*Ongözlü Köprü, Fotoğraf: Diyarbakır Valiliği
Yıllar evvel bir dostum paylaşmıştı "tersten" gazetecilik performansını! Haber şöyleymiş: "Pervari'de turizm patlaması, bir önceki yıla göre yüzde yüz..." Ödül de almış(mış) hatta haber.
Doğru tabii artış yüzde yüz. Ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Meğerse bir yıl önce Pervari'ye yıl boyunca bir yabancı turist gitmiş. Ertesi yıl iki kişi gitmiş. Evli bir çift. Onlar da yollarını şaşırmanın kurbanı olmuşlar. Van'a gideceklermiş de... Birileri "Pervari üzerinden de gidilir" deyince yola düşmüşler. Ve öylece yolları Pervari ile kesişince o yılın turizmini de "patlatmışlar."
Dönüp bakıyorum bölge üzerinden Diyarbakır'a...
En hafifinden son on yılın hendekler, sokak savaşları, pandemi ve depremlere rağmen turizm hareketliliği giderek arttı.
Ve çok su kaldırdı bu mesele...
Yıllar içinde kentin kurumları öncülüğünde turizm çalıştayları düzenlendi. Turizm gazetecileri ve tur operatörleri kente konuk olarak çağrıldı, ayrıntılı olarak sorunlar masaya yatırıldı.
Henüz kentiniz, beldeniz, coğrafyanız ile tanışmamış insanlar gelip görsünler diyorsak eğer... Ve bunun için de ciddi rakamlar telaffuz ediyorsak! Bir değil, en az birkaç kez oturup düşünmek durumunda olmalıyız.
Hep yazdık, hep de söyledik, ısrar da ediyoruz nitekim.
Bölgeye tur düzenleyen acenteler bütün çabalara rağmen Diyarbakır'ı neden hâlâ konaklamasız kategoride değerlendiriyorlar. En fazla bir kahvaltı veya bir öğlen yemeği sonra birkaç saatlik bir şehir turu, ardından hızla "kaçıp, kurtulunuz" gibi, bölgenin bir başka şehrine gidiş.
Bu hep tartışma kaldıran bir sorundur.
Çok sayıda ve giderek artan turizm belgeli konaklama mekânı olan şehrin seçilmişleri, atanmışları, sivil toplum kuruluşları bu anlamda konuya daha çok vakıf olmak durumunda.
Kentin ekonomisinin motor gücü olarak öne çıkan Ticaret ve Sanayi Odası bu konuyu sürekli gündemde tutarak çabalarını pekiştiriyor. Bu iyi bir gelişme.
Mesela her defasında kentin doğal bir simgesel ürünü ya da tarihi kültürel bir mekânı veya markalaşmış musiki şahsiyetlerden biri üzerinden yeni bir güncelleme, mutfak kültürlerine dair tescilleme çalışmaları ve farklı konu başlıklı fuarlar...
Bu başlıklar üzerinden medyayı daha çok hareketlendirmek! Konu ile ilgili yazarlar, gurmeler kente daha çok taşınsa, anlatılsa, yazmaları sağlansa...
Hazır Diyarbakır TSO bünyesinde gastro inovasyon merkezi kurulmuş ve sonbahar programını yapıyorken... Hazır yıllar sonra kitap fuarı dahil diğer fuarlar için programlar yapılıp çalışmalara başlanmışken...
Hani güz esintileri başlıyorken; kışa hazırlık yapılır ya! Bütün bu mevzuları sonraki bahara ve yaza erken hazırlık niyetine yazmış oldum.
Aslında aklımda 1 Eylül haftası nedeniyle "İlla ki Barış, hep barışı talep etmek..." üzerine de bir şeyler yazma niyetindeydim. Sonra düşündüm ve e, barış zaten her bir şeyin olmazsa olmazı değil mi?
(ŞD/AÖ)