Çalışma ilişkilerini düzenleyen iş kanunları tarafından kapsama alınmayan “ev hizmetlileri” ilk defa 1977 yılında koşullu olarak o günkü Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamına dahil edildi. 1977'de 2100 Sayılı Kanunla yapılan düzenlemeyle sadece “ücretle ve sürekli olarak” çalışan ev işçileri Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamına alındı.
Sürekli ve ücretle çalışmayan ev işçileri kapsam dışında bırakıldı. Bu koşul, halen yürürlükte bulunan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda (SGK) da aynen devam ediyor.
Bu düzenleme uzun süre, kısmi süreli çalışan ev işçilerinin sigortadan yararlanamayacağı şeklinde yorumlandı. Kısmi süreli çalışma ilişkileri 2003'de yürürlüğe giren İş Kanunu'nda tanımlanmasına karşın, kısmi süreli çalışan ev işçilerinin sigortalanması konusu bir süre yine sürüncemede kaldı, kısmi süreli çalışanların dolayısıyla bu şekilde çalışan “ev işçileri” nin de sigortalanacakları yaklaşımı yakın bir zamanda kabul edildi.
Sigortalanmadaki güçlükler
Kısmi süreli (gündelik) olarak çalışan ev işçilerinin kısmi süreli olarak sigortalanacağı yaklaşımı nihayet Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kabul edilmiş olsa da, bu kez gündelik çalışan ev işçilerinin sigortasının nasıl yapılacağı konusu önem kazandı.
Özel bir düzenleme bulunmadığından, halen tam zamanlı çalışan bir işçi için uygulanan başvuru işlemleri (işyeri dosyası açtırmak, sigortalıyı bildirmek sonra da her ay çalışma gün sayısıyla ilgili olarak SGK’ya bildirimde bulunmak), kısmi süreli işçiler için de aynen uygulanıyor. Bu da, kısmi süreli (gündelik) olarak çalışan ev işçilerinin sigortalanmasında caydırıcı oluyor.
Kısmi süreli çalışan ev işçilerinin sigortalanmasında yaşanan önemli bir diğer sorun, Genel Sağlık Sigortası uygulamasının 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, gerçek kişi yanında çalışan kısmi süreli (gündelik) ev işçilerinin sigortalanma gün sayısı ay içinde 30 güne tamamlanmadığında, kalan süreye ilişkin genel sağlık sigortası priminin ev işçisi tarafından ödenecek olması.
Bu da, kazancı zaten sınırlı olan ev işçilerinin sigortalanmaktan kaçınmalarına yol açıyor. Üstelik, sağlık yardımından eşi veya çocuğu üzerinden yararlanan ev işçilerinin, kısmi süreli olarak sigortalanmaları halinde, eşi ya da çocuğu üzerinden sağlık yardımından yararlanma haklarını da kaybediyorlar. İşte bu nedenlerle, ev işçilerinden kısmi süreli çalışanlar sigortalarının yapılmasına istekli olamıyorlar.
Torba Kanunla getirilen çözüm
6552 sayılı Torba Kanun’dan bu sorunların çözümüne ilişkin düzenleme bekleniyordu. 6552 sayılı Kanunda “ev işçileri” için yapılan düzenlemede sözü edilen sorunlara çözüm aranıyor.
6552 sayılı Kanunla, “ev işçileri” başlığı altında 5510 sayılı Kanuna yeni bir madde eklendi (ek madde 9). Buna göre, çalıştıran gerçek kişi yanında ay içinde 10 gün ve daha fazla çalışması olan ev işçilerine 4/a kapsamındaki sigortalılar için belirlenmiş sigorta (sağlık, yaşlılık sigortaları dahil) ve sigortalama usulü uygulanacak.
Yani, ev işçisini çalıştıran ev sahibi, işveren sıfatıyla önce ev işlerinin görüldüğü yer için Kuruma “işyeri bildirgesi” verecek sonra, sigortasının yapılması için ev işçisini bildirecek ve her ay ev işçisine ait sigorta gün sayısını SGK’ya verecek.
Burada, 4/a'lı sigortalının kuruma bildirilmesiyle ilgili usulden kısmi bir ayrılma var. 4/a sigortalıları, işyeri ilk defa sigorta kapsamına giriyorsa, işyeri bildiriminin verilmesinden itibaren bir ay içinde işe başlamış olan işçinin sigortaya bildirilmesi yapılabiliyor.
Ancak, önceden SGK kapsamında olan bir işyerinde işe başlayacak 4/a sigortalısının işe başlatılmadan bir gün önce sigortalanması ertesi gün işe başlatılması şart. Tarım, balıkçılık ve inşaat işlerinde ise, 4/a sigortalısı işe başladığı gün sigortaya bildirilebiliyor.
Halbuki 6552 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeye göre, gerçek kişi yanında ay içinde 10 gün veya daha fazla çalışan ev işçisinin Kuruma bildirimi, örneği Kurumca hazırlanacak belgenin, ev işçisinin çalıştığı ayın sonuna kadar kuruma verilmesi yoluyla yapılmış olacak.
Yani, işyeri önceden Kuruma kayıtlı olsa da, işe yeni başlayan ev işçisi işe başlamadan önce değil, örneği Kurumca hazırlanacak belgenin, çalışılan ayın sonuna kadar Kuruma verilmesi yoluyla sigortalanacak.
6552 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanuna eklenen madde de (ek madde 9), gerçek kişi yanında ay içinde 10 günden az süreyle çalışacak ev işçileri için apayrı bir usul benimseniyor. Burada, işi gördüren kişi (işveren olarak tanımlanmıyor) örneği kurumca hazırlanacak çalışan ve çalıştıranın imzalarını taşıyan belgeyi, çalışmanın geçtiği ayın sonuna kadar kuruma (SGK) verecek. Kuruma, ev işçisi için iş kazası ve meslek hastalığı karşılığı olarak yüzde 2 oranında sigorta primi yatırılacak. Bu kapsama giren ev işçileri için hastalık sigortası uygulanmayacak.
Sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kollarından sağlanan yardımlardan yararlanabilmesi için, iş kazasının olduğu tarihten en az 10 gün önce tescil edilmiş (sigortalanmış) ve sigortalılığının sona ermemiş olması gerekiyor. Bu kanuna göre iş kazası veya meslek hastalığından dolayı geçici iş göremezlik ödeneği ödenmesi veya sürekli iş göremezlik geliri ya da malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanabilmesi için prim ve prime ilişkin her türlü borçların ödenmiş olması gerekiyor.
Bu arada, söz konusu kapsama giren ev işçisi isterse, adlarına ödenen primin ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar bir günlük kazancın otuz katı üzerinden yüzde 32,5 oranında prim ödeyerek 4/a statüsüne hak kazanabilecek dolayısıyla, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortasından yararlanabilecek. Ancak, bu süre içinde primler zamanında ödenmezse, pirimin ödenme hakkı düşüyor. Yani sonradan ödenerek telafi edilemeyecek.
Bu arada, sadece iş kazası ve meslek hastalığı primi yatırılan söz konusu ev işçisi 5510 sayılı Kanun bağlamında 4/a sigortalısı sayılmadığından varsa, eşi veya çocuğu üzerinden genel sağlık sigortasından yararlanmaya devam edebilecek.
6552 Sayılı Kanuna göre gerçek kişi yanında dokuz gün veya daha az çalışan ev işçileriyle ilgili olarak prim oranları ve uygulanacak sigorta kolları hariç olmak üzere, kanundaki işveren yükümlülüklerini yeniden belirlemeye, kuruma verilmesi gereken bildirge ve belgeleri birleştirmeye, yapılacak bildirimlerin ve primlerin ödenmesine ilişkin usul ve esasları tespite kurum yetkili kılınmıştır.
Buna göre, ay içinde dokuz veya daha az çalışan ev işçisinin sigortalanmasında 4/a kapsamındaki işçiler için uygulanan usulün uygulanmayacağı açık. Ancak, kamuoyunda konuşulduğu gibi bankadan bu işçiler için özel olarak düzenlenmiş bir kağıdın alınıp işçiye verileceği, işçinin de bu kağıdı bankaya götürüp yüzde 2 sigorta primi kesildikten sonra kalan kısmını ücret olarak alacağı şeklinde bir usulün de gündemde olmadığı anlaşılıyor.
Kuruma verilen yetki çerçevesinde örneği Kurumca hazırlanacak çalışan ve çalıştıranın imzalarını taşıyan belge, çalışmanın geçtiği ayın sonuna kadar kuruma (SGK) verilecek. Kuruma, ev işçisi için iş kazası ve meslek hastalığı karşılığı olarak yüzde 2 sigorta primi yatırılacak.
Özetle
Gerçek kişi yanında ay içinde 10 gün veya daha fazla gün üzerinden çalışan ev işçileri, ev işçisinin kuruma bildirilmesiyle ilgili koşul hariç, 4/a statüsündeki sigortalılarla benzer usule tabi tutuluyor. Gerçek kişi yanında ay içinde 10 günden az çalışması olan ev işçileri 4/a sigortalısı sayılmadığı gibi, onları çalıştıranlar da işveren olarak sıfatlandırılmıyor.
Örneğin kurumca belirlenecek ev işçisinin ve çalıştıran ev sahibinin imzalayacağı belge, çalışılan ayın sonuna kadar kuruma bildirilecek, ev işçisi için yüzde 2 oranında iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primi ödenmesi yükümlülüğü getiriliyor.
Ayrıca, gerçek kişi yanında 10 günden az çalışan ev işçilerine de 30 gün üzerinden kendilerini sigortalayarak 4/a sigortalısı olma şansı veriliyor. Ancak, ay içindeki kazançlarıyla ödemeleri gereken sigorta prim miktarı dikkate alındığında kısmi süreli çalışan (gündelik) ev işçilerinin eylemli olarak bu olanaktan yararlanma imkanlarının bulunamayacağı açık. (DK/BA)