Birkaç izleyicimiz, dünkü (Pazar) "Cumhuriyet Mitingi"ni izleyen editörümüz Nilüfer Zengin'e mesaj göndermiş, "siz sayı saymayı mı bilmiyorsunuz?" diye. Bunlardan biri de "Zeynep hanım". "Herhalde mitinge gitmeden yazdınız, oradaki milyonları görmediniz mi" demiş mesajında. Sebebi, haberde mitinge katılanların sayısının "200 bini aşkın" olarak belirtilmiş olması.
Nilüfer Hanım'ın tarizlere uğramasına üzüldüm tabii. Onun verdiği bilgi kendi gözlemleriyle benim hesaplamalarımın sonucu. Miting alanında bütün gün çalıştıktan sonra bir tek okurdan bile olsa böyle bir karşılık görmesi hoş değilken ikisinden mesaj gelince yazmak caiz oldu.
Gerçi, sayısı kaç olursa olsun bizi eleştiren okurlarımızı da onların heyecanlarını da önemsiyoruz. İstanbul'da ve Ankara'da gerçekleşen mitingleri sadece bir haber nesnesi olarak görmüyoruz. Hükümetin "demokratik ve katılımcı" bir yoldan denetlenmesi için çok büyük bir imkân sunduklarını düşünüyoruz. Sesi duyulmayanların seslerini duyurmaları, bir hakkın gerçekleşmesi olarak, sempatiyle izliyoruz.
Mitingle ilgili haberleri verirken ise, "5 N+1 K" ilkesinin kılavuzluğundan ayrılmayı pek aklımızdan geçirmiyoruz. Öyle olsa "Zeynep Hanım" da bizi izlemezdi herhalde.
Bu mitinglerle ilgili olarak en çok "Ne kadar?" sorusunun yanıtı tartışıldı hep. Sanki mana ve ehemmiyeti buradaymış gibi... Bendeniz de bunun için esrarengiz, kimsenin içinden çıkamayacağı hendese problemleriyle uğraşmak; olmadı, desteksiz atmak ya da desteksiz atışları kabullenmek yerine basit ve sağlam bir hesap yöntemi buldum.
En sağlam ölçü: Top sahası
Tartışma söz konusu olunca GoogleEarth'ı açıp önce olay nerede geçiyor, oraları tanımlıyorum. Ondan sonra da olay yerine en yakın top sahasını bulup, bu olayın geçtiği yer en çok kaç top sahası ederdi diye bakıyorum. Top sahasının boyutları tartışılmaz olduğu için yapılacak iş çok basit. Herkes yapabilir. O top sahasının yüzeyini kopyalayıp, bire bir, eylemin gerçekleştiği yolların üzerine diziyorum ve en çok kaç tane olabilir onu buluyorum.
Pazar günkü "Cumhuriyet Mitingi"ne en yakın top sahası Ali Sami Yen Stadyumu. Wikipedia'ya göre onun da oyun alanı 105m*68m. Demek ki, yüzölçümü 7140 metrekare. Sabit bir uzunluk ve alan ölçümüz oldu artık.
Eğer yollar top sahası olsaydı...
Olay yerinin sınırları konusunda Nilüfer Hanım'ın topladığına yakın bilgiler bugün "Vatan Gazetesi"nin 10. sayfasında da vardı. Gereksiz tartışmadan kaçınmak için eylemin Vatan'ın belirlediği alandaki yollar üzerinde yer aldığını kabul edelim. Kabaca bir fikir edinmek için o yolların üzerine top sahalarını dizmek yeter.
Şekilde görüldüğü gibi o alana boyuna en çok 19 top sahası dizilebiliyor. Ene gelince, Abide-i Hürriyet Caddesi'nin de, Dolapdere caddesinin de enleri en geniş yerinde 40 metreyi ancak buluyor ama şimdilik en meselesini bir yana bırakalım.
Eğer alan tam 19 top sahası büyüklüğünde olsaydı 19*7140=135,560 metrekare olurdu. Metrekareye 3 kişi yerleşse bu alanda en çok 135,560*3= 406 bin 980 kişi; 4 kişi yerleşse en çok 135,560*4=542 bin 240 olurdu.
Gerçekçi hesap
Ancak hepimiz biliyoruz ki, bu yollar top sahası genişliğinde değil. Nizami sahada futbol oynamış olanlar daha iyi bilir. Abide-i Hürriyet Caddesi'nin eni en geniş yerinde 36 metre. Bu yolun hiç daralmadan Şişli Camisine kadar uzadığını varsayalım, toplam 8 top sahası uzunluğunda. Yani 105*8=840 metre. Şu halde alanı da 105*36*8= 30 bin 240 metrekare. Demek ki burada metrekareye 4 kişi hesabıyla en çok 30 bin 240*4= 120 bin 960 kişi vardı.
Dolapdere yolu ise en geniş yerinde 40 metre. Orası da 7 top sahası uzunluğunda. Demek ki, o yolun alacağı insan sayısı da en çok 105*40*7*4=117 bin 600 kişi.
Haritadan görüldüğü gibi Çağlayan alanı da toplam 3 top sahası kadar. Yani en çok 105*68*3*4= 85 bin 680 kişi alıyor.
Yan yollarda da bir top sahası kadar insan olduğunu kabul edelim: 105*68*4=28 bin 560
Şimdi eylem alanının baştan sona hınca hınç dolu olduğunu varsayarak bu sonuçları toplarsak bulacağımız sayı: 120,960+117,600+ 85,680+ 28,560= 352 bin 800 kişi olur.
Ancak Vatan Gazetesi'nde de işaret edildiği gibi, katılımın yoğunluğu Çağlayan Meydanı ile Şişli Camisi önünde aynı olmadığına göre, bu sayının 350 binin altına ineceği ortada. Bu nedenle Nilüfer Hanım "200 bini aşkın kişi" diye yazarken gerçeğe çok yakın bir hesaplamayı yansıtmış oluyor. Bunun için ona kızılması gerekmez. Fizikle, geometriyle, aritmetikle ve tabii GoogleEarth'le şaka olmuyor. Mesele bundan ibaret.
"Polisin dediğini ikiyle çarp" ilkesi!
Doğrusu benim aklım Vatan'ın nasıl edip de bu alana 1 milyon 235 bin kişiyi yerleştirdiğini almadı. Gene de katılımcı sayısının 300 binden çok olduğuna inanmak isteyenler diyor ki, "iyi ama alandaki insan sayısı sabit değildi, insanlar bir yandan giriyor öbür yandan çıkıyordu." Bu kadar akışkanlığı doğru bile kabul etsek, mitingin sürdüğü 4 saat içinde insan kitlesinin dört kez devretmesinin olanaksızlığı ortada.
Bir de bu hesaplamaların sağlamasını ben polisin verdiği sayıyı ikiyle çarpmak, düzenleyenlerin verdiği sayıyı ikiye bölmek suretiyle yaparım ki, çoğu kez doğru bir sonuç verir... Örneğin solcu, devrimci arkadaşlarımın "abi en az 40 bin kişi vardı" dediği mitingler için polis "7 bin kişi vardı" der, ben de anlarım ki, en çok 15-20 bin kişi varmış!
Çağlayan için polis katılım sayısını 180 bin olarak verdi. Ama düzenleyenlerin verdiği tek bir belirli sayı yok. 700 binden 3 milyona kadar gidiyor. O nedenle polisin verdiği rakama bakarsak, 360 bin kişilik bir en üst sınır, teamül ve geleneklerin süzgecinden geçirilmiş; özlem ve niyetlerden bağımsız, fizik ve matematiğe uygun bir ölçü sunar herkese.
200 bine burun kıvırmayın!
Öte yandan, Ankara ve İstanbul'da kısa aralıklarla 200 bini aşkın kişinin "Cumhuriyet Mitingleri"ne büyük bir enerjiyle katılmış olmasına burun kıvırmayı da ben anlamıyorum doğrusu. 200 bin insanı bir araya toplamanın ne kadar büyük bir iş olduğunu buna hiç kalkışmış olmayanlar bilemez. 200 bin kişi çok büyük bir sayı. 1969'dan bu yana bu büyüklükte mitingler gerçekleşmedi Türkiye'de. 200 bini aşkın insanın eylemi de çok büyük bir eylemdir.
Bu sayıları ikiyle, üçle, beşle çarpmak o eylemde kendini ifade etmiş insan için bir sorumluluk doğurmaz ama, haberci okuruna bu onun dileğine karşı da olsa, Zeynep Hanım buna kızsa da gerçeğin aynasını tutmalı derim ben. (AH)