8 Ağustos'ta Hürriyet'te “Berdel’e 47 yıl hapis istendi” başlıklı bir haber yer aldı. Habere göre İstanbul Eminönü’nde, 13 yaşındaki S.G.''yi, ağabeyinin kaçırdığı kızın kardeşiyle zorla evlendirdikleri iddia edilen dört kişi hakkında, 18-47 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Haberde ilk dikkati çeken bu insanlık dışı uygulamayla ilgili bu kadar ciddi cezalar istenmesi. Ama haberin sunumuna dikkatli baktığımızda hiç de hoş olmayan bir manzara dikkat çekiyor. Habere konu olan ve "berdel yapılan" kızın fotoğrafı hiçbir karartma olmadan açık bir şekilde haberin solunda yer alıyor. Üstelik olayın geçtiği semt de haberde açıkça yazılmış.
Yazılı ve görsel medyanın haber yapma pratiklerine baktığımızda habere konu olanlara karşı tutumlarının olması gerekenden çok uzakta durduğunu görüyoruz. Kulaktan dolma bilgilerle insanların suçlanıp daha sonra bir satırlık tekziplerle olayların geçiştirilmesi sıklıkla karşılaştığımız bir durum ve henüz iddia aşamasındaki olaylarda isimlerin cisimlerin açıkça ortaya konması telafisi imkansız olaylara yol açabiliyor.
Belli ki hayatı onun çocukluğunu yaşamasına izin vermemiş ama bu haberin konusu henüz 13 yaşında bir çocuk. Sadece etik anlamda değil hukuki olarak da hassasiyet gösterilmesi zorunlu. 18 yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının, kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayınlamalarının yasak olduğu Basın Kanunu’nun 21. maddesinde yer alıyor. Ama haberde semt ve fotoğrafa yer verildiği düşünülünce yasağın hiçe sayıldığı da açık.
Hürriyet’in, aslında tüm diğer ana akım medya gibi karnesi habere konu olanlara gösterilen hassasiyet bakımından çok zayıf. Birkaç örnek verebilmek için internette küçük bir tarama yapmak yeterli. Örneğin İstanbul meydana gelen bir olayda bir taciz iddiasında öğretim görevlisinin adı gizli tutulurken taciz iddiasında bulunan ve üniversitede hala öğrenci olan kadının adı gizlenmemiş; Almanya’daki bir diğer olayda 7 yaşındaki bir Türk çocuğa taciz iddiasında bulunulduğunda da çocuğun adını ve yüzünü teşhir edilmiş.
Medyanın meslek etiğine uymasını sağlamanın en etkili yolu sivil toplum eliyle kurulacak güçlü medya izleme grupları. Yurtdışında örnekleri olan, Türkiye'de de Mediz (Medya İzleme Grubu) gibi örneklerin sayısının çoğaltılması -ve daha etkili hale gelmeleri- bir umut kaynağı olabilir.(ME/EÜ)
* Mehmet Erdoğan, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Yüksek Lisans