*Yazıyı bu şarkılar eşliğinde okumanızı öneririz.
“Bütün dünya karanlıkken,
Umuda yer açmak (çok) zordur
Ama sabrı olan için
Güneş yine doğacaktır.
Yine akşam olsa da,
Her akşamın sabahı var (dır).
Herşey sana ters gelirken,
Bir de bakarsın bahar gelmiş.
Oysa hiç dönmeyecek
gibi gelmişti sevinç."
Gomidas Vartabed.
Kütahya’da doğan Ermeni müzik araştırmacısı Gomidas Vartabed'in hayatını kitaplarda okudunuz belki de.
Ya da belgeselde izlediniz, 1915 Ermeni Soykırımı’nda İstanbul’dan bir gemiye bindirilişini.
Yaşadıkları Kütahya’dan, Paris’e, Berlin’e uzanan bir göçmenlik hikayesi gibi mi geldi? Yıllar boyunca Anadolu'da dolaşarak derlediği ve notalara aktardığı Türkçe, Ermenice, Kürtçe ve Farsça türküleri hissettiniz, belki...
Bilmiyorum elbette.
Benim için de Gomidas, kitaplarda okuduğum, zaman zaman müziğine kulak kabarttığım soykırım ve asimilasyon geçmişinden bugüne kalan bir müzikologdu.
Dünden bugüne bıraktığı melodileri, sözleri ile vardı elbette ama aslında yoktu da. Siyahlar içinde hayali bir insan. Bu coğrafyanın “karanlık delhizlerlerinde” kaybolan yüzlerce acı hayattan biri. Hayal ve gerçek karışımı bir geçmiş zaman insanı.
Oysa öyle değildi.
Vardı, gerçekti.
Ruhsal acılar, özlemler içinde kendini ve müziğini arıyor, Gomidas'ı her an, her saniye, her dakika yeniden var ediyordu. Müziğiyle kişiliği iç içe geçmiş biricik bir ruh, en yalın hali ile takılıyor bir koyunun peşine ve seyirciyi de peşi sıra sürüklüyor.
Gomidas'ın soruları
Fotoğraf: Gazeteci-Yazar Ayşen Şahin
Evet, Yolcu Tiyatro’nun sahneye koyduğu Ahmet Sami Özbudak’ün yazıp yönettiği “Gomidas” isimli oyununda yeniden tanıştım Gomidas’la.
Gerçekti elbette!!
Kumkapı’da bir kilisede mumlar eşliğinde izlediğimiz tek kişilik oyun, yaklaşık 80 dakika sürdü.
Karşımızda Gomidas duruyor, gözlerimize bakıyor. Soruyor, yanıt bekliyor. Susuyor, anlamanı istiyor. Bağırıyor, görmeni.
Durmadan anlatıyor, hiç durmadan…
Salondan hıçkırıklar yükseliyor, zaman zaman insanların yüzlerine yansıyor; öfkeler, kırgınlıklar, kızgınlıklar…
Hani Gomidas'ın peşine takılıp gittiği, kimi yok saydığı da kimi zaman varlığını kabul etmek zorunda kaldığı koyun var ya ...O koyunla kendi ruhunun delhizlerinde dolaşırken izleyeni de sadeliğiyle kendi vicdani ile yapa yalnız bırakıyor.
Aşk olsun koyunun peşine takılmayıp bu ülkenin hakikatleri ve karanlıkları ile yüzleşmeyenlere.
Öyle hakikaten.
Yolcu Tiyatro’dan Fehmi Karaarslan, oyunculuğu ile sadece Gomidas’a hayat vermiyor aslında Gomidas’ın yaşadığı çağın tüm sosyal, politik, eşitsizlik yükünü de bugüne getiriyor, sahnenin tam ortasına bırakıyor.
İzleyen bu yüklerle oyundan bir şekilde çıkıyor, hayata karışıyor da kafada kalan bir soru daha var:
“Böylesi bir oyun, camide sergilenebilir miydi? İzleyiciler, camide bir tiyatro oyunu izleyebilir miydi?”
Sessiz olun o zaman...
Gomidas koyunuyla görünüyor, fısıldıyor duyuyor musunuz?
“Şarkıları dinlerken hikayeleri gördüm, her hikâyede beni buldum.
Kendimin okulu oldum duyduğum her ezgide.
Her ağacın bir adı varmış, her insanın bir şarkısı.”
Oyunun KünyesiTIKLAYIN – Oyun hakkında detaylı bilgi seanslar YOLCU TİYATRO
|
(EMK)