Seray Şahiner.
Kitap, kendisine ad olan “Hepyek” dahil toplam 12 öyküden oluşuyor. Tercihan sona bırakılan sekiz sayfalık hepyek’e gelip de metni hızla ve içerek okuduğunuzda fark ediyorsunuz ki aslında bütün öyküler koca bir bütünün insana dokunan ve birbirlerini tamamlayan yüzleri. Kendinizi o yüzlerden uzak tutmaya çabaladıkça aslında her birimizin yaşamında onlardan birer parça taşıdığımızın ve pek de onlardan ayrı gayrımızın olmadığının insani halleri...
Düğün ve Cenaze’nin sosyal hayatın küçük ihtiyaçları olan karnını doyurmak, sırtına bir libas, ayağına bir pabuç geçirmek derdine çare hallerinin Feliçita’daki anlatısı...
“Personel Yemeği”, “Çok Afedersin” ya da “Ağlamadan Anlatmam Lazım” edebi manifesto gibi metinler. Adları Emirhan, Nurcan, Ercüment size bir lokantanın servisi ve mutfağından daha öte hikâyelerinin olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Uçurtma Recep, Selma, Tahir Abi ve Aksak Roman Orkestrası gösterişli bir sahneden doyumsuz orta sınıfa hizmette kusur etmezken ihtiyaca binaen sahnede içilecek bir bardak suyla nasıl dans edilmesi gerektiğinin hal ve ahvali!
Hepyek’i okudum hem de önce aradan kimi öyküleri seçerek. Sonra da tümünü baştan sona sırasıyla okuyarak. Kul, Antabus, Hanımların Dikkatine, Gelin Başı’nı da okumuştum.
Hepyek’in ilk imzasını Diyarbakır’da yapıyor olacak Seray Şahiner 10 Mart’ta.** Hep kazanmak için düşeşe alışmış hayatların ruhuna dokunurken Hepyek’le de kazanmak mümkün demeye getiriyor bir Düşes; edebiyle ve dahi kitabıyla... (ŞD/AS)
* Hepyek, Seray Şahiner, Everest yy. İst.2019
** Seray Şahiner’in imza günü: 10 Mart Pazar saat:14.00 Diyarbakır yayınağacı kitabevinde.