Fransa geçtiğimiz cuma gününden bu yana savaşta. Aylardır süren görüşmeler bir sonuç vermeyince, Fransız ''özel birlikleri'' cuma günü, Mali'nin kuzeyinden gelen ve güneye inmeyi amaçlayan islamcı güçlerin akınını durdurmak için ''alel acele'' askeri müdahalede bulundu.
İslamcı güçlerin başkent Bamako yolu üzerindeki kilit Konna kentini ele geçirmeleri böylece önlenmiş oldu. Bu ilk müdahale sırasında, İslamcı güçlerin beklenilenden daha iyi donanımlı ve eğitimli olduğunu ortaya çıkarken, bir Fransız helikopter pilotu hayatını kaybetti. Ama İslamcıların güneye doğru yürüyüşü durduruldu.
Fransa Savunma Bakanı, askeri müdahalelerin amacını şöyle açıklıyor: İslamcı güçlerin ilerleyişinin durdurulması. Mali devlet kurumlarının çöküşünün engellenmesi. Mali'de bulunan Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri vatandaşlarının can güvenliğinin sağlanması.
Bu hedeflerin birincisi şu anda sağlanmış görünüyor.
Son iki gündür ise, uçaklarla sürdürülen askeri müdahale daha da kuzeye, islamcıların denetimi altındaki bölgelere yönelmiş durumda.
Fransa, Afrika ülkelerinden gelecek askeri birliklere hareket alanı sağlamak amacıyla İslamcıların Mali'nin kuzeyindeki üslerini sürekli bombalıyor.
Yapılan açıklamalara göre, Fransa Mali'de, uzun süre ön cephede yeralmaya niyetli değil. Şimdiden çeşitli Afrika ülkeleri Mali'ye yardım için askeri birlik göndereceklerini açıkladılar.
Benin, Togo, Niger, Burkina Faso, Nijerya ve Senegal askerleri bölgeye gelmeye başladı. Afrikalı devletlerin Mali'ye müdahalesi 1975 yılında kurulan Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Birliği (ECOWAS) tarafından yönetilecek.
15 ülkenin üye olduğu bu birliğin başını Nijerya çekiyor. Ve Mali'de oluşturulacak müdahale gücünün komutası da Nijeryalı bir komutana bırakıldı.
Esas amacı ekonomik işbirliği olan bu birlik daha öncede kıtadaki çatışmalarda, 1990'da Liberya'da, 1997'de Sierra Leone'da ve 2002'de Fildişi Sahillerinde aktif rol oynadı.
Şu anda Fransa tek başına
Afrika ülkelerinden gelecek olan birliklerin askeri harekatta hemen yer almaları beklenmiyor. Bu birliklerin hazır olmalarının bir kaç ayı alacağı tahmin ediliyor.
Bu da Fransa'nın askeri harekatta tek başına olduğu anlamına geliyor. Görünmeyen düşmana karşı tek başına. Bu durum Fransa'yı çeşitli şiddet eylemlerinin hedefi haline de getiriyor. Bu nedenle başta Paris olmak üzere, Fransa'da büyük kentlerde güvenlik önlemleri arttırıldı.
Medya temkinli
Fransa'nın Mali'ye askeri mühahaledesi hiç kuşkusuz medya da birinci sırada yer aldı.
Ama ''savaş çığlıkları'' atılmıyor. Askeri uzmanlar da ekranları işgal etmedi. Savunma Bakanlığı kaynaklı bilgiler hiç abartılmadan aktarılırken, harekatın hedefleri ve süresi sürekli sorgulanıyor.
Çoğulculuktan tam anlamıyla söz edemesek bile (batılı gazetecilerin Kuzey Mali'ye gitme olanakları hiç yok, hemen rehin alınabilirler), İslamcı kaynaklardan gelen haber ve bilgilerin de medyada kolayca yer aldığı söylenebilir.
Genel onay var
Askeri müdahale gerek Fransa gerekse dünya kamuoyundan fazla eleştiri almadı aksine onay buldu. Mali'nin komşusu ülkelerin tümü Fransa'nın yanında yer aldı.
Görüşmeler sırasında askeri müdahale fikrine karşı çıkan, hatta müdahale edilmesini geciktirmekle suçlanan ve kuzeye yerleşen İslamcı güçlere sınırlarını kapatmayan, kuzeye petrol ve silah akışını kesmeyen Cezayir ve Moritanya bile müdahaleye onay verdi.
Eleştiri soldan
İç politikada da harekata genel onay var. Sağ partiler, Merkezciler ve Sosyalistler askeri harekatı desteklerken, eleştirilerin çoğu soldan geliyor. Ama bu eleştiriler köklü bir karşı çıkışı yansıtmıyor.
Örneğin Sol Parti'nin başkanı Jean-Luc Mélinchon ''Fransa'nın olmazsa olmaz çıkarlarının tehlikeye düşmediği bir durumda müdahale tartışmalı'' ifadesini kullanırken, Cumhurbaşkanı Hollande'nın, ''parlamentoya danışmadan tek başına karar vermesi''ni eleştiriyor.
Komünist Parti ise, müdahalenin ''Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği kararı çerçevesinde ve Birleşmiş Milletler bayrağı altında yapılmamasına'' karşı çıkarak ''müdahalenin süresinin sınırlı'' tutulmasını istiyor.
Hükümet ortağı olan ekolojistler ise ''karar alınırken Parlamento'nun fikrinin alınmamasını'' şiddetle eleştiriyorlar.
Köklü bir karşı çıkış ise sürpriz bir sekilde eski başbakanlardan Dominique de Villepin'den geldi. Cumhurbaşkanı Chirac'ın döneminde başbakanlık yapan Dominique Villepin müdahaleye karşı çıkarak herkezi ''neocon'' virüsüne yakalanmakla suçladı.
Solun solunun klasik tavrında ise bir değişiklik olmadı. Yeni Antikapitalist Parti ve diğer troçkist hareketler emparyalist savaşa hayır dediler.
İslamcı güçler kimlerden oluşuyor
Mali'nin kuzeyine yerleşmiş olan İslamcı güçler, zaman zaman birbiriyle yarışma içinde, zaman zaman aynı komuta altında olmasa da birlikte hareket edebilen üç gruptan oluşuyor:
* Aqmi: Kuzey Afrika (Magrep) ülkeleri El Kaide grubu. 1991-2000 yılları arasında Cezayir'de 100 bin kişinin ölümüne neden olan sivil savaşta aktif olan bu grup, daha sonra kuzey Mali'nin çöllük bölgesine yerleşti. Grup Cezayirliler tarafından yönetiliyor.
* Ansar Dine (İslamın Savaşçıları): Yerli Touareg halkının Azawad Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin geriye kalanlarının oluşturduğu bir hareket. Eski asker, 1990'lardaki Touareg isyanının önemli isimlerinden Iyad Ag Ghaly tarafından yönetiliyor.
* Mujao (Batı Afrika Cihat Savaşı Birliği): Agmi'den ayrılan bir grup. Özellikle rehin alma ve uyuşturucu ticaretinde uzmanlar. Çoğunlukla Afrikalılardan, özellikle de Moritanyalılarladan oluşuyor.
Bu üç grubun savaşçı sayısının 6 bin dolayında olduğu düşünülüyor. Genellikle kamyonet üzerine yerleştirilmiş makinalı tüfek ve kaleşnikof ile dolaşıyorlar. Libya savaşı sonrası Kaddafi'den kalan uçaksavar silahlarına da sahipler.
Mali bölgenin en fakir ülkesi
Mali, bugün devletsiz, hükümetsiz ve ordusuz bir ülke. Bunlar var da yok. Üstelik bölgenin en fakir ülkesi.
Askeri harekatla ilgili kuşkuların büyük çoğunluğu bu noktaya yönelik. Böyle bir ülkede iç dinamikler nasıl harekete geçirilecek? Kalıcı barış nasıl sağlanacak? İşleyen bir kurumsal yapı nasıl oluşturulacak? Yoksulluk nasıl yok edilecek? (MSŞ/BA)