Gezi’den Saraçhane’ye otoriteryanizme karşı liberteryen gençlerin direnişi

Dünyada olduğu gibi Türkiye’den de gençlik hareketleri, yalnızca dönemsel siyasal olaylara verilen tepkiler olarak değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümün yönünü belirleyen önemli göstergeler olarak değerlendirilmektedir.
Özellikle 2013’te yaşanan Gezi Direnişi, Y kuşağı gençliğinin otoriterleşme eğilimlerine karşı sergilediği kolektif siyasal ve kültürel bir itiraz olarak kuşak hafızasına kazınmıştır¹. 2025’te Saraçhane’de gerçekleşen protestolara öğrenci gençliğinin belirleyici katılımı bizlere bu hafızanın kuşaklar arası süreklilik içinde yeniden üretildiğini ve dönüştüğünü göstermektedir.
Kuşaklar, yalnızca demografik birer kategori değil, aynı zamanda toplumsal zamanın ifadesi olarak öne çıkmaktadır. Mannheim’a göre kuşak, benzer tarihsel koşullar altında şekillenen toplumsal bilinç biçimleriyle tanımlanabilir².
Son sokak eylemlerinin karakterinin oluşmasında tamda AKP'nin iktidara gelişi tarihinde doğan bir neslin etki etmesi bu toplumsal bilincin nasıl sekillendigi uzerinden bizleri yeniden dusunmeye davet ediyor. Bu bağlamda Pierre Bourdieu'nün “habitus” ve “sosyal sermaye” kavramları açıklayıcı hale gelmektedir³. Sosyal sermaye; güven, karşılıklılık, sosyal ağlar, ortak davranış normları ile aidiyet ve angajman duygusu olmak üzere beş temel başlık altında değerlendirilebilir⁴.
Bu çalışmada, Gezi Direnişi ile 19 Mart 2025 Saraçhane protestoları arasında kurulan süreklilik ekseninde Türkiye’de Y kuşağından Z kuşağına geçişte gençliğin siyasal tutumu, ifade biçimleri ve toplumsal konumlanışı analiz edilmektedir. Bu bağlamda, gençliğin direniş pratiklerinin yalnızca siyasal temsile değil, aynı zamanda bireysel özgürlük alanlarının korunmasına yönelik olduğu; dolayısıyla daha çok liberteryen bir çizgide seyrettiği görülmektedir⁵.
Çalışma, gençliğin kolektif hafızası, sloganlar yoluyla kurulan siyasi anlatılar ve kuşaklar arası direniş kültürü üzerinden bir çözümleme sunmakta; dijital dönüşümün etkisiyle biçimlenen yeni bir politik özne profilini ortaya koymayı amaçlamaktadır⁶. 2013’teki Gezi Direnişi’nden 2025’teki Saraçhane protestolarına uzanan 12 yıllık süreçte, iktidarın “itaat eden”, “dindar ve kindar” bir gençlik oluşturma çabalarının karşısında, farklı eğilimlere sahip olsa da ortak bir özgürlük talebinde birleşen genç bir kuşak şekillenmiştir⁷.
Gezi Direnişi’ne (2013) ve 19 Mart 2025 Saraçhane eylemlerine katılan üniversite gençliği arasında hem süreklilik arz eden hem de döneme özgü farklılıklar içeren önemli benzerlik ve farklar bulunmaktadır. Bunları siyasal motivasyon, ifade biçimleri, araçlar, kuşak özellikleri ve toplumsal konumlanış gibi başlıklarda özetlemek mümkündür.
Siyasal motivasyon ve talepler
Ortak noktalar: Her iki hareket de özünde otoriterleşmeye karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Demokratik hakların, ifade özgürlüğünün ve siyasal katılımın savunulması ortak talepler arasında yer almıştır.
Farklılıklar: Gezi Direnişi daha çok kent hakkı ve çevresel duyarlılık üzerinden başlamış, hızla anti-otoriter bir halk hareketine dönüşmüştür. Saraçhane protestoları ise doğrudan seçme-seçilme hakkının ihlali, üniversitelerin özerkliğinin yok edilmesi ve siyasal iktidarın yargı üzerinden muhalefeti tasfiye etmesine karşı gelişmiştir. Saraçhane eylemleri bu yönüyle daha net ve doğrudan kurumsal demokrasi ve anayasal düzen savunmasına odaklanmıştır.
İfade biçimleri ve sloganlar
Ortak noktalar: Her iki kuşak da yaratıcı, mizahi, ironik ve çoğu zaman edebi/metaforik sloganlar kullanmıştır. “Her yer Taksim, her yer direniş” gibi Gezi’den gelen bazı sloganlar, Saraçhane eylemlerinde de yeniden kullanılmıştır.
Farklılıklar: Gezi’de yazılı duvar yazıları, pankartlar ve park forumları ön plandayken; Saraçhane’de dijital platformlar (Twitter/X, Instagram) eylem çağrısı ve yayılım aracı olarak daha güçlü biçimde kullanılmıştır. Z kuşağına ait Saraçhane eylemlerinde “dijital performans aktivizmi” belirgindir.
Kuşaksal özellikler
Ortak Noktalar: Her iki kuşak da bireysel haklar konusunda duyarlıdır, soldan sağa farklı politik aidiyetler üzerinden geliyor olmalarına rağmen hiyerarşik otorite yapılarından hoşlanmaz. Politik bilince sahip olmakla birlikte kendilerini klasik anlamda bir ideolojiyle sınırlamama eğilimindedirler. Bu anlamda bir araya geldiklerinde çok farklı formlara burunebiliyorlar.
Farklılıklar: Gezi’ye katılan Y kuşağı, sokak forumları ve fiziksel katılım ile siyasal alanı dönüştürmeyi hedeflerken; Z kuşağı daha çok bireysel özgürlüklerin ve dijital katılımın önemini vurgular. Z kuşağı daha küresel değerlere açıktır ve kendi değer sistemini yerel ve sözlü geleneklerden çok bireysel araştırma ve dijital kaynaklarla oluşturur.
Sınıfsal ve mekânsal konumlanış
Ortak Noktalar: Her iki hareket de üniversite öğrencilerinin öncülüğünde başlamış, zamanla başka toplumsal kesimlerden de destek almıştır.
Farklılıklar: Gezi daha çok orta sınıf kentli gençliğin kitlesel mobilizasyonu iken; Saraçhane protestoları ekonomik krizin etkisiyle daha alt sınıflara da ulaşan bir tabana sahiptir. Ayrıca Saraçhane eylemlerine katılan gençlerin bir bölümü “yurt dışına gitme isteği” gibi sınıfla iç içe geçmiş gelecek kaygılarını açıkça ifade etmektedir.
Toplumsal cinsiyet ve temsiliyet
Ortak Noktalar: Her iki hareket de kadınların ve LGBTİ+ bireylerin aktif katılımına sahne olmuştur. Ancak hem Gezi ve hem de Saraçhane eylemlerinde kadın ve lgbti + lari ötekileştiren dil ve söylemler görülmüştür.
Farklılıklar: Gezi’de toplumsal cinsiyet eşitliği temsili daha belirgin ve güçlü biçimde görülmüşken, Saraçhane eylemlerinde bu temsiliyet daha parçalı olmuştur.
Devletin müdahalesi ve sonuçlar
Ortak Noktalar: Her iki eylem de orantısız polis müdahalesine maruz kalmış, kitlesel gözaltı ve tutuklamalar yaşanmıştır.
Farklılıklar: Gezi’nin ardından ortaya çıkan dalga daha uzun süreli ve yaygın olurken; Saraçhane eylemleri şimdilik daha kısa süreli ancak daha kurumsal ve sistematik baskı araçlarıyla karşı karşıya kalmıştır. devam eden bir süreç olmasından hareketler nereye, nasıl verileceğini izlemeye devam edeceğiz.
Sıklıkla “kayıp”, “apolitik” ya da “anti-sosyal” olarak nitelendirilen Y ve Z kuşakları, bu nitelemeleri boşa çıkaran siyasal katılımlarıyla ezberleri bozmaya devam etmektedir. Ezber bozma pratiği, Y kuşağından Z kuşağına bir süreklilik içinde aktarılmakta; siyasetin, sosyal bilimlerin ve medyanın tanımlayıcı kategorilerinin ötesinde bir gençlik profili ortaya çıkmaktadır⁸. Bu yeni kuşağın anlaşılabilmesi için dijitalleşmenin yarattığı kültürel dönüşümün kavranması elzemdir⁹.
Z kuşağı, internet, akıllı telefonlar ve sosyal medya ile büyüyen ilk kuşak olarak, bireysel özgürlük alanlarının daralmasına karşı belirgin bir duyarlılık geliştirmiştir¹⁰. Bu kuşak, değerler sistemini büyük ölçüde kendi bireysel deneyimleri ve küresel bilgi ağları üzerinden inşa etmekte; bu nedenle geleneksel sosyal aktarımın dışında bir siyasal bilinç geliştirmektedir.
Ancak bu kuşağı tümden sol eğilimli ya da tek tipleşmiş bir yapı olarak görmek yanıltıcıdır. Z kuşağı içinde muhafazakâr, milliyetçi ve mütedeyyin bireyler de yer almakta; zaman zaman bu grupların kullandığı dil ve semboller ayrımcı ya da dışlayıcı ifadeler de barındırabilmektedir¹¹.
2002–2006 yılları arasında doğmuş bu kuşaktan yüzlerce öğrenci, 2025 yılındaki protestolar nedeniyle gözaltına alınmıştır. 19 Mart 2025’te İstanbul Üniversitesi öğrencileri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve gözaltına alınmasını protesto etmek amacıyla üniversite kampüsünde toplanmış; “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Her yer Taksim, her yer direniş” gibi sloganlarla barikatların kaldırılmasını talep etmiştir¹². Polis müdahalesine rağmen ana kapıya ulaşarak basın açıklaması yapan öğrenciler daha sonra Saraçhane’ye yürümüştür.
Bu eylemler, yalnızca CHP’ye ya da mevcut muhalefet partilerine angaje bir duruşun ötesinde, demokratik ve özerk üniversite talebinden, seçme-seçilme hakkının korunmasına kadar geniş bir yelpazede siyasal talepler içermektedir. 2013’teki Gezi ruhunu taşıyan bu kuşak, siyasal sisteme karşı tepkisini sınıfsal bir zeminle birleştirmektedir¹³.
Fırat’ın doğusunda 1990’lardan bu yana genç bedenler üzerinde deneyimlenen baskı politikaları, artık batıda da görünür hale gelmektedir. Öğrencilerin “Artık kaybedecek bir şeyimiz kalmadı” şeklindeki açıklamaları, rejim karşısında yalnızca fiziksel değil, varoluşsal bir direnişin de geliştiğine işaret etmektedir¹⁴.
Sonuç olarak; inkâr, imha ve şiddet politikalarının gençlik nezdinde karşılık bulmadığı ve alternatif bir siyasal bilinçle birleşen bir direniş kültürünün şekillendiği görülmektedir. Nehirlerin birbirine akmadığı bu coğrafyada, belki de şimdi tam zamanı: kuşaklar arası dayanışma ve ortak mücadele için yeni yollar aramak ve bu yeni yollar üzerinden yeni bir yaşam inşa etmek!
Not: Bu makalede yapay zekadan faydalanılmıştır.
Dipnotlar:
1 - Castells, M. (2015). Ağ Toplumunun Yükselişi. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
2 - Mannheim, K. (1952). The Problem of Generations. In Essays on the Sociology of Knowledge. London: Routledge.
3 - Bourdieu, P. (1986). The Forms of Capital. In J. G. Richardson (Ed.), Handbook of Theory and Research for the Sociology of Education. Greenwood.
4 - Putnam, R. D. (2000). Bowling Alone: The Collapse and Revival of the American Community. New York: Simon & Schuster.
5 - Harvey, D. (2007). A Brief History of Neoliberalism. Oxford University Press.
6 - Bennett, L. W., & Segerberg, A. (2013). The Logic of Connective Action: Digital Media and the Personalization of Contentious Politics. Cambridge University Press.
7 - Yörük, E. (2014). The Long Summer of Turkey: The Gezi Uprising and Its Historical Roots. South Atlantic Quarterly, 113(2), 419-426.
8 - Baykan, T. S. (2020). Türkiye’de Gençlik ve Siyasal Katılım. İstanbul: İletişim Yayınları.
9 - Jenkins, H. (2006). Convergence Culture: Where Old and New Media Collide. New York: NYU Press.
10 - 1Prensky, M. (2001). Digital Natives, Digital Immigrants. On the Horizon, 9(5).
11- Konda Araştırma (2022). Türkiye’de Z Kuşağı: Değerler ve Siyaset Raporu.
12 - Gazete Duvar (2025). Saraçhane Protestosu: Öğrenciler Barikatı Aştı.
13 - T24 (2025). Saraçhane Eylemine Katılan Öğrenciler: Bu Sadece Bir İmamoğlu Meselesi Değil.
14 - Yıldız, G. (2019). Doğu’da Genç Olmak: Kürt Gençlerinin Gündelik Hayatta Mücadele Pratikleri. İstanbul: Metis Yayınları.
(HA)