*"If Revolution is a Sickness"
Varşova Modern Sanat Müzesi işbirliği ile gerçekleştirilen "Bilinmeyene Doğru" sergisi Salt Galata ve Salt Beyoğlu'nda izleyiciyle buluştu. Fotoğraf ve video üzerine kurulu sergi, 1989'da yıkılan Berlin Duvarı'nın ardından sanatta yaşanan dönüşümlere odaklanıyor.
Doğu Bloku'nun çöküşünün ardından tüm dünyanın içine girdiği dönüşüm süreci sanatı da etkiledi. İsminden de anlaşılacağı gibi sergide sanatın bilinmeyen ve öngörülemeyen bir yöne doğru evrildiği mesajı veriliyor. Postmodern anlamdaki dönüşümün yanı sıra Doğu ve Batı'nın sentezini simgeleyen mekânlar üzerinden tarihsel ve kültürel değerler sorgulanıyor.
Kiev'deki bir tren rotası kendine has Sovyetler mimarisinin izleriyle günümüz yaşam biçiminin göstergesi oluyor. Ya da insan vücudunu harekete geçirmeyi hedefleyen, rahatsız edici olduğu kadar hipnotize de eden "Dürtümatik" ile karşılaşıyoruz. Bazen de bir orman farklı ideoloji ve yaşam biçimlerinin çakıştığı mekân oluveriyor.
Birbiriyle benzer mesajlar taşıyan 10 farklı filme ev sahipliği yapan sergi için 1989 öncesi Polonya'daki amatör ve gayri resmî film kulüplerinin arşivinden yararlanılmış.
Fotoğraf, ses ve video üzerine kurulu eserlerden oluşan sergide Diane Severin Nguyen, Nathalie Djurberg, Agnieszka Polska, Józef Robakowski, Duncan Campbell, Deimantas Narkevičius, Shana Moulton, Jananne Al-Ani, Oleksiy Radinsky, Neil Cummings ve Marysia Lewandowska'nın işleri bulunuyor.
"Belirsizlik umuttur"
Salt Beyoğlu binasında ziyaretçileri ilk karşılayan Diane Severin Nguyen'in "If Revolution is a Sickness" (Eğer Devrim Hastalıksa) eseri oluyor. Dev bir ekranda pek çok genç dansçıyı gördüğümüz film, Polonya'da yaşayan Vietnam diasporasını Doğu ve Batı'nın iç içe geçmesi üzerinden anlatıyor.
Toplum ve sanattaki öngörülemez dönüşümü gençliğin verdiği tepki ya da tepkisizlik üzerinden ele alıyor eser. Pek çok dansçıyı K-pop eşliğinde performans sergilerken görüyoruz. Doğu Avrupa ile Asya arasındaki köprü dünyada pek çok dinleyicisi olan K-pop ile inşa ediliyor.
Serginin dikkat çeken bir diğer filmi ise Agnieszka Polska'nın "The Thousand Year Plan" (Bin Yıllık Plan) isimli eseri. Filmde karşılıklı yerleştirilen iki büyük ekran ile eş zamanlı ilerleyen konuşmalar farklı ideolojileri aynı mekânda buluşturuyor. Toplumu dönüştürmekle görevli ilerici mühendisler ile saklanan milliyetçilerin yolu bir ormanda kesişiyor.
Filmin mottosu olan "Belirsizlik umuttur" cümlesi ideolojik çatışmalara gönderme yaptığı gibi postmodern sanat anlayışını da iki kelimeyle özetliyor. Serginin tamamına yayılan bu mesaj anlam biçme ihtiyacına belirsizlik cevabını veriyor.
Varoluşsal ağırlığı geri getirmek
Serginin ismini aldığı Deimantas Narkevicius'un "Into the Unknown" (Bilinmeyene Doğru) filmi Berlin Duvarı'nın yıkılışının 20. yıldönümünde Doğu Almanya'nın resmi film stüdyosu DEFA'nın arşiv filmlerine dayanıyor. Duvarın yıkılmasından evvelki toplum yaşamına yakın plan yapılan eserde, ideal olan parçalarına ayrılır. Filmde çalışma yaşamındaki işçiler, müzik eşliğinde gülüp eğlenen insanlar ve günlük yaşamdan görüntüler yer alıyor.
Kasıtlı olarak bağlamından sökülüp yeniden inşa edilen görüntüler ile sosyalist toplumlardaki enformasyon gizliliği ve kapalılık yoruma açık hale getiriliyor. Bu doğrultuda Doğu Bloku'nun var olduğu dönem içerisinde inşa edilen yapay bir toplum olduğunu belirtiyor yönetmen. Sanatçı, Vdrome'a verdiği röportajda ardı sıra yerleştirdiği görüntüler aracılığıyla bu toplumun öznelerine "varoluşsal ağırlığı" geri getirmeyi amaçladığını söylüyor.
Küresel dünyanın değer biçme mekanizması
Sergilenen filmlerden Duncan Campbell'den "Arbeit" (Görev) politika ve finans konuları üzerinden kapitalizmi anlatıyor. Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla Avrupa ülkelerinde yaşanan ekonomik krizler ve para politikaları yaklaşmakta olan dünya düzenine birer ön izleme niteliği taşıyor. Keza filmde söz konusu durumlar Deutsche Bundesbank'ın yöneticisi Hans Tietmeyer'in hayatı ve tecrübeleri üzerinden ilerliyor.
Alman para biriminin toplumu nasıl yansıttığından para politikalarının toplumdaki etkilerine kadar pek çok konu anonim bir uzman tarafından seslendiriliyor. Film, küresel dünyanın değer biçme mekanizması olarak parayı postmodern dünyanın birinci belirleyicisi olarak sunuyor.
Belgesel niteliği taşıyan filmde anlatılanlar Alman markı üzerinden şekillenir gibi görünse de mesajlar bundan çok daha fazlası. Para etrafında şekillenen toplum, paranın fiziksel görünümünün toplumun kendisini yansıtması gibi cümleler para etrafında biçimlenen 21. yüzyıl dünyasının materyalizmini eleştiriyor.
*Sergi Salt Beyoğlu'nun Forum, Kış Bahçesi ile ikinci ve üçüncü katlarında ziyaretçiyle buluşuyor. Salt Galata ise Enthusiasts Archive (Müptelalar Arşivi) sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi 14 Ağustos'a kadar ziyaretçiye açık olacak.
(MD/AÖ)