Görevimiz Tehlike 4, Ratatouille, İnanılmaz Aile gibi filmleri yöneten, Cesur, Oyuncak Hikayesi 3, Yukarı Bak gibi filmlerin de yaratıcı ekibinin içinde olan Brad Bird, son filmi Tomorrowland / Yarının Dünyası ile bir kez daha izleyicinin karşısına çıkıyor. Disney’in geniş teknik-maddi imkânları, oyuncuları George Clooney – Hugh Laurie’nin popülerliği ve umut vaat eden fragmanıyla beklenti yaratan Tomorrowland bu Cuma günü arz-ı endam ediyor.
Yarının Dünyası geçmişte, 1964 yılının bilim fuarında açılıyor. O yıllarda küçük bir çocuk olan Frank Walker icat ettiği “sırt jeti” ile mucitler yarışmasına katılır, ancak icadı yarışmaya kabul edilmez. Hayalleri suya düşen Frank tam yarışmadan ayrılıp evine dönecekken kendi yaşıtı bir kız olan Athena tarafından durdurulur. Athena Frank’in eline bir rozet tutuşturur ve kendisini takip etmesini ister. Bu rozet dünyanın en seçkin bilim insanları tarafından yaratılmış Tomorrowland’in yani Yarının Dünyası’nın anahtarıdır. Uzay şehrini anımsatan bu yer çok gelişmiş bir teknolojiyle donatılmış, gelecekten fırlayıp gelmiş bir şehirdir. Ancak bu şehir (ne hikmetse) meraklı gözlerden ve dünyanın geri kalanından esirgenmiş ve başka bir boyutun içine saklanmıştır. Yarının Dünyası’ndaki insanlar geleceği yaşarken dünyanın geri kalanı hayatlarını bundan habersiz sürdürür.
Aradan yarım asır geçer, günümüze döneriz. Bu kez Casey Newton adında bir genç kız vardır karşımızda. Akıllı, meraklı ve becerikli Casey babası ve küçük kardeşiyle yaşar. En büyük amacı ise NASA’nın Cape Canaveral’daki uzay merkezinde bulunan uzay mekiği fırlatma rampalarının yıkılmasını engellemektir. Çünkü rampalar yıkılırsa NASA’da mühendis olan babası işsiz kalacaktır. Bu yıkım aynı zamanda insanlığın umudunu kaybediyor oluşunun da sembolüdür.
Nükleer felaketler, doğal afetler, küresel ısınma, çevresel sıkıntılar derken dünyanın sonu yaklaşmıştır ve insanlık yeni umutlar, yeni gezegenler, orada kurulacak yeni dünyalar fikrinden de uzaklaşmıştır giderek. Çocukluğundan beri uzaya, yıldızlara, bilime merak salmış olan Casey ise bu umuttan vazgeçmek istememektedir. Bir gün esrarengiz bir şekilde eşyalarının içinde beliriveren bir rozet Frank’in yıllar önce bulduğu dünyanın kapılarını Casey’e de açar ve olaylar gelişir…
Casey, Frank ve Athena bir araya gelerek yıkılmakta olan dünyayı kurtarma görevine soyunurlar ancak karşılarında Tomorrowland’in başkanı Nix ve onun robot ajanlarını bulurlar.
Film başta bıkkın ve yılgın mucit Frank Walker rolündeki Geroge Clooney, umutlu genç kurtarıcı Casey rolündeki Britt Robertson ve on parmağında on marifet olan Athena rolündeki gencecik Raffey Cassidy’nin performanslarıyla öne çıkıyor. Özellikle de henüz 13 yaşında olan Raffey Cassidy’nin ileride birçok başka projede daha karşımıza çıkacağını öngörmek şaşırtıcı olmaz diye düşünüyorum. Film izleyiciyi görsel anlamda tatmin edecek malzemeye de sahip, bunu inkâr edemeyiz. Yarının Dünyası’nın tasarımının güzelliği, soluk kesen tempodaki kaçma-kovalamaca sahneleri, robot ajanlarla girilen mücadelelerin hepsi göz alıcı güzellikte.
Ancak filmin görsel anlamdaki başarısını senaryosunda ya da söylemlerinde sağlayabildiğini söylemek zor. Sıradan bir hayat yaşamaktan dünyanın kurtarıcısı olmaya evrilen “genç, güzel/yakışıklı, becerikli” kahraman klişesine yakalanan film, bir yandan dünyamızın yaşadığı sorunlar ve geleceğimiz hakkındaki kaygılar konusunda farkındalık yaratırken bunların çözümü hakkındaki söyleminde büyük çelişkiler barındırıyor. Tüm dünya yerine seçilmiş kişilerin peşine düşüp, yaklaşan felaketten sadece onları kurtarmak için kaçıp saklanmak başlı başına ayrımcı bir fikir. Çocukken tanışıp bir araya gelen Frank ve Athena arasındaki ilişkide, aradan geçen yıllarda Frank’in yaş alıp Athena’nın çocuk kalmış olması durumu izleyicinin gözünde bir hayli rahatsız edici hale getirebilir. Filmin bir diğer sıkıntısı da 2 saat 10 dakikalık süresinin neredeyse tamamına yakınını giriş ve gelişme bölümüne harcayıp sonuç bölümüne çok az süre bırakmış olması ve her şeyin cevabının verildiği ve olayın çözüme kavuştuğu kısmın çok basit ve baştan savma görünüyor olması. Verdiği mesajın havada kalması ve finaline bakacak olursak film yetişkin seyircidense çocukların ilgisini çekebilecek bir film olmuş. Özellikle çocuğu olan izleyicilerin filmi çocuklarıyla birlikte izleyip sonrasında dünyamızın bugünü ve geleceği konusundaki fikirlerini tartışması hem faydalı hem de keyifli olacaktır diye düşünüyorum. İyi seyirler. (GÖ/HK)