Önceki gün Zaporijya kent merkezine gittim. Uzun bir süredir kent merkezini gözlemleme şansım olmamıştı. Malum, son günlerde Ukrayna genelinde yoğunlaşan Rusya’nın hava saldırıları burada da ciddi şekilde hissediliyor. Bu saldırılarda Zaporijya’da da epey bir insan hayatını kaybetti. Ancak artık bu tür olaylar savaşın bir parçası olarak sıradanlaşmış durumda; o yüzden bahsetmeye bile gerek görülmüyor.
Birkaç gün önce, gecenin bir saatinde havada uçan silahlı insansız hava aracının (SİHA) Baburga halk pazarına düşmesi ya da düşürülmesi, birçok esnafı zor durumda bıraktı. Aradan üç gün geçmesine rağmen vurulan yere gittiğimde, insanların hala enkaz kaldırma ve düzenleme çalışmalarıyla uğraştığını gördüm. Bir dükkân tamamen boşaltılmıştı. Yanındaki dükkânın camları ise tamamen kapatılmıştı. Sarsıntı ve patlama nedeniyle pek çok dükkân ciddi şekilde zarar görmüş durumdaydı.
Esnaf, olan bitenden dolayı oldukça tedirgin durumda. Olayın gece yarısı yaşanmış olması, olası bir can kaybını ya da yaralanmayı önlemişti. Ancak pazar esnafının yüzlerinden kaygıyı okumak mümkün. Bazı esnafların mal alımını durdurduğunu öğrendim, çünkü yarın ne olacağını onlar da kestiremiyor. Pazarı dolaşırken şehirde yankılanan siren sesleri oldukça ürkütücüydü. Pazar yeri neredeyse bomboştu. Sanırım insanlar alışveriş yapmaktan çekiniyorlar. Yine de bulmaca çözen ya da örgü ören kadın esnaflar dikkatimi çekti.
Baburga pazarını dolaştıktan sonra, kentin en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Ukrayna Mağazası’na gittim. Elektriklerin olduğu saate denk geldiğim için jeneratör sesi yoktu. Biraz dolaştım ama öğle saati olmasına karşın ortada pek insan yoktu. Ardından Kritirinak halk pazarına gittim. Ürün fiyatları artmış. Orası da hareketsiz ve neşesiz bir haldeydi. Eskiden kentte, arada bir hoparlörden yayılan müzik sesleri ya da sokak sanatçılarının performansları olurdu; artık bunlardan eser yoktu.
Rusya’nın son saldırısından sonra yeniden elektrik kesintileri başladı. Dün üç saatti, bugün aralıklı olarak altı saate çıktı. Ancak ilginç bir şekilde, en azından bizim bölgemizde planlanan kesinti saatlerine rağmen sonrası günde elektrik kesintisine gitmediler. Bu, bizim için sevindirici bir durum oldu.
Yaşadığım köy artık adeta savaşın ön cephesi haline gelmiş durumda. Patlamalar hemen hemen hiç dinmiyor. Dün, karşı komşuların sığınaklara indiğini öğrendim. Evlerin bahçelerine SİHA parçaları düşüyor.
Önceki gün komşumla dışarıda konuşurken kafamızın üzerinden bir SİHA geçti. Gözlerimle takip etmeye çalıştım; evlerin arasından kaybolduktan yarım dakika sonra büyük bir patlama oldu. Öyle güçlüydü ki bulunduğum yerden neredeyse yerimden sıçradım.
Ukrayna: Rusya, ülkeye en yoğun hava saldırılarından birini başlattı
Son gelişmelere bakılırsa, Trump’ın göreve başlayacağı tarihe kadar bu bölge, belki de savaşın en kritik günlerini yaşayacak gibi görünüyor. Bu durum geniş bir kesim tarafından bilindiğinden, imkânı olan herkes bölgeyi terk ediyor.
Askere alımlar için yapılan denetimler ciddi şekilde artmış durumda. Ancak açıkça görülüyor ki insanlar askere gitmek ve savaşta ölmek istemiyor. Bu nedenle bulundukları yerden ayrılmıyor, hatta evlerinde saklanıyorlar. Durumu tanımlamak gerekirse, bunun insanların savaşa karşı pasif bir direnişi olduğunu söylemek mümkün. Askere alınanların çoğunun da kaçtıkları konuşuluyor ve bu durum ortalıkta rahatça dile getiriliyor. Bu koşullar altında işlerin yükü büyük oranda kadınlara kalmış durumda.
Yılbaşından sonra, şu anda metre küpü 8 grivna olan doğalgazın 20 grivnaya çıkacağı söyleniyor. Mevcut fiyatlarla bile insanlar faturalarını ödemekte zorlanırken, yılbaşından sonra ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Elektrik fiyatları ise zaten çoktan yüzde 50’nin üzerinde artmış durumda.
Her şeye rağmen insanlarda, Trump’ın başkanlığıyla birlikte bu savaşın biteceğine dair bir inanç var. Genel olarak konuştuğum insanlar, 2025 yılının Mart ayına kadar bu savaşın bir şekilde sonuçlanacağını düşünüyorlar. Ancak son olarak, Biden yönetiminin giderayak Trump’ın kucağına bıraktığı savaşı sürdürme kararı burada derin bir endişe yaratmış durumda.
Bulunduğum bölgedeki insanların ruh hali ise “Savaş bitsin de burada hangi devlet olursa olsun” modunda. Zaten buradaki insanlar için Rusya, yüzyıllardır birlikte yaşamış olmalarından dolayı kültürel olarak çok uzak bir yer değil. Açıkçası Rusya, yüzyıllar içinde buradaki insanların zihinlerini kültürel olarak işgal etmiş durumda.
Gerçek şu ki, halkın temel derdi yaşamak ve hayatta kalmak. En başından beri bu savaşı hiçbir zaman kendi savaşları olarak görmediler ve hâlâ da görmüyorlar. Savaşın tüm şiddetine rağmen barış umutlarını korumaya devam ediyorlar. Belki de başka hiçbir şeyleri kalmadığından, umutlarına tutunmaktan başka çareleri yok.
(İD/VC)